Apple, Çin pazarında geriliyor

Çin’deki tüketiciler, yerli markaların sunduğu fiyat-performans avantajını giderek daha fazla tercih ederken, Apple’ın karşı karşıya olduğu zorluklar yalnızca rekabetle sınırlı değil.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

ABD-Çin arasındaki siyasi gerilimler, Başkan Trump’ın tarifeleri ve Apple Intelligence gibi önemli özelliklerin Çin’de kullanılamaması, Apple’ın bölgedeki konumunu daha da zayıflatıyor.

Özellikle, iPhone 16 serisinin lansmanının zayıf olması ve Çin’de büyük ilgi görmemesi, şirketin pazardaki cazibesini kaybettiğini gösteriyor. Apple Intelligence’ın Çin’de bulunmaması da şirket ekosistemine olan ilgiyi düşürüyor. Çin’deki yapay zeka düzenlemeleri nedeniyle Apple’ın ABD merkezli AI teknolojilerini doğrudan sunamaması, markanın rekabet gücünü daha da azaltıyor. Apple, bu sorunu çözmek için DeepSeek gibi Çin merkezli AI modelleriyle ortaklık yapmayı planlıyor. Ancak, ABD ile Çin arasındaki artan gerilimler bu süreci zorlaştırabilir.

Buna ek olarak, Trump yönetiminin Çin’den ithal edilen ürünlere %10 ek gümrük vergisi uygulama kararı, firma için büyük bir tehdit oluşturuyor. Teknoloji devi üretiminin büyük bir kısmı hâlâ Çin’de gerçekleştiği için bu ek vergiler iPhone fiyatlarını artırabilir veya şirketin kâr marjlarını zorlayabilir. Rakibi Samsung, üretimini Çin dışına taşıdığı için bu tür tarifelerden etkilenmiyor. Eğer şirketin de Çin dışına tam bir üretim geçişi yaparsa, bu süreç yıllar alabilir ve büyük lojistik zorluklar doğurabilir.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Tim Cook, bu krizi yönetmek için çeşitli girişimlerde bulunacaktır. Trump yönetimiyle şirketin tarifelerden muaf tutulması için pazarlık yapması olası. 2019’da benzer bir süreç yaşanmış ve teknoloji devi bazı ürünleri için muafiyet sağlamayı başarmıştı. Ancak Çin’in ABD’ye yönelik misilleme tarifeleri şirketi daha büyük bir çıkmaza sokabilir. Çin pazarı, şirket için hâlâ büyük ve kârlı bir alan olduğu için, bu pazarın kaybı şirket için ciddi finansal sonuçlar doğuracaktır.

Sonuç olarak, şirketin önünde iki büyük karar var: Ya ABD-Çin arasındaki gerilimin azalmasını umarak Çin’deki varlığını sürdürmeye çalışacak ya da üretimini hızla Hindistan ve Vietnam gibi ülkelere kaydırarak tarifelerden kaçınmaya çalışacak. Ancak bu süreç ne kadar uzun sürerse, firmanın Çin’deki pazar payı da o kadar erimeye devam edecek. Şirket yalnızca donanım tarafında değil, AI ve yazılım entegrasyonu konusunda da Çin’de önemli eksikliklerle karşı karşıya. Tüm bu etkenler birleştiğinde, şirketin Çin’deki geleceği belirsizliğini koruyor ve markanın bu zorlu süreci nasıl yöneteceği merakla bekleniyor.