Centilmen golcü Souleymane Doukara
Antalyaspor'un Senegal asıllı Fransız santrforu Souleymane Doukara, geçtiğimiz sezonun ikinci yarısında gösterdiği performansla takımının ligde kalmasında önemli rol oynadı. 20 yaşındayken gittiği İtalya'nın futbol hayatındaki dönüm noktası olduğunu söyleyen, üç yılını geçirdiği İngiltere'yi ise önemli tecrübeler kazandığı yer olarak tanımlayan 27 yaşındaki oyuncu, Kasımpaşa'ya attığı golü kariyerinin ilk ikisi arasında sayarken, Göztepe maçındaki örnek davranışını ise "Futbol sahalarına kadınlar, çocuklar ve toplumun her kesimi geldiği için tansiyonu yükseltecek herhangi bir harekette bulunmamaya özen gösteriyorum. Özel hayatımda da aynı davranışlarda bulunmaya çalışıyorum" sözleriyle açıklıyor. İşte Doukara'nın Tam Saha'ya verdiği röportaj.
Senegalli bir ailenin Fransa'da doğan çocuğusun. Ailenin Fransa'ya göç hikâyesini sorarak başlayalım. Fransa'ya ne zaman gitmişler, annen, baban ne iş yapıyor, kaç kardeşsiniz?
1950'li yıllarda ailem Fransa'ya göç etmiş. Önce babam gelip çalışmaya başlamış, ardından annem gelmiş. Ablam Fransa'da doğdu. 5 erkek kardeşim daha var. Ben en küçük çocuğum. Babam havalimanında teknisyen.
Futbol topuyla ilk tanışman ne zaman ve nasıl oldu?
5-6 yaşına kadar küçükken evde top oynayan birisiydim. 5-6 yaş civarındayken abilerimi sokakta maç yaparken görünce onların arkasına takılıp ben de oyuna katılıyordum. Futbolla ilk tanışmam bu şekilde oldu.
Ailende senin dışında futbolcu olan var mı? Onlar senin futbolcu olma kararın hakkında ne düşündü?
Benim dışımda ailemde başka bir futbolcu yok. Futbolcu olmaya karar verdiğim andan itibaren ailem bana büyük destek verdi. Çünkü bu zorlu bir süreçti. Onların verdiği aralıksız destek ve güven sayesinde bugünlerime geldim.
Fransa futboluna baktığımız zaman genellikle göçmen çocukların ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Bu durum orada yaşayan göçmen çocukların futbolu bir sıçrama noktası olarak görmesinden mi kaynaklanıyor? Mesela senin açından futbolcu olma motivasyonun bu muydu?
Aslında futbola baktığınızda bir sıçrama aracı olarak görülebilir ama tek bir araç olarak tanımlamamız yanlış olabilir. Çünkü Allah tarafından herkese farklı yetenekler verilmiş. Bende de bu yetenek keşfedildiği için tesadüfi olarak futbolcu oldum. Ancak dediğim gibi futbol her ne kadar başarı modeli olsa da göçmen çocuklarının farklı alanlarda sıçrama yapabileceği bir ülkeden bahsediyoruz.
Bir futbol kulübüyle tanışman ne zaman ve nerede oldu?
İlk olarak oturduğum semtin takımında amatör olarak futbol oynamaya başladım. O sırada 14-15 yaşlarındaydım ve Chatillon Kulübü'nün futbolcuları arasına katıldım.
Bir yandan futbol oynarken diğer yandan okul eğitimini nereye kadar sürdürebildin? Futbolcu olamama ihtimaline karşı bir B planın var mıydı?
Lise 1'e kadar okuyabildim. Futbola başlamadan önce hâlihazırda çalışan biriydim. Süpermarkette gece reyonların düzenlenmesini yapıyordum. Futbolcu olmasaydım da B planı olarak herhangi bir mesleği yapabilirdim. Aslına bakarsanız hayalimdeki meslek futbolculuktu, onu da başardım.
Futbola başladığında idolün kimdi? Bu oyuncuyu kendine idol olarak seçmenin nedeni neydi? Hangi özelliklerine hayranlık duyuyordun?
Futbola başladığımda idolümün Nicolas Anelka olduğunu söyleyebilirim. Bunun asıl nedeni onun da benim gibi varoşlardan gelip hayata tutunabilmesiydi. Çok önemli yolları aşıp, ünlü bir futbolcu olabilmesi benim için örnek alınır yanlarıydı. Futbola başladığım dönemlerde atığı golleri, oyun felsefesini ve oyun tarzını benimsiyordum.
Kayıtlara göre profesyonel kariyerin İtalya'nın Vibonese takımında başlıyor. Fransa yerine ailenden ayrılıp İtalya'ya gitmenin nedeni neydi?
Vibonese takımına seçilmem aslında Paris'te yapılan bir turnuvada, bu takımın menajeri tarafından keşfedilip yönlendirmem şeklinde gerçekleşti. Bu, benim için bir fırsattı ve bu fırsatı sonuna kadar kullanmak için İtalya'ya gittim. Bu takıma transfer olduğumda 17 yaşındaydım. Ailemden ayrılmak güç oldu ama bir şekilde onlardan ayrılıp hayatımı kurmam gerekiyordu.
İtalya'da Catania ve Juve Stabia takımlarında oynadığını biliyoruz. İtalya'da geçirdiğin dönemden bahseder misin? Oradaki süreç kariyerine ve futbolcu kimliğine neler kattı?
İtalya'daki aldığım formasyon benim için kariyerimin dönüm noktasıydı diyebilirim. İtalya'daki formasyondan bahsedeceksek olursak; taktiksel olarak yoğun ve konsantrasyonu yüksek bir mantaliteden bahsediyoruz. İtalya'da aldığım formasyon her ne kadar bana profesyonel anlamda katkı sağlamış olsa da asıl olarak kişisel gelişimimi tamamladığım yer olduğunu söyleyebilirim. İtalya'da bu eğitimi görmüş biri olarak dünyanın her yerinde futbol oynayabilirim.
İtalya'dan sonra İngiltere'ye gidiyorsun. Her ne kadar bir Championship takımı olsa da İngiltere'nin köklü kulüplerinden Leeds United'da forma giyiyorsun. Orada geçirdiğin üç sezonda da giderek artan bir performans gösteriyorsun. Bize Leeds günlerinden ve İngiliz Ligi'nde üç sezon oynamanın sana neler kazandırdığından söz eder misin?
Leeds United'da çok güzel üç yıl geçirdim. Hem eğlendim hem de çalıştım. Orada birçok şey öğrendim. Buna İngilizce dili de dâhil. Sezonda 42 maç oynanan bir ligden bahsediyoruz. Bu anlamda profesyonelliği ve yoğun tempoyu orada öğrendim. İngiltere'de geçirdiğim üç sene bana çok önemli tecrübeler kazandırdı.
Bir Championship oyuncusunun kariyer çizgisinin Premier Lig'de devam etmesi beklenir ama sen Türkiye'ye gelmeyi tercih ettin. Osmanlıspor'u ve Süper Lig'i tercih etmenin sebebi neydi? Buraya gelirken Türk futbolu hakkında neler biliyor ve Süper Lig'de neleri hedefliyordun?
Leeds United'dan sonra bir hava ve ortam değişikliğine ihtiyaç duyduğumu hissettim. Türkiye liginde oynayan arkadaşlarım Aatif Chahechouhe, Demba Ba gibi isimlerle irtibata geçtim. Süper Lig o sezon yaptığı transferlerle Avrupa medyasında çok ses getiren bir lig olduğu için de tercihimi Türkiye'den yana kullandım. Geldiğim için herhangi bir pişmanlık duymuyorum aksine çok doğru karar aldığımı düşünüyorum.
Osmanlıspor'daki yarım sezonda istediğin çıkışı yapamadın ama sezonun ikinci yarısında Antalyaspor'da bambaşka bir Doukara izledik. Takımımın ligi düşme endişesi yaşamadan bitirmesine attığın gollerle önemli bir katkı sağladın. Osmanlıspor'da tam olarak tutmayan ama Antalyaspor'da patlama yapmanı sağlayan faktörler nelerdi? Kişisel kariyerindeki ve Antalyaspor'daki hedeflerin için neler söylersin?
Osmanlıspor'da çok iyi oyuncularla oynadım ve çok iyi bir tecrübeydi benim için. Ancak bazen doku uyuşmazlığı oluyor ve ben de sanırım öyle bir uyumsuzluk yaşadım. Bu yüzden Antalyaspor'a transferim gerçekleşti. Osmanlıspor'daki yarım sezonluk doku uyuşmazlığından sonra Antalya'da çok iyi karşılandım. Fransızlar, Brezilyalı ve Türklerden oluşan bir takım ambiyansı gördüm. Bu güzel ambiyans sonucunda benim de attığım gollerle, takımı ligde tutmayı başardık. Antalyaspor'daki hedeflerim için söyleyeceğim sözler, yapacağım katkılarla Antalyaspor'u ligde hak ettiği yere getirmektir.
Oynadığın takımlar ve ligleri kıyasladığında, Türkiye'de oynanan futbol hakkında ne düşünüyorsun?
Her sene kendi seviyesinin üstüne çıkan bir futbol liginden bahsediyoruz. Kendimi çok rahat hissettiğim bir lig. Özellikle Fransız kökenli futbolcuların çokluğundan dolayı kendimi çok rahat hissediyorum. Bence her sezon geçtikçe dünya medyasında daha çok yer alan ve dünya futbolu için birçok oyuncunun keşfedilmesi gereken bir lig.
Kariyerin boyunca seni diğer golcülerden ayıran özellikler nelerdi? Kariyerindeki dönüm noktaları neler?
Son vuruşlarımın diğer golcülerden farklı olduğunu düşünüyorum. İtalya'dan İngiltere'ye transfer konusunda önemli kararları alabilmem de kariyerimdeki dönüm noktalarından biri diyebilirim.
Geçtiğimiz sezon Göztepe maçında attığın gol sonrasında topu rakip kaleciden alırken sergilediğin beyefendi ve kibar tavır dikkat çekiciydi. Bu davranış o anlık bir durum muydu yoksa genelde hayata bakışın da böyle midir?
Futbol sahalarına kadınlar, çocuklar ve toplumun her kesimi geldiği için herhangi bir tansiyonu yükseltecek harekette bulunmamaya özen gösteriyorum. Özel hayatımda da aynı davranışlarda bulunmaya çalışıyorum. Göztepe maçında da kaleciden kibarca topu istedim, o da verdi. Olması gereken de buydu.
Yine geçtiğimiz sezon Kasımpaşa maçında attığın bir gol var. Orta sahada aldığın topla neredeyse bütün rakip takımı çalımlıyor ve golü atıyorsun. Bu golde kuvvet, teknik, irade, kararlılık ve müthiş bir arzu var. Attığın bu gol için neler söylersin? Kariyerinin en güzel golü o muydu?
Kasımpaşa'ya attığım golü kesinlikle unutulmaz gollerim arasında sayabiliriz. Bir de Leeds United'da oynarken ceza sahasının sağ çaprazından yarım voleyle topu ağlarla buluşturduğum bir golüm var. Onunla birlikte ilk iki golden biri diyebilirim.
Ligimizde hangi oyuncuları beğeniyorsun?
Doğal olarak kendi bölgemde oynayan oyunculara daha fazla dikkat ediyorum. Beyefendi karakteri sebebiyle Emmanuel Adebayor ve hırslı yapısıyla Bafétimbi Gomis'i beğendiğim iki oyuncu olarak gösterebilirim.
Türkiye'nin UEFA EURO 2024'e ev sahipliğini kazanması halinde, bu tip büyük bir organizasyon Türk futboluna ve gelişimine nasıl bir etki yapacak? Türkiye'nin böyle bir organizasyona ev sahipliği yapma konusunda artıları neler?
EURO 2024 ev sahipliği Türkiye'nin dünya basınında daha çok görünür olmasını sağlayacak en başta. Farklı kültür ve farklı ülkelerin ziyaret noktası olmasından hem sosyal hem de ekonomik olarak bir gelişim yaşanması söz konusu olabilir. Türklerin misafirperverliği ve futbol aşkı Türkiye'nin adaylıktaki en önemli artılarından diye düşünüyorum.
Futbol dışındaki hayatında neler var? Hangi aktivitelerden hoşlanırsın, hobiler var mı?
Evde dinlenip farklı dizi ve filmleri izlemeyi seviyorum. Amerikan dizileri, aksiyon ve polisiye filmleri izlemeyi seviyorum.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
SON DAKİKA TRANSFER HABERİ | Fenerbahçe, Anderson Talisca için mutlu sona yakın
Arsenal’e Bukayo Saka şoku
Nihat Kahveci'den, Galatasaray maçı sonrası olay iddia: Fenerbahçe'nin rekorunu kırar!
Trabzonspor kazandı, yerel medya galibiyeti manşetlere taşıdı: Ne oldi Volkan rengin soldi!
Adı Mauro Icardi'nin ayrıldığı eşi Wanda Nara ile anılmıştı! Sivasspor'dan Keita Balde kararı...