-İki önemli ve zevkli alan, futbol ve sinema... Tercihin hangisi?
Valla en başına gideyim: Her şey Gezi’de başladı. O dönem bende bir şey uyandı. Baktım ki oraya katılan çocukların kafaları müthiş çalışıyor. “Benim bunlara bir şeyler vermem lazım” dedim. Ben bir şekilde kendimi tamamlamışım ama o güzel nesle aktaracaklarım olabilir, olmalı. En değerli şey bu olur dedim. Tam o sırada hastalık bindirdi, tam yedi ay yattım. Ama yattığım sürece hep “Ne yapmalıyım, ne yapmalıyım, ne yapmalıyım?”, bundan başka bir şey düşünmedim. Sonrasında şuna karar verdim, zaten hep yaptığım şey de oydu ama artık kararımda daha nettim: İyi insanlar için yaşayacağım, iyi insanlar için çabalayacağım. Kendim için değil, o zihni açık, insanlar, çocuklar, gençler için çalışıp çabalayacağım. Şimdi Gümüşlükspor kanatları altında 200 genç futbol oynuyor, bunlardan 125’i lisanslı. Bu sayıları daha da çoğaltabiliriz.-Yani her şeyin başı Gezi mi?Evet, kesinlikle Gezi uyandırdı. Hani önceki jenerasyonlar sonrakileri ezer ya “Bunlardan bir şey olmaz” diye. Ben o dönem “Vay” dedim, “şimdiki çocuklar mükemmel ve onlar için bir şeyler yapmak lazım, destek olmak lazım”. Futbola gelince, bizleri birleştiren en önemli unsur... Mesela burada insanlar düğün, cenaze ve futbol maçlarında bir araya geliyor. Başta beni tanımayanlar, siyasi duruşumdan dolayı eleştiren ya da uzak duranlar artık eski görüşlerinde değiller. Önyargıları kırdım sanırım.
-Sinema ne durumda, projeler var mı?
Var ama sahiplerinin iznini almadan söyleyemem. Biri yurtdışı, biri yurtdışı bağlantılı olmak üzere üç proje yolda. Bir de yazıp çekeceğim bir film var ama ben oynamayacağım.-Amatör bir ortamdasın ama öte yandan bu ülkenin ‘endüstriyel futbol’un önde gelen takımlarından birinin, Fenerbahçe’nin taraftarısın. Ortada bir çelişki var mı?Yok. Abicim, şöyle söyleyeyim, ben ‘Çubuklu’ formayı görünce değişiyorum, benim için aslolan o ‘Çubuklu’ forma. Benim onu görmem lazım. Çünkü benim için zaman öyle ilerliyor, “Ha, ‘Çubuklu’yu gördük, bir hafta daha geçti” gibi...