Görülmesi gereken en güzel 12 kale ve şato

Mimari yapısıyla görenleri büyüleyen, masallardan çıkmış gibi bir görüntüye sahip olan şato ve kaleler, turistlerin ilgi odağı. Hakkında değişik hikayeleri olan ve başka yapıtlara da ilham kaynağı olan şato ve kaleleri sizler için toparladık.Almanca Yeni Kuğu Taşı anlamına gelen şato 19. yüzyılda inşa edilmiş. Neuschwanstein Şatosu, kuleleri ve beyaz duvarlarıyla, Münih'te mutlaka görülmesi gereken yerler arasında. Disney'in Uyuyan Güzel filmindeki şatoya ilham vermiş olan şato gerçek anlamda bir masal şatosu. İskoçyada Eilean Donan adasında inşa edilen kale Vikinglere karşı bir savunma olarak 1220de yapıldı. 1719 yılının Nisan ayında, yeniden inşa edilen kale, sonrasında İspanyol askerler tarafından işgal edildi. Birçok savaşa şahit olan kale günümüzde masallardan çıkmış bir görüntüye sahip. Bran Kalesi, yazar Bram Stoker'ın hayali karakteri olan Drakula'nın Kalesi olarak ta bilinir. Drakula'nın yaşadığı yer olarak bilinen bu kale Ortaçağ döneminden kalmış. Günümüzde açık bir müze olarak hizmet veren kale, Kraliçe Marie tarafından toplanan mobilya ve sanat eserlerini sergilemektedir. Tepenin aşağısında geleneksel Romanya köylülerinin yaptıkları kulübe ve ahırların sergilendiği bir açık hava müzesi bulunuyor. İspanya'ya gittiğinde mutlaka uğramanız gereken yerlerden biri Segovia Kalesi. İspanyada Segovia şehrinin yakınlarında yer alır. Disneyin Sindirella şatosunun en büyük ilham kaynaklarından biri olmuştur. Günümüzde müze ve askeri arşivler binası olarak kullanılmaktadır. Chillion Şatosu Montrönün simgesi haline gelen, şehrin en etkileyici yeri. Alp Dağları'nın ucunda yer alan ve İsviçre'nin en ünlü şatolarından biridir. Şatodaki mahzenler, şapeller, yemek salonları, ambarlar, yatak odaları ve bir de Cenevreli rahip François de Bonivard'ın zincire vurulduğu zindan görenleri büyülüyor. Trakai, Litvanyada göl kenarında kurulmuş bir kasaba. 14. ve 15. yüzyılda yazlık saray olarak Galve Gölünün ortasına inşa edilmiş olan Trakai Kalesi kasabaya da ismini vermiş. Kırmızı renkte inşa edilmiş kale, yüzyıllar süren savaşların etkisiyle bakımsız kalsa da geçtiğimiz yüzyıl orijinal haline restore edilmiş. Egeskov Şatosu, Danimarka'da Fyn adasının güneyinde yer alır. Avrupa'nın en iyi korunmuş Rönesans şatosu olan Egeskov Şatosu 1554 yılında Frands Brackenhaus tarafından inşa edilmiş. Bir efsaneye göre bu şatoyu yapmak için koca bir çınar ağacı kesilmesi gerekmiş. Şatonun dancada Bin Çınar anlamına gelmesinin sebebinin bu olduğu söyleniyor. San Kristobal tepesinin üzerinde kurulu olan Castillo de Belmonte'nin en belirgin özelliği, 15. yüzyıldan günümüze kadar çok az hasar görmesi. Castillo de Belmonte İspanya'ya gittiğinizde mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri. Bodiam Kalesi, 1385 yılında İngiltere'de Yüz Yıl Savaşları sırasında Fransız askerlerinden korunma amacıyla inşa edilmiştir. Uzun bir süre terk edilmiş kale, Lord Curzon tarafından restore edilip 1926da devlet korumasına alınmıştır. Lichtenstein Şatosu Stuttgart şehrinin yakınlarında 19. yüzyılda inşa edilmiştir. Şato, ismini William Hauffun Lichtenstein adlı romanından almaktadır. Bahar aylarında ziyaret edilen Lichtenstein Şatosu turistlerin oldukça ilgisini çekmekte. Cher Nehri üzerinde inşa edilmiş olan şatonun tarihi 13. yüzyıla dayanıyor. Kadınlar Kalesi olarak ta bilinen kale Fransız Rönesansı mimarlarından Philibert Delorme tarafından tasarlanmıştır. Mimari açıdan ün salmış ve görenleri büyüleyen bir yapı olan Ashford Kalesi Ortaçağ'da inşa edilmiştir. Zamanla saraya dönüşen kale günümüzde 5 yıldızlı bir otel olarak kullanılmaktadır.