Aziz Yıldırım Ali Koç'u eleştirdi
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım Antalya'da konuştu. Yıldırım, yaptığı konuşmada, Ali Koç'la ilgili sert sözler söyledi.
Yıldırım, "Fenerbahçe’ye şart koşmak ne demek, cümleye 'Başkan olursam' diye başlamak ne ayıp" derken, "Her zaman muhalif sesler olacaktır, bu kulübün doğasında bunlar var. Yapıcı muhalefete her zaman varız. Ancak yalan söylemeyeceksiniz, iftira atıp kulübü karalamayacaksınız" diye belirtti.
Konuşmasında, 3 Temmuz sürecine de değinen Yıldırım, Koç'a seslenerek, "'3 Temmuz’da kaçmadım' diyorsun. Sen Mayıs 2012’de bıraktığında ben tutukluydum. Tam dört ay sonra tahliye oldum. 2015’te yeniden yargılama oldu. Sen neredeydin? 2016 yılından beri kumpas davası sürüyor, bir gün geldin mi? 17/25 Aralık, 15 Temmuz sonrası ortaya çıkıp delikanlılık yapmak kolay, öncesinde sen neredeydin" ifadelerini kullandı.
İşte Yıldırım'ın o sözleri:
"Bir insanın içinde bulunduğu en tehlikeli durum, söylediği yalana kendisinin inanması ve yalanı alkışlandığında yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmesidir.
Bila bedel üyelik dedi. Yazı ile sorduk. 'Ben sadece dedikoduları dillendirdim. Başkan ve Yönetim asla hukuka ve tüzüğe aykırı iş yapmaz dedim' diye yazılı cevap verdi.
101 kişi savcılığa 3 Temmuz kumpasının planlayıcısı olarak şikayet etmiş, savcı seçim manüplasyonu demiş, kumpas mağduru olmuş. Ali Bey, avukatın 101 şikayetçinin kim olduğunu öğrenmiştir. Kamuoyuna açıkla 101 kişi kimmiş. Sana kumpas kuranlar kimmiş. Türkiye’de kurulan kumpasların en büyük mağdurlarından biri olarak sana söz veriyorum. Senin en büyük savunucun ben olacağım. Ne gerekiyorsa yapacağım. Kumpas kuran kim olursa olsun; korkmadan, kaçmadan karşısına ben dikileceğim. Açıklamaya korkma. Aksi takdirde herkes hayali düşmanlarla hayali mağduriyet yarattığını düşünür ve ciddiye alınmazsın.
'Verilmesi mümkün üye bilgileri verilmedi, mağdurum' dedi ve sonra 'Başkan ve Yönetim haklı yasal olarak verilmesi mümkün değil, ben de olsam veremem' dedi.
Şimdi milletimizin göz bebeği bir ordu mensubu üzerinden muhaliflerin keyfi olarak disiplin cezası ile cezalandırıldığını söylüyorsun. Başkana, Yöneticiye, kulüp üyesine küfür eden her kim olursa olsun disiplin kurulu gereğini yapar. Ben konuyu çok iyi biliyorum. İlgili kişi ile ilgili suç duyurusunda da bulunduk, idareye de bildirimde bulunduk. Benim bu tip konulara karşı duruşum belli. Sen sana edilen küfürü, hakareti nasıl karşılar ne yaparsın; o senin sorunun. Ben bu şekilde geniş bir insan değilim.
Akademi kavramı Ali Bey'in buluşu imiş, biz onun projesini çalmışız. Ali Bey, 2012 den beri futbolun çok dışında kalmışsın. Hatta görev sürende öğrendiklerini bile unutmuşsun. Akademi kavramı UEFA’nın altyapı liglerine 2008’de verdiği isimdir. 3 Temmuz Futbol Akademisi ise 2015 yılından beri Genel Kurullarda, Divan Kurullarında anlattığım bir projedir. Size kim bu sufleleri veriyor bilmiyorum ancak açın bakın internetten videolarımıza. Pilot takım arayışı, Tuzlaspor ile başlamıştır. Silivri, en yakın adaydır. Silivri Belediye Başkanı, kulüp üyemizdir. Bir arayıp sorsan, sana pilot takım fikrimizi ve projemizi anlatır. Akademi konusu bir kulüp projesidir, seçim vaadi değildir. Ayrıca biz kimiz, siz kimsiniz? Konuşmalarına hep 'Biz açıkladık, bizim projemiz' şeklinde başlıyor, siz başka bir kulüp mü kuracaksınız, hani her şey Fenerbahçe içindi? Bizim 2015’ten bu yana sürekli olarak üzerinde durduğumuz, arazi aldığımız, yatırım yaptığımız bir projeyi, manipüle ederek, seçime alet etmeniz, sonra da Fenerbahçe Başkanı ve yönetimini 'çalmakla' itham etmeniz hangi edep değerleriyle bağdaşıyor? Nedir bu küçük dağları ben yarattım havası, hem de daha henüz başkan adayıyken? Ayrıca, ortaya henüz bir proje koyduğunuzu da görmedik, neyi sahiplenecekmişiz?
'Her şeyimiz doğal, organik' diyorsun. Sosyal medyada teşekkür ettiğin troller de mi doğal? Anamıza avradımıza her gün sayısız küfür eden troller?
'Kombinelerin çıktığı hafta, sizlerden söz istiyorum, kombine kalmayacak' diyorsun. Peki ya başkan olamazsan? 2 yıldır yaptığınız gibi, maça gitmeyin telkinlerinde mi bulunacaksınız sosyal medyadaki trolleriniz aracılığıyla? Fenerbahçe’ye şart koşmak ne demek, cümleye 'Başkan olursam' diye başlamak ne ayıp…
'Arazilerimiz varsa neden faiz ödüyoruz' diyorsun. Bu araziler, Fenerbahçe’nin geleceğinin teminatı… Şimdi anlayamadın demek ki Ali Bey, Allah uzun ömür versin, bir 20 yıl sonra anlarsın ne demek istediğimi… Günümüz borçlarının çözümü ise bundan 20 yıl öncesinden daha zor değil merak etmeyin. Biz Fenerbahçe’ye şart koşmayız, siz şart koşuyorsunuz, delegeleri baskı altına alıyorsunuz.
'Çok yakın bir zamanda büyük bir kulüp olamayabiliriz' demiş Ali Bey. Fenerbahçe çok büyük bir kulüp bir kere. 3 Temmuz’un yarattığı tahribatı toparlamaya çalışırken, hiç merak etmeyin futbolun da geleceğini kurtaracak sistemi biz kuruyoruz 5 yıldır yaptığımız çalışmalarla. Sistemin başındaki ismi dünya kupasından sonra tanıtacağız. Kendisi sadece Fenerbahçe’ye değil, Türk Futbolu’na yön verecek bir isim.
Ağızlarda sakız olmuş başka bir iddia da 'Tek vücut olmuş, tüm kesimlerle barışık bir Fenerbahçe'… Fenerbahçe tarihini bilmeyenlerin cümlesi bu. 98’den öncesine bakın bir bakalım, kaç tane grup var, kongrelerde neler olmuş, Fenerbahçe kimlerin ellerinde? Bu kulüpte benim dönemimde hiç olmadığı kadar birlik olunmuştur. 3 Temmuz bunun tavan yaptığı noktadır. Her zaman muhalif sesler olacaktır, bu kulübün doğasında bunlar var. Yapıcı muhalefete her zaman varız. Ancak yalan söylemeyeceksiniz, iftira atıp kulübü karalamayacaksınız.
Kongre öncesi Ali Koç'tan Aziz Yıldırım'a çağrı
Fenerbahçe’ye başkan adayı olmanla ilgili bir problemimiz yok bizim Ali Bey. Problem, zamansız adaylığınla ilgili. 16 ay önceden aday olup, camia üzerinde baskı yaratıp, her ayağımız tökezlediğinde insanların konsantrasyonunu sahadan alıp saha dışına taşıdın. Benim senin isminle ne problemim olabilir, zaten ben seni, Yargıtay Süreci sona erdiğinde başkan olarak görmek istediğimi ifade etmişim. Ancak sözünden dönen ben değil sensin Ali Bey. O dönemde 'Süreç sonuna kadar başkan kalmalıdır, bu her türlü sportif başarıdan daha önemlidir' demiştin.
2015 yılı Mayıs ayı Genel Kurul’da aday olmadığını söylüyorsun. 2015 Eylül ayında Burhan Karaçam ile kulübü ziyaretini ya unuttun ya da unutmak işine geliyor.
'3 Temmuz’da kaçmadım' diyorsun. Sen Mayıs 2012’de bıraktığında ben tutukluydum. Tam dört ay sonra tahliye oldum. 2015’te yeniden yargılama oldu. Sen neredeydin? 2016 yılından beri kumpas davası sürüyor, bir gün geldin mi? 17/25 Aralık, 15 Temmuz sonrası ortaya çıkıp delikanlılık yapmak kolay, öncesinde sen neredeydin?
'Kulübe yapılan sponsorlukları açıkla' diyorsun. İlk iş açıklayacağım. Ama ilk anda hatırlatayım bir Ülker, iki Doğuş, üç Acıbadem’dir. Bunu da sen çok iyi biliyorsun. Sen her yerde 'Seçilirsem, yeni ve büyük sponsorluklar getireceğim' diyorsun. Buradan sana bir teklifim var. Gel söz ver seçilemezsen de aynı sponsorlukları getir. Herkes senin ne kadar iyi Fenerbahçeli olabildiğini görsün.
'3 Temmuz davasını bizden güçlü kimse takip edemez' lafımı camiaya hakaret olarak nitelendirip davayı en az bizim kadar tutku ile takip edecek çok insan bulunacağını söylüyorsun. Peki, sen değil misin 'Seçimi kazanamazsam bir daha aday olmayacağım' diyen? Bu, camiaya hakaret değil mi? Sen olmazsan Fenerbahçe yok olup gidecek mi? 32.000 üyeden bir tek sen mi başkan olabilirsin? Bu camiada senin dışında başkan adayı çıkamaz mı? Senden başka fedakarlık yapacak bir Fenerbahçeli olamaz mı? Bu camiaya yapılabilecek en büyük hakaret bu. Bu camiadan çok başkan adayı çıkar.
Kapalı kapılar ardında söylenen hiçbir şey yok. İlk kez basına açık konuşma yapınca kapalı toplantılarını ve o toplantılarda dillendirdiklerini unuttun. Aziz Yıldırım, yüzüne söyleyemeyeceği bir şeyi arkadan söylemez. Fetö’nün savcısına, hakimine, polisine korkmadan inandığını söyleyen Aziz Yıldırım, neye inanıyorsa her yerde onu söyler. Mağdur edebiyatını bırak. Koç ailesinin temsilci olan sen, hangi mağduriyetten söz ediyorsun? Sen bugüne kadar ne mağduriyet yaşadın? Mağduriyet kelimesinin anlamını bilir misin? Samimiyetsizlik diyorsun, kameralar önünde 'Başkanımıza hakaret etmeyin' deyip, sonra da sosyal medyadaki, 7/24 Fenerbahçe’yi itibarsızlaştıran ve hep aynı dili kullanan hesaplara teşekkür etmek mi samimiyet?
'Her yıl 10 bin üye yapacağım' diyorsun. Hedef 1 Milyon Üye projemizi hiç incelememişsin bu lafa bakılırsa. Ucu bucağı olmayan, dünyada tek bu proje. Ne 10 bininden bahsediyorsun? Bu kulüpte üyeliğin önünü açan kim? Burada asıl rol çalan kim acaba?
3 Temmuz ısrarla hala bitmedi diyoruz. Hala aynı hakemler, aynı kurullar, aynı insanlar futbolu yönetiyor. Anlamıyor musunuz, yoksa anlamazlıktan mı geliyorsunuz?
'Biz dava arkadaşıyız' diyorsun, 'Yapılan iyilikler söylenmez, ayıptır' diyorsun. Daha 3-4 ay önce, tüm ulusal medyanın gözü önünde, tırnak içinde söylüyorum 'Dava arkadaşın' olan Şekip Mosturoğlu’nun ailesi için söylediklerini unuttuk mu zannediyorsun? Daha ilk fırsatta 'Dava arkadaşın'a yaptığını iddia ettiğin iyilikleri sıraladın, bu nasıl dava arkadaşlığı?”