Paylaşılamayan kasaba: Colmar

Colmar son 100 yılda Almanya ve Fransa arasında defalarca el değiştiren bir kasaba. Son olarak sınırın Fransa tarafında kalmış ama hala Alman kültürünün de izlerini taşıyor. Gezgin Muhabirella Elif Özgen paylaşılamayan kasabaya gitti, bu kapışmaya değecek kadar güzel olup olmadığını araştırdı.Fotoğraflarına bakınca burası gerçek mi? ya da gerçekten fotoğraflardaki kadar güzel mi acaba? diye soruyor insan. Colmarda bir haftasonu sorumun yanıtını bulmam yetti, gerçekten de paylaşılamadığı kadar varmış.Burası Küçük Venedik. Colmarın en turistik bölgesi. Ren nehrinin alt kolu olan Lauch nehri boyunca rengarenk Ortaçağ evleri var. O renkler yetmemiş bir de evlerin pek çoğunu aksesuarlarla süslemişler. Arnavut kaldırımlı, kıvrımlı sokakları ve su kanalları da kasaba daha da çekici olsun diye bu evlerle işbirliği yapmış resmen. Bu kanallarda gondol ile tur da yapılabiliyor. Binalardan bazılarını restorana, bazılarını markete ya da hediyelik eşya mağazasına çevirmişler. Turistik bir kasaba olmasına rağmen, ziyaretçilerin üzerinde baskı kuran bir havası yok. Hediyelik eşya almak için girdiğinizde size illa ki bir şeyler satmak için peşinizde kimse dolaşmıyor. Örneğin bu kalp motifli turkuaz bina bir hediyelik eşya mağazası. İsmi Version Originale 68, güzel hediyelikler var. İçeride ayaküstü kahve içebileceğiniz bir ortam da var. Colmar girişinden itibaren insanı şaşırtıyor. Özgürlük Heykelinin burada ne işi var? diye soruyorsunuz çünkü bir kopyası kasabanın hemen girişinde. New Yorktaki heykelin tasarımını yapan Fransız heykeltıraş Frédéric Auguste Bartholdi Colmarlı olduğu için Özgürlük Heykelinin bir kopyasını iliştirmişler. Gitmişken Bartholdinin sadece heykelini görmekle yetinmeyip, müzesine de restoranına da gidebilirsiniz. Colmara gitmenin farklı yolları var. Ben İsviçrenin Basel kenti üzerinden gittim, en hızlı ve kolay yol bu. Havaalanında indikten sonra 50 numaralı otobüse binip son durakta, SBB tren istasyonu durağında iniyorsunuz. Tren istasyonundan Colmara direk tren var, 30 dakika sürüyor. Önemli uyarı: İsviçrede Euro değil İsviçre Frangı geçiyor, yanınızda bilet için İsviçre Frangı bulundurun ya da kredi kartınızı kullanın. Bilet fiyatı tek yön 17 İsviçre Frangı (58 TL). İkinci gidiş alternatifi ise Basel Havalimanının Fransa çıkışından çıkmak ve havaalanından kalkan otobüslerle St. Louis tren istasyonuna gitmek. Buradan da tren hattı değiştirerek, araç kiralayarak ya da otobüsle Colmara geçebilirsiniz. Colmar küçük bir kasaba ama alışveriş konusunda sizi hayalkırıklığına uğratmaz. Rue Des Marchands araç trafiğine kapalı, alışveriş hevesine sonuna kadar açık bir cadde. Covered Market isimli binada da baharatlar, peynirler, bölgeye özgü yerel şaraplar var. Peki nerede kalınır? Ben Küçük Venedik yakınındaki Hotel Turennede kaldım, geceliği yaklaşık 250 TL idi. Tam merkezde değil ama 5 dakikalık yürüyüş mesafesinde ve en önemlisi temiz. Odalar büyük ve lüks değil (mini barı yoktu örneğin) ama aradığınız iyi bir lokasyon, temizlik ve iyi bir hizmetse burayı öneririm. Küçük Venedike daha yakın ve daha lüks oteller de var. St. Martin ve Le Columbier bunlardan ikisi. Colmarda yeme-içme konusunda yazabileceğim en önemli nokta rezervasyon meselesi. Düşük sezonda bile gitseniz akşam yemeği için mutlaka rezervasyon gerekiyor. Bölgeye özgü pizza ile lahmacun arası bir lezzetleri var, adı tarte flambee, denemenizi öneririm. Brasserie Des Tanneurs önerebileceğim restoranlardan biri. Restoranın kırmızı kalp motifli dekorasyonu da en az lezzetleri kadar güzel. Elif Özgen'in seyahat güncesini takip etmek için: Instagram: @elifozgen www.gezginmuhabirella.com