Mersin’in az bilinen 5 şahane antik kenti

Anadoludaki kültür ve medeniyetin izini sürmeyi sevenlere pek çok ören yeriyle hitap eden Mersin, yaylaları, mağaraları, kilise-manastırları, caretta carettaları ve bakır koylarıyla gezginleri kendine hayran bırakıyor.Mersin, yılın 300 gününü güneşli geçiren bir Akdeniz cenneti. Arap-Alevi, Sünni, Ortodoks Hristiyan, Yahudi ve Türklerin koyun koyuna aynı mezarlıkta uyuduğu çok zengin bir kültüre sahip. Antik dönemden beri Kilikya bölgesinin en önemli yerleşimlerinden biri olmuş Mersin, 20den fazla antik kente ve dört yüzden fazla Bizans köyüne ev sahipliği yapıyor. Üstelik bir de 108 km'lik doğal kumsalları; cezeryesi, tantunisi ve kerebiçiyle enfes bir mutfağı da var. İsmini Olimpos tanrılarının içeceği olan mut bitkisinin Yunancasından alan Mersin, doğası, mutfağı, denizi kadar eşsiz tarihiyle de keşfetmeye değer bir şehrimiz. Mersin'in Mezitli ilçesinde yer alan Soli Pompeiopolis, MÖ. 8-7inci yüzyıllarda Rodoslu kolonistler tarafından kurulan ve Slevkos, Roma, Pers ve Makedon hakimiyetinde kalmış önemli bir liman kenti. Latince 'Soli' olarak kullanılan ve Güneş anlamına gelen kent, Solipolis ve Pompeipolis isimleriyle de anılıyor. Mersin kent merkezine en yakın antik kent olan Soli Pompeipolis, sütunlu yolu, antik limanı, hamamı ve akropolleri ile şehrin kalbinde olsa da az bilinen bir yer. Mersinin Silifke ilçesine bağlı Örenköyde bulunan Olba Antik Kenti, Hellenistik Dönemde Olba Krallığının merkezi, önemli bir ticaret şehri olmuş. Hemen yakınındaki Diokaesareia ile birlikte Hristiyanlık döneminde en önemli piskoposluk merkezlerinden sayılıyor. Akropolis alanında, irili ufaklı pek çok kilise, 150 m uzunluğunda ve 25 m yüksekliğindeki iki katlı su kemeri ile su kemerinin korunması ve çevrenin gözetlenmesi için kuleler bulunuyor. Mersinin Silifke ilçesine 30 km uzaklıkta yer alan Uzuncaburç, belki de Kilikya coğrafyasının en etkileyici ve en güzel antik kentlerinden birisi. Helenistik Dönemde Olba Krallığının ibadet yeri olan Uzuncaburç, Roma İmparatorluğu egemenliğinde, MS. I. yüzyılın sonlarına doğru Olba Antik Kenti'nden ayrılarak Diakaiseria adıyla bağımsız bir site haline gelmiş. Antik kentin içerisinde gezdiğinizde kendinizi antik dönemde bir yolculukta buluyorsunuz. Bizans döneminde önemli bir yerleşim yeri olan kentin en önemli kalıntıları, Zeus (Olbios) Tapınağı, sütunlu cadde, tiyatro ve Helenistik kule tüm görkemiyle ayakta duruyor. Bahar mevsiminde mutlaka ziyaret edin. Mersinin Anamur ilçesine 6 km uzaklıktaki Anemurium Antik Kenti bir yanını dağlara bir yanını Akdenizin tertemiz sularına dayamış görülesi bir yer. Tam olarak ne zaman kurulduğu bilinmese de MÖ. I. yüzyılda Kommagene Kralı Antiochus'un yönetiminde olduğu ve Anemurium adının rüzgarlı yer anlamına geldiği biliniyor. Sasani ve Arap akınlarına uğrayan kent, 12. ve 13. yüzyıllarda Anadolu Selçuklu ile Türk egemenliğine geçmiş. Ören yerinin en önemli kalıntıları hamam, tiyatro, odeon ve palestradan oluşuyor. Burada antik kentin içerisinde dolaşın, dalgaların sesini dinleyin. Mersinin Aydıncık ilçesinde Anamura 52, Silifkeye 80 km uzaklıkta yer alan Kelenderis Antik Kenti, Kilikya'nın en eski antik tanrılarından Sandon tarafından kurulmuş bir kent. MÖ 6. yüzyılda Pirindu Krallığı'nın en eski başkenti Kirşu'nun limanı olan Kelenderis, uzun yıllar Babil, Pers ve Arap işgallerine uğramış. Komagene, Ptolemaios, Roma ve Vespasian hakimiyetinde kalan kent, 13. yüzyıldan itibaren de Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini yaşamış. Mersine gitmek için en uygun zaman olan nisan ve mayıs aylarında marinanın keyfi de bir başka.