Fok besleyip penguen kovalanabilen şehir: Cape Town

Atlantik Okyanusu ile Hint Okyanusunun birleştiği yerde yemek yiyebiliyorsanız, fokları besleyip penguenleri kovalayabiliyorsanız, 1087 metrede sisli bir dağın en yüksek noktasında muhteşem bir günbatımı izleyebiliyorsanız Cape Towndasınız demektir. Henüz bunları yapmayanlar ama yapmak isteyenler için tecrübeyle sabit, fotoğraflarla destekli Cape Town kılavuzu... (Elif Özgen / CNN TÜRK)Cape Town Güney Afrikanın 3 başkentinden biri. İstanbula 8 bin kilometre/5 bin mil uzaklıkta. Direk uçuşla, 2 saat Johannesburga uğrama ve bekleme süresini de sayarsak 13 saatte gidiliyor, yolculuk uzun sürüyor ama orada karşılaştıklarınız buna değiyor. İyi haber vize istemiyor olması. Pek çok Afrika ülkesinin aksine aşı yaptırmak da gerekmiyor. Güney Yarımkürede olduğu için mevsimler Türkiyeye ters. Yüksek sezonu Kasım-Mart arası. Biz Eylülde yani onlara göre Nisan ayında gittik, yağmurluydu ama yine de hava koşulları şehrin tadını çıkarmanızı engelleyecek kadar kötü değil. Cape Townun mutlaka gidilmesi gereken yerlerinin başında Camps Bay (Camps Körfezi) geliyor. Atlantik Okyanusu kıyısında yaz sezonundaysa yüzülebilecek, kış sezonunda yürüyüş yapılabilecek ya da günbatımı izlenebilecek pek çok yer var. Okyanus manzaralı restoran ve kafelerindeki yemekler Batı mutfağına yakın. Özellikle deniz ürünleri çok başarılı. Ayrıca Fırtınalar Burnu adı verilen bölgede bulunan Two Oceans, yani İki Okyanus adındaki bu restoran dünya üzerinde 2 okyanusun birden üstünde yemek yiyebileceğiniz ender restoranlardan biri. Şehri Masa Dağı çevreliyor. Dağ aynı zamanda kentin en turistik yerlerinden biri. 1087 metrelik zirveye teleferikle 5 dakikada çıkılıyor, isteyen yürüyerek de çıkabiliyor. Teleferik her gün açık değil, hava koşullarına göre internetten takip etmek gerekiyor. Ben en başta bu kadar yükseğe çıkmakta tereddüt etsem de zirvede gördüklerim sayesinde hiç pişman olmadım. Bir yanda güneşin Atlantik Okyanusu üzerinde batışı var. Diğer yanda da dağı kaplamış pamuğa benzeyen sis. Cape Townun en güzel özelliklerinden biri, size Türkiyede göremeyeceğiniz hayvanlarla tanışma imkanı sağlaması. Cape Towna 20 dakika uzaklıktaki Hout Bay (Hout Körfezi) foklarla buluşma yeri. Limandan bilet alıp 45 dakikalık tekne yolculuğuyla Seal Island (Seal Adası)a gidebiliyor, fokların yaşadığı adayı görebiliyorsunuz. Ama adaya ayak basmak yasak. Tur dönüşünde tekneyi Afrika müziği çalan kendi yaşlı, ruhu genç 3 Afrikalı müzisyen karşılıyor. Fokları uzaktan görmek yetmediyse, tekneye binmeden limanda fokları besleyen balıkçıların yanına giderseniz küçük bir bahşiş karşılığındaki oradaki fokları kendi ellerinizle beslemenize izin veriyorlar. Tecrübeyle sabit! Benim en hoşuma giden anlar penguenleri kovaladığım anlar oldu. Afrika Penguenleri Cape Towna 25 dakika uzaklıktaki Boulders Beach (Boulders Kumsalı)ndeler. Saldırmıyorlar, kimseye zarar vermiyorlar ama yaklaşmıyorlar da Ben epey kovalamama rağmen hiçbirine yetişemedim. Cape Town reklamlarda izlediğimiz yeşilli, mavili, bol virajlı yollardaki lüks araba reklamlarının pek çoğunun çekildiği yer. Chapmans Peak sadece Afrikanın değil, tüm dünyanın en iyi sürüş rotalarından biri sayılıyor. Bir yanda Atlantik Okyanusu, diğer yanda dağlar ve tabii ki keskin virajlar. Arabayı park edip fotoğraf arşivinizi genişletebileceğiniz pek çok nokta var. Mutlaka görülmesi gereken bir diğer nokta da Cape Towna 1,5 saat uzaklıktaki Cape Point (Ümit Burnu). Burası Atlantik Okyanusu ile Hint Okyanusunun buluştuğu yer. Elektrikli fünikülerle en tepedeki fenere çıkıp bakınca muhteşem bir manzara ve bol rüