Yanı başımızdaki 700 yıllık tarih: Yörük Köyü

Hafta sonu kalkıp hızlıca gidecek bir yer arıyorsanız Batı Karadeniz'de Karabük'e bağlı tarihi Yörük Köyü'nü listenize eklemelisiniz. Araba ile İstanbul'dan 5, Ankara'dan ise 3 saatte ulaşabildiğiniz bu Bektaşi Köyü, Safranbolu'ya ise sadece 11 km uzaklıkta yer alıyor.Burası Turizm Bakanlığı tarafından koruma altında olan Türkiye'deki iki köyden biri. En eskisi 450, en yenisi ise 90 yaşında tarihi ahşap konakları, meşhur yerel yemekleri, İstanbul ve Ankara'ya yakınlığı ile hafta sonunu için oldukça ideal bir tatil alternatifi. Anadolu'nun 11. yüzyılda Türkleşmesi ile Batı Karadeniz'e gelen Türkmen boyları tarafından kurulan Yörük Köyü'nde Türkmenler konar göçer hayattan yerleşik düzene geçiyor. İstanbul'da çalışırken kazandıkları paralarla köylerine konaklar ve çeşmeler yapıyorlar. Bugün zamana meydan okuyan bu köy Safranbolu ve çevresinin en önemli cazibe merkezlerinden biri.Peki Yörük Köyü'nde neler yapılır? Ne yenilir içilir? Yörük Köyü Safranbolu evlerinin en tipik örneklerinin görüldüğü bir yer. Üstelik çok daha sakin. Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'da fırıncılık, börekçilik gibi işlerde çalışan Yörüklerin ataları burada biriktirdiği paralarla İstanbul Boğazı'nda gördükleri yalılara benzer yapıları köylerine yaptırıyorlar. Bu evler birbirlerinin önünü kapatmayacak şekilde iki ya da üç katlı olarak inşa ediliyor. Bölge hiç işgale uğramayınca da o günden bugüne bu yapılar ayakta kalmayı başarıyor. Bu konaklar arasında gezmeye en müsaidi yaklaşık 300 yaşında olan Kasım Sipahioğlu Konağı. Köydeki diğer konaklar gibi Bektaşi'lerin üçler, beşler, yediler ve on iki imam inancı konağın ahşap ve tavan işlemelerine nakşedilmiş. Ayrıca konaklar haremlik ve selamlık denen iki bölümden oluşuyor. Yörük Köyü'nün meşhur rehberi ve tek animatörü olan Filiz Teyze, Kasım Sipahioğlu Konağı'nın harem kısmını ziyaretçilere gezdirirken esprili üslubu ile bölgede nam salmış. Hatta ünü tüm Türkiye'ye yayılmış. Konağı gezdirirken hem öğretiyor hem de eğlendiriyor. Köyü keşfe çıktığınızda daha girişteki Çökön Meydanı'nda dünyaca ünlü opera sanatçımız merhum Leyla Gencer'in büstü dikkatinizi çekiyor. Ayrıca sokaklarda yürürken hem onun hem de ünlü modacı Cemil İpekçi adını taşıyan sokak tabelalarını görüyorsunuz. Leyla Gencer, Cemil İpekçi ve Gülgün Feyman kökleri bu köye dayanan ünlüler olduğu için köylü onları unutmuyor. Geçmişi yaklaşık 300-350 yıla dayandığı tahmin edilen çamaşırhane bugün sanat galerisi olarak kullanılıyor. Tarihi Çamaşırhane'de de yine Bektaşi geleneklerine ait detaylar gözlerden kaçmıyor. Ortadaki çamaşır yıkama yeri farklı boylardaki kadınlar düşünülerek farklı yüksekliklerde tasarlanmış. Köyün en önemli lezzet durağı olan Yörük Sofrası, ilgi çekici dekoru ile daha köye girişte sizi yakalamayı başarıyor. Burası gözlemesi ve 1997 yılında Turizm Bakanlığı yarışmasından ödül alan ev baklavası ile ünlü.