"Bir Ribery bir de Alex"
Marsilya ile Fransa Ligi şampiyonluğu ve gol krallığı yaşayan, Fenerbahçe ile şampiyonluk kupasını kaldıran, şimdi ise Beşiktaş forması ile ter döken Mamadou Niang, kendisi hakkında bilinmeyenleri açıkladı.
Senegalli golcünün TFF'nin Dergisi Tam Saha'dan Mazlum Uluç'a verdiği röportaj şöyle:
-İnternette seninle ilgili bir araştırma yaptığımızda oyunculuğunla ilgili karşımıza çıkan ilk kayıt futbola 1998'de Le Havre'da başladığın. Ama oraya kadar geride bıraktığın koskoca 19 yıl var. İstersen o 19 yılın kapılarını aralayarak başlayalım.
*18 yaşına kadar Le Havre'ın genç takımlarında oynadım. Daha sonra futbola 1 yıl ara verdim ve 19 yaşında Troyes'da yeniden futbola döndüm.
-Senegal doğumlu olduğun için ben oradaki futbol hayatınla ilgili bir şeyler anlatmanı bekliyordum.
*Evet Senegal doğumluyum ama ben 8 aylıkken ailem Fransa'ya göç etmiş. 13 yaşına kadar bir daha Senegal'i görmedim. Dolayısıyla Fenerbahçe'ye transfer olana kadar hep Fransa'da futbol oynadım.
-Göçmen bir ailenin çocuğu olarak Fransa'da zorluklar yaşadın mı?
*Elbette yaşadım. Bizim için her şey çok zordu. Babam bizlere bakabilmek için çok çalıştı. Fransa'daki bazı insanlar ırkçı. Dolayısıyla kendimi ispat edebilmek için okulda, futbolda, hayatın her alanında büyük zorluklarla karşılaştım. Onları aşmak için de çok çalıştım. Evet, hayat gerçekten zordu ama bir yandan da yaşadığımız bölge göçmen ailelerin yoğun olduğu bir bölgeydi.
-Ailenden söz eder misin bize biraz. Kaç kardeşsiniz, annen, baban ne iş yapıyordu?
*8 kardeşiz. Beşi kız, ikisi erkek 7 kardeşim var. Babam şimdi emekli ama hayatı boyunca Renault fabrikasında çalıştı.
-Futbol başlangıçta senin için ne ifade ediyordu? Hayata tutunmak için bir araç mıydı mesela?
*Futbola sadece keyif almak ve eğlenmek için başladım. Mahallemizde bütün arkadaşlarım futbol oynuyordu ve ben de hem onlarla beraber olmak hem de yeni arkadaşlar edinmek için aralarına katıldım.
-Biraz önce ırkçılıktan ve futbol hayatında da bu çirkinlikle karşılaştığından söz ettin. Bu konuyu biraz açar mısın?
*Irkçılıkla hem Fransa'da hem de Avrupa'nın başka ülkelerinde pek çok kez karşılaştım. Fransa Ligi'nde oynarken de Marsilya ile Şampiyonlar Ligi'nde farklı ülkelerde sahaya çıktığımda da ırkçı sataşmalara maruz kaldım. Ama hayat bu. Böyle şeylerle karşılaşıyorsunuz. 18 yaşında futbolu bırakmamın sebebi de ırkçılıktı. Le Havre'ın altyapısında oynarken biz siyahi oyuncular için her şey çok daha zordu. Bazı şeyleri daha iyi yaptığımızı gösterebilmemiz, kendimizi ispatlayabilmemiz için diğerlerine göre iki kat fazla çalışmamız gerekiyordu. Üstelik herhangi bir olay olduğunda suç bizim üzerimize atılıyordu. Çünkü rengimiz daha koyuydu ve daha kötü mahallelerden geliyorduk. Soyunma odasında bir şey kaybolduğunda otomatik olarak suçlu biz oluyorduk. Bu beni çok mutsuz ediyordu. Bu şekilde mutsuz yaşayamayacağımı, bunun hiç âdil olmadığını, her şeyi ne kadar iyi yapmaya çalışırsam çalışayım derimin rengi yüzünden hor görüleceğimi düşünerek futbolu bırakmıştım.
-Peki 1 yıl aradan sonra futbola geri dönüş motivasyonun ne oldu?
*Le Havre altyapısından bir antrenörümüz Troyes takımına geçmişti. Beni merak etmiş ve araştırmış. Bu arada benim futbolu bırakmamın üzerinden 1 yıl geçmişti. Beni aradı,"Yanıma gel, konuşalım" dedi. Gittim, uzun süre konuştuk ve beni futbola geri dönmeye ikna etti.
-Futbolu bırakma kararı vermek çok zor olmalı senin için. Peki Troyes'da geri dönene kadar neler yaptın?
*Hiçbir şey yapmadım. Annemin evinde yaşıyordum, arkadaşlarımla birlikteydim, okuluma gidiyordum. Yani hayat devam ediyordu benim için.
-Futbola başladığın dönemdeki idollerin kimlerdi?
*Marsilya'da oynayan Jean-Pierre Papin başlangıçta en büyük hayranlık duyduğum oyuncuydu. Yine aynı takımdan İngiliz Chris Waddle'ı, o yıllarda Monaco forması giyen George Weah'ı ve yine bir Marsilya efsanesi olan Abedi Pele'yi çok beğeniyordum.
-Kariyerinin en parlak yıllarını Marsilya'da yaşadığını biliyoruz. Ama öncesinde Fransa'da üç takımın daha formasını giydin? Senin için kendini en fazla geliştirdiğin, futbolculuk kimliğini oluşturan kulüp hangisiydi?
*Kesinlikle Marsilya. Çünkü Marsilya büyük bir kulüptü ve orada tutunmak oldukça zordu. Çok fazla mücadele etmek gerekiyordu. Çok tutkulu taraftarları, dolayısıyla da ciddi bir baskı vardı. Marsilya kulübü bu yapısıyla benim futbol karakterimi şekillendirmekte çok faydalı oldu.
-Marsilya'daki günlerinden söz eder misin bize biraz? Orada unutulmayacak anıların var bildiğim kadarıyla.
*Marsilya'dayken şampiyon olduğumuz 2009-10 sezonunda çok harika bir takımımız vardı. Lucho Gonzalez, Souleymane Diawara, Edouard Cisse, Gabriel Heinze gibi çok önemli oyunculara sahiptik. Aslında sezona iyi bir başlangıç yapamamıştık. Ligin tepesinde Bordeaux vardı ve aramızda 15 puan fark bulunuyordu. Ama devre arasında bütün oyuncularla bir toplantı yaptık, bazı kararlar aldık ve müthiş bir ikinci yarı geçirdik. Ondan sonra hiç yenilmedik. Kazandık, kazandık, kazandık ve en sonunda ligi şampiyon olarak tamamladık.
-Seni en çok etkileyen teknik adam kimdi?
*Kesinlikle Eric Gerets. Bence çok büyük bir antrenör. Oyuncularla fazla konuşmazdı, sadece bakışarak anlaşırdı ama son derece âdil bir teknik direktördü. Hafta içinde iyi idman yapan bir oyuncu kesinlikle hafta sonunda takımdaki yerini alırdı. Büyük bir oyuncu olsanız bile hafta içinde yeterince çalışmazsanız oynama şansınız yoktu. Genç ve tecrübesiz oyuncular bile hafta içinde iyi çalışıyorlarsa formayı kaparlardı. Âdil olmak, oyuncu açısından çok önemli bir teknik direktörlük özelliği bence.
-Bugüne kadar birlikte oynadığın futbolculardan seni en çok etkileyenler hangileriydi?
*(Gülüyor) Alex de Souza... Bütün kariyerimi gözden geçirdiğimde, birlikte oynadığım en iyi iki oyuncudan birisi Frank Ribery, diğeri de Alex de Souza'ydı.
-Marsilya'da gol kralı olduğun sezonun ertesinde Fenerbahçe'ye transferin nasıl gerçekleşti? Neden Marsilya'da devam etmek yerine Türkiye'ye gelmeyi tercih ettin? Halbuki sezona da Marsilya'da başlamış ve ligde de 2 maça çıkmıştın.
*Bu tamamen benim kararımdı. Bir yandan Marsilya'da birkaç kişiyle ufak tefek problemlerim vardı ve ayrılmak istiyordum. Aynı zamanda da farklı bir ülkede, farklı bir ligde yeni tecrübeler yaşamayı arzuluyordum.
-Türkiye'ye ilk gelişinden önce Fenerbahçe'yi ne kadar tanıyordun?
