Patara Antik Kenti Nerede, Nasıl Gidilir? Patara Antik Kenti Tarihi Ve Özellikleri...
Kalkan ile Fethiye ilçeleri arasında kalan Patara antik kenti, her sene yerli ve yabancı turist akınına uğrayan merkezler arasında bulunuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2020 yılının “Patara” yılı olarak ilan edileceğini belirtmesinin sonrasında bölgenin sahip olduğu özellikleri oldukça büyük bir merak konusu haline geldi. Bu sebeple pek çok kişi Patara antik kenti'nin nerede olduğunu ve nasıl gidileceğini öğrenmek için internette araştırmalar yapmaya başladır. Bu ilgi günümüzde de artarak devam etmektedir. Özellikle de tarihi atmosferi yaşamak isteyenlerin büyük bir odağı olma durumunu sürdürmektedir.
Patara Antik Kenti Nerede?
Geçmişin merak uyandıran gizemli izlerini günümüze kadar ulaştırmak noktasında başarıya ulaşmış olan Patara Antik Kenti, Fethiye ile Kalkan ilçeleri arasında Xanthos Vadisi’nin güneybatı ucunda günümüzdeki Ovagelemiş Köyü sınırları içerisinde ziyaretçilerini karşılamaktadır. Likya’nın en önemli ve en eski şehirlerinden biri olma özelliği ile ziyaretçilerin büyük merakını uyandırmaktadır.
Akdeniz Üniversitesinden Prof. Dr. Fahri Işık ve ekibi tarafından 1988 senesinden beri kazıları sürdürülmekte olan Patara Antik Kenti, sahip olduğu arkeolojik ve tarihsel değerlerinin yanı sıra Akdeniz kaplumbağaları Caretta-Carettaların milyonlarca yıldır yumurtladıkları yer olması nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir.
Patara Antik Kenti'ne Nasıl Gidilir?
Patara antik kenti ve gizemlerini keşfetmek isteyen ziyaretçilerin en çok merak ettiği konuların başında bu tarihi yere nasıl ulaşım sağlanabileceği gelmektedir. Kaş ilçesinde ve Kalkan ilçesinden sefer düzenleyen Patara dolmuşları ile antik kente ulaşım son derece kolay sağlanabilmektedir.
Patara Antik Kenti ziyaret saatleri ise yaz aylarında: 08:30-19:30 Kenti kış dönemlerinde ziyaret saatleri ise 08:30-17:00 olmaktadır. Patara Antik Kenti tatil günleri ise dini bayramların ilk günü öğlene kadar olmaktadır. Öğlenden sonra bölge tekrara misafirlerin ziyaretine açılmaktadır.
Patara Antik Kenti Tarihi ve Özellikleri
Patara Antik Kenti, Türkiye sınırları içerisinde görülmeye değer nitelikteki en ilgi çekici tarihi şehirlerden biridir. İ.Ö.13’üncü yüzyıla ait Hitit metinlerinde şehrin ismi Patar olarak geçmektedir. Tepecik Akropolü’nde gün yüzüne çıkarılmış olan seramik parçaları, Orta Tunç Çağı özelikleri barındırırken, yine Tepecik’in doğu yamacı eteklerinde ortaya çıkarılmış olan, Demir Çağı dönemi, öncesine uzanan taş balta Patara’nın tarihinin esasında ne kadar eski çağlara uzandığını gözler önüne sermektedir.
Xanthos Vadisi sınırları içerisinde denize açılabilecek tek yer olması bakımından tarih boyunca önemli bir kent olma niteliğini ulaştığı her çağda sürdürmüştür. Patara kentinin yazıt ve sikkelerde Likya dilindeki adı Patara olarak geçmektedir. Patara antik şehir, İ.Ö. 3’üncü yüzyılda Ptolemaios hakimiyetine girmesi ile Likya’nın önder şehri olma durumuna gelmiştir.
İ.Ö. 2’nci yüzyılın başında ise Likya’nın Seleukos Krallığı tarafından yönetilmeye başlanmasıyla Patara, Likya’nın başkenti gibi kabul görmüştür. Ortaya çıkan bu durum Patara’nın Roma İmparatorluğuna karşı özerkliğini ve Rhodos’a karşı da bağımsızlığını kazanmış olduğu İ.Ö.167/168 yılında resmilik kazanmıştır. Bunun beraberinde Patara Likya Birliği’nin başkenti haline gelmiştir.
Başkentte Helenistik Dönem’de inşa edilmiş olan Meclis Binası ve Tiyatro gibi anıtsal niteliğe sahip olan yapılar bu tarihsel süreçle paralellik göstermektedir. Roma İmparatorluğu egemenliğine geçilmesinden sonra da mevcut önemini korumaya devam Patara, Roma Valiliklerinin adli işlerini gördüğü bir merkez oluşunun yanında Roma İmparatorluğunun doğu eyaletleriyle bağlantısını kurduğu bir deniz üssü olarak da önemini muhafaza etmeyi sürdürmüştür.
İ.S. 43 senesinde Likya, Roma eyaleti konumuna gelirken, İS. 74’de Likya ile Pamphylia birleştirilerek tek eyalet haline getirilmiştir ve Patara’nın başkentliği devam etmiştir. Apollon’un önemli bir kehanet merkezi olarak üne kavuşmuş olan Patara, aynı zamanda Anadolu’dan Roma’ya nakledilmekte olan tahılların depolanıp muhafaza edildiği bir liman olmuştur.
Bizans İmparatorluğu dönemi’nde de önemini sürdüren şehir Hristiyanlar için önemli bir merkez olma özelliğine sahip olmuştur. “Noel Baba” olarak anılan Saint Nicholaos, Pataralı’dır. Bunun beraberinde St. Paul Roma’ya gitmek için Patara şehrinden gemiye binmiştir. Bizans imparatoru Konstantin’in başkanlık etmiş olduğu İ.S. 325’teki İznik Konsülü’nde Lykia’nın tek imza yetkilisi Piskopos Eudemos'un Patara Piskoposu olması da Patara'nın bu çağda da gözde oluşunun kanıtı olmaktadır. Ortaçağ dönemi boyunca önemini koruyan Patara, Türklerin gelmesi ile de önemli bir merkez olarak günümüze ulaşmayı başarmıştır.
Antik kente günümüz kalıntılarına giriş, görkemli ve çok iyi bir şekilde korunmuş olan Roma Zafer Takı’ndan yapılmaktadır. İ.S. 100 tarihlerinde bölge valisi adına inşa edilmiş olduğu, kitabelerinden anlaşılmaktadır. Tak’ın batısında bulunan tepenin yamaçlarında, Likya tipi lahitlerin olduğu mezarlık alanı uzanmaktadır.
Patara antik kentinin en güney ucunda Kurşunlu Tepe’ye yaslanmış nitelikte olan tiyatronun depremden sonra İ.S. 147 senesinde yeniden inşa edildiği yazıtlarda geçmektedir. Tiyatronun yaslanmış durumda olduğu Kurşunlu Tepe kentin genel görünümünün seyredilebildiği en güzel köşedir. Buradan antik kentin diğer kalıntıları arasında yer alan; Korinth Tapınağı, Vespasian Hamamı, ana cadde, liman ve tahıl ambarı kolaylıkla görülebilmektedir.
Tepenin kuzeybatısında bulunan bataklığın arkasındaki tahıl ambarı (granarium), Patara’nın günümüze gelebilmiş anıtsal yapılarından biri olmakla birlikte, İmparator Hadrian ve eşi Sabina tarafından İ.S. 2.y.y.’da inşa ettirilmiştir. Tiyatronun kuzeyinde Likya Birliğinin başkenti niteliğine sahip olan Patara’nın, toplantılara ev sahipliği yapmış olduğu Parlamento Binası bulunmaktadır.
Şehrin suyu yaklaşık olarak 20 kilometre kuzeydoğuda yer alan İslamlar Köyü yakınlarında, Kızıltepe yamacında bulunan kayalıktan getirilmiştir. Su kaynağı ile şehir arasında, Fırnaz iskelesinin kuzeyinde yer alan; mahallen “Delik Kemer” olarak isimlendirilen bölüm ise su yollarının en anıtsal kısmını oluşturmaktadır.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
DÜNYANIN EN KÖTÜ 5 ÜLKESİ! TikTok fenomeni 'Hayal kırıklığı' diyerek uyardı: 'Oldukça yozlaşmış!'
Kış Aylarında Kapadokya’da Rüya Gibi 9 Gezi Rotası, Damak Çatlatan 5 Yöresel Lezzeti
Hevsel Bahçeleri’nde mevsim renkleri
Tablo gibi şehir Amasya
Doğa harikası Uludere Kanyonu sonbahar güzelliğiyle böyle görüntülendi