Sevginin karşılık bulduğu bir ada: Bozcaada
Toparlamam lazımdı kafamı, kendime gelmeliydim. İstanbul’un stresinden, mutsuzluğundan, sevgisizliğinden kaçıp birkaç günlüğüne yine bir yerlere gitmeliydim. Ve bu yerde sevgi olmalıydı. Başıma buyruk uzun yürüyüşlerim sonunda soluklanmak için kapılarının önündeki çiçekli sandalyelerine oturduğumda cama çıkıp ‘Aç mısın kızı? Buyur, gel sofra hazırlıyorduk.’ diye beni tanımadan sevebilen insanlar yaşamalıydı orada. Hayal gibi geliyor değil mi artık böyle insanlar? Metropollerden biraz uzaklaşın, bakın öyle kimseler nasıl da yaklaşıyor size. Beni ilk görüşte seven insanlarla tanıştım. Şimdi sizlere onları anlatacağım, sevgiyle başlıyorum…
Haberin Devamı
/

Gezimize adını birçoğumuzun daha önce duymadığı ama Ata Demirer’in çok sevdiğim film serisi Eyvah Eyvah sayesinde artık tur şirketlerinin özel geziler düzenlediği Geyikli ile başlıyoruz. Geyikli kendi halinde küçük bir ilçe. Tipik bir köy hayatını yansıtan sevimli sokaklarıyla yarım günde gezilebilecek sakin bir yer. Bozcaada’ya geçişler Geyikli İskelesi’nden yapıldığı ve Bozcaada son dönemlerde popüler adalar arasında yerini aldığı için bu durum oradaki ekonomiyi de ufak çapta hareketlendirmiş. İstanbul’un bu gürültülü ve stresli halinden kaçan bir tek biz değiliz elbet. İskele’ye yakın sitelerde oturan genç yaşlı birçok çift huzuru burada bulduklarını söylüyor. Bizi Geyikli’de misafir eden Meral ve Kamil Irsıdar çifti de bu sebeple gelmişler Geyikli’ye. İstanbul’da hava kalmadı artık burada rahat nefes alıyoruz, doğa ile iç içe yaşamak bizi mutlu ediyor diyorlar…
Davetsiz misafir…
/

Ada’ya ayak basar basmaz huzur damarlarınızdan hafifçe kanınıza karışıyor ve masal böylece başlıyor. Çünkü böyle güzel evler, böyle sevgi dolu insanlar ancak masallarda olur diye düşünüyor insan. Alıyorum elime vlog kameramı başlıyorum çekime. Sokakların birinde mavi çiçekli bir sandalye görüyorum. Biraz soluklanmak için oturuyorum üzerine, e biraz da poz verme derdindeyim. Hem ev güzel hem de sandalye. Çılgın bir Instagram kullanıcısını daha başka nasıl bir görsel mutlu edebilir ki? Hemen eşimden şöyle güzel bir kare çekmesi için rica ediyorum, bir yandan da evin sahibine methiyeler düzüyorum.’Bu nasıl bir zevk, yaşamayı seven insanlara bayılıyorum’ derken pencereden bir ses geliyor. Buyurun çocuklar yemek yiyelim. Ardından kapı açılıyor ve bizi üç tatlı hanımefendi karşılıyor. Hiç tanımadıkları iki kişiyi evlerine davet ediyorlar, hem de yemeğe.. Ya biz melek yüzlü katillersek? Ya dolandırıcıysak? Ben sokaktan birini evime davet edeceğim ve yemek yiyin diyeceğim yok canım daha neler. İşte biz büyük şehirlerde bu hale gelmişiz. Ben tabi şaşırıyorum bu teklif karşısında. O kadar tatlılar ki birden kendimi evin içinde buluveriyorum. Duvarlardaki fotoğraflara bakıyoruz uzun uzun. Her birinin ne de güzel hikayeleri var, onları dinliyoruz o güzel insanlardan..Ve bana hissettirdikleri güven duygusu için ev sahibesi Nurşen Özgenç hanımefendiye ve arkadaşları Sevgi Oktay ve Yurdagün Çeliköz’e teşekkür ediyor ayrılıyorum evden.
Haberin Devamı
Merhaba, ben Nevreste..
/

Evden ayrıldıktan sonra içimi tatlı bir duygu kaplıyor. Herkesin birbirine potansiyel suçlu olarak baktığı İstanbul sokaklarının ardından böyle güzel sokaklarda gezmek ve muhteşem insanlar tanımak beni çok mutlu ediyor. Tepeler, sokaklar, üzüm bağları derken eski Rum Mahallesi’ne geliyoruz. Buradaki yapıların çoğu Rum mimarisine ait tarihi evler. Birçoğu pansiyon ya da butik otel olarak restore edilmiş. Başlıyoruz otel aramaya. Meraklı ben, acaba evlerin(otellerin) içleri nasıl, eskiden neler yaşanmıştır buralarda, ne aşklar ne sevdalar diye hayaller kura kura bir otelden diğerine gidiyorum. İçime sinen bir yer bulamıyorum.
/

Otelden vazgeçip tam yemek yeme fikrine kapılmışken rengârenk bir mekan çarpıyor gözüme. Duvarda yağlı boyalar, renkli ahşap balıklar, yıllardır kültür sanat programı yapmamın da vermiş olduğu sanat aşkıyla hemen seçiyorum mekanımı. Bir işletmede birden fazla sanat eseri varsa orası iyidir felsefesinden yola çıkarak(bu felsefeyi az önce oluşturdum) oturuyoruz mekana. Mezeler gerçekten müthiş çıkıyor ama burada da asıl müthiş olan insanlar. Mezelerle birlikte masamıza şahane bir kadın geliyor. ‘Merhaba, ben Nevreste. Hoş geldiniz.’ diyor.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Bu kez biz onu masamıza davet ediyoruz. Başlıyoruz sohbete, ardından şahane mezeler hazırlayan gelini Elmas hanım geliyor. Sizde mi adada yaşıyorsunuz diye soruyorum hayır biz İstanbul’dayız kışları diyor. Ve öğreniyoruz ki biz aslında aynı mahallede iki sokak arayla oturuyormuşuz. O her gün bizim evimizin önündeki markete ekmek almaya geliyormuş. Belki çoğu kez markette kasa kuyruğunda birbirimizin gözünün içine bile bakmadan sıra beklediğimiz, bir selamı çok gördüğümüz komşumuz bu huzurlu ada da karşımıza çıkıyor.
/

Hem de nasıl bir ev sahipliği ile. Öyle dersler çıkarıyorum ki kendime. Artık cevap alamasam bile yolda göz göze geldiğim herkese merhaba diyeceğim diyorum. Varsın cevap vermesinler ben üzerime düşen görevimi yapayım da. Ardından Nevreste ablanın oğlu Hakan Albayrak geliyor, sonra çiçek kızlar Orkide ve Aynur hanım. Sohbet sohbeti açıyor, kahkahalarımız Bozcaada sokaklarına yayılıyor. Bizi sevenlerin ve sevdiklerimizin sayısı arttı bugün ne güzel diyorum ve ayrılıyoruz yanlarından.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Mülakatı geçen Konak’ta kalır
/

Eski sokaklarda dolaşmaya devam ediyoruz. Birden Alper’in(eşim) gözüne bir bina ilişiyor. Yeliz bak diyor tam senin sevebileceğin bir yer. Dışarıdan sınavı geçti ama bir de içini görelim diyorum. İçeri giriyoruz, sakin huzurlu bir konak. Kimse yok mu diyorum aşağıdan bir beyefendi geliyor. Odalara bakıyoruz ama fiyatta anlaşamıyoruz. Sonra devreye Sema Hanım giriyor. Sema Hanım konağın sahibi. Ayaküstü biraz sohbet ediyoruz indirim yapamam fiyat bu diyor. Sonra gelin bir çay içelim bahçede diyor. Şanslı günümüzde miyiz yoksa bu adada herkes mi konuksever diye düşünmeye başlıyorum. Bir çay oluyor iki çay, sohbet koyulaşıyor. Sohbetin sonunda Sema Hanım diyor ki indirimli olarak size en güzel odamızı vereceğim Ben o an konağın tapusu üzerime yapılmış gibi seviniyorum. Sema Hanımın anlattıklarından anlıyorum ki otelde müşteriler yüzünden epey kötü tecrübeler yaşamışlar. Balkon yok diye ıslak mayolarını banyodaki çamaşır ipi yerine personelin yüzüne atanlardan tutun da gece yarısı konağın önünde kavgaya tutuşan otel misafirleri yüzünden artık konuklarını haklı olarak dikkatle seçiyormuş otele. Siz bizi mülakata aldınız ve geçtik diyorum, gülüşüyoruz. Odamıza yerleşiyoruz. Dediği kadar güzel çıkıyor. Türkiye’nin önde gelen bir çok güçlü kalemi de bu otelde misafir olmuş. İlham perisinin kendilerini burada çok rahatlıkla ziyaret ettiğini düşünüyorum. Çünkü beni bile öyle etkiledi ki hislerimi işte böylece döküveriyorum satırlara. Modern ve klasik çizgilerin bir arada kullanıldığı otelde her şey en ince detayına kadar düşünülmüş. Özellikle ponza taşı, uyku bantı ve Roberto Cavalli’nin banyo setini görünce acaba ne eksik diye uzun uzun düşündüm. Ama iğne arasam iğne buldum, ayakkabı boyası deseniz o da vardı. Tüm bunların dışında oteli özel kılan bir şey var ki onun için Sema Hanım'ı ayrıca tebrik ediyorum. Otelde kullanılan un organik durum buğdayından yapılıyor.Sema hanım kendisi yetiştiriyor bu buğdayı ve tüm gün bahçede yardımcılarıyla birlikte sabırla tek tek buğday ayıklıyor. Yani yediğimiz ekmekten tutun da 5 çayında bize hazırladıkları kekler ve kurabiyeler hep genetiği değiştirilmemiş undan yapılıyor. Sadece bunun için bile seçilebilecek bir mekan bence. 3 gün boyunca bizi şahane ağırlayan Sema Turgay hanımefendi ve Şef Fiko Usta ile Erdoğan beye teşekkürlerimi ve sevgilerimi yolluyorum.
/