*Avrupa kupalarında oynadıkları maçlar nedeniyle Fenerbahçe hakkında biraz bilgim vardı. Şampiyonlar Ligi'nde Chelsea ile oynadıkları maçları biliyordum mesela. Aynı zamanda Fenerbahçe'de oynayan Alex, Appiah, Anelka gibi Fenerbahçeli futbolcuları da herkes gibi ben de çok iyi biliyordum.
-Şampiyonlukla biten sezonun ardından Fenerbahçe'de devam edecektin. Kampa katıldın, hazırlık maçlarında da oynadın ancak sonrasında aniden fikrini değiştirip Al-Sadd'a transfer oldun. Bu tercihin sebepleri nelerdi?
*Fenerbahçe ile gerçekten de unutulmaz bir şampiyonluk yaşamıştım. Ancak sonra herkesin bildiği sorunlar ortaya çıktı. Fenerbahçe'nin küme düşme ihtimali söz konusuydu, Şampiyonlar Ligi'nde oynama hakkının elinden alındığını öğrenmiştim. Dolayısıyla gelecek tamamen belirsizlik içindeydi ve ben de böyle bir karar almak zorunda kaldım. Bu arada Fenerbahçe'nin de para kazanma ihtiyacı olduğunu eklemeliyim.
-Fenerbahçe'den ayrılıp Avrupa'nın önemli liglerinden birisine gitmek yerine bir Katar takımı olan Al-Sadd'ı tercih etmenin sebebi neydi?
*O dönemde Fransa'dan teklifler vardı ama Fransa'ya dönmeyi istemedim. İngiltere'den ise tatmin edici teklifler almadım ve Al-Sadd'ın teklifini değerlendirmeyi tercih ettim.
-2022 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacak olan Katar'da oynanan futbolun kalitesi hakkında neler söylersin? Liglerinde dünyanın dört bir yanından ünlü oyuncular oynuyor...
*Katar güzel bir ülke. Küçük bir ülke olmasına rağmen Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacak. Henüz çok yeni bir ligleri var ve ünlü oyuncuları bu lige getirerek futbola olan ilgiyi arttırmaya çalışıyorlar. Ben de o lige elimden gelen katkıyı sağlamaya çalıştım. Statlarıyla ilgili bir sorun yok. O kadar zenginler ki dünyanın en güzel statlarını inşa edebilirler. Dolayısıyla Katar'ın Dünya Kupası'nı başarıyla düzenleyeceği konusunda bir kuşku yok. Ancak lig maçlarında statlara çok fazla seyirci gelmiyor. Oynanan futbolun kalitesine gelince, Türkiye ile karşılaştırılabilecek bir yanı olmadığını söyleyebilirim.
-Asya Şampiyonlar Ligi'nde de Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde de oynadın. İki organizasyon arasında ne gibi farklar var?
*Avrupa Şampiyonlar Ligi'ni hiç bir organizasyonla kıyaslayamayız. Herkes orada oynamak istiyor. Çünkü kulüpler düzeyinde dünyanın en büyük futbol organizasyonu Şampiyonlar Ligi. Dolayısıyla ne Libertadores'le ne Asya Şampiyonlar Ligi'yle ne de dünyadaki başka bir organizasyonla kıyas kabul etmez.
-Devre arasında Al-Sadd'dan ayrılıp Beşiktaş'a gelmene neden olan faktörler nelerdi? Teklifi hemen kabul ettiğine bakarsak Türkiye'yi çok özlediğin sonucu çıkarabilir miyiz?
*Kesinlikle Türkiye'yi çok özlemiştim. Çünkü buradaki insanlar çok iyi niyetli ve sıcakkanlı. Bana çok iyi davranıyorlar. Türkiye'ye ilk geldiğimde kendimi evimde gibi hissetmiştim. Beşiktaş'a geldiğimde de aynı duyguları yaşadım. Bu ülkeye ve bu lige dönmeyi gerçekten çok istiyordum. Bu kararı verdiğimden dolayı pişman değilim. Futbol hayatını Katar'da sürdüren pek çok oyuncu da bunu istiyor.
-Fenerbahçe'de oynadığın dönemde bıraktığın Beşiktaş'la bugünkü Beşiktaş arasında ne gibi farklar var?
*Fenerbahçe'de oynarken diğer takımları izlemiyordum. Sadece oynadığım kulübe konsantre oluyordum. Aynı şeyi Beşiktaş'ta oynarken de yapıyorum. Sadece oynadığım maçlara ve kendi takımıma konsantre oluyorum. Fenerbahçe, Galatasaray veya diğer takımların oynadığı maçları izlemiyorum. Dolayısıyla içeriden veya dışarıdan bakış şeklinde bir karşılaştırma yapmak doğru olmaz. Ancak Beşiktaş'taki oyuncu grubu için şunu söyleyebilirim ki, harika bir beraberliği ve çok iyi mantalitesi olan bir grup var burada. Herkes birbirine yardımcı olmaya, destek vermeye çalışıyor. Bu mantalite hem takım hem de oyuncuların kendileri için çok önemli.
-Beşiktaş'ın genç oyuncuları arasında gelecek için büyük ümitler vaat eden isimler var mı?
*Elbette var. Mesela Oğuzhan çok büyük ve fantastik bir oyuncu olabilir. Aynı şekilde Muhammet de öyle. Tabii önlerinde çalışmaları ve çok iyi değerlendirmeleri gereken uzunca bir dönem var. Ancak ikisi de büyük oyuncu olabilecek potansiyele sahip.
-Futbolseverler Oğuzhan'ı izliyor ve onun hakkında benzer fikirlere sahip. Ancak adı çok geçen Muhammet'i A takım düzeyinde yeterince izleme şansı bulamadık. Dolayısıyla onun hakkında yeterince fikir sahibi değiliz. Sen Muhammet hakkında bize ışık tutacak neler anlatabilirsin?
*Onu her gün idmanlarda görüyorum. Çok teknik bir oyuncu ve topla birlikte çok hızlı. Ciddi bir potansiyeli var ama elbette onu maçlarda görmek gerekiyor.
-Beşiktaş'taki ilk golünü eski takımın Fenerbahçe'ye attın ancak abartılı bir sevinç gösterisi yapmadın. O andaki hislerin ve düşüncelerin nelerdi?
*Elbette takımıma bir avantaj sağladığım için çok mutlu oldum. Ama Fenerbahçe'ye de eski takımım olduğu için saygı duyuyorum. Aynı duygularım bana çok şeyler veren Marsilya için de geçerli. Bu saygı nedeniyle golü abartılı bir şekilde kutlamadım.
-Marsilya ve Fenerbahçe gibi çok coşkulu taraftar grupları olan kulüplerde oynadın. Benzer özelliklere sahip Beşiktaş tribünlerini nasıl buluyorsun?
*Beşiktaş harika bir taraftar grubuna sahip. Kasımpaşa maçında yenilmemize rağmen bizi desteklediler ve arkamızda durdular. Kariyerim boyunca böyle büyük taraftar kitlelerinin önünde oynadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.
-Beşiktaş'taki hedeflerin neler? Takımının sezon sonunda hangi noktada olacağını umuyorsun?
*Bunu ancak Allah bilebilir. Biz en iyi noktada bitirmek için elimizden geleni yapıyoruz ama sonucun ne olacağını bilemeyiz.
-Kişisel hedeflerin neler? Beşiktaş'la sezon sonuna kadar kiralık sözleşmen var. Mesela önümüzdeki sezon nerede olacaksın?
*Bunu da bilmiyorum. Gelecekte ne yapacağımı da düşünmüyorum. Hayatımı gün be gün yaşıyorum ve sadece önümüzdeki maçlara konsantre oluyorum. Gelecekle ilgili planladığım tek şey, futbolu bıraktıktan sonra da bu oyunun içinde kalmak.
-Afrikalı pek çok oyuncu ülkeleri için sosyal projeler geliştiriyor. Senin de böyle projelerin var mı?
*Elbette var. Senegal'de Birleşmiş Milletler'in yardım faaliyetleri için çalışıyorum. Arkadaşım Souleymane Diawara'nın Afrika'daki aç çocuklar için yaptığı bir organizasyon var. Ben de bu konuda ona yardımcı oluyorum.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Kalp krizi nedeniyle hayatını kaybeden başpehlivan Ali Altun, son yolculuğuna uğurlandı...
-
Taha Akgül, Türkiye Güreş Federasyonu başkanlığına adaylığını duyurdu
Tüm dünyada fenomen haline geldi: Görünüşümüz rahat olabilir ama içimizde fırtınalar kopuyor
Mike Tyson – Jake Paul boks maçı hangi kanalda, ne zaman, saat kaçta?
Kırkpınar Başpehlivanı Yusuf Can Zeybek, hamam geleneğini bozmadı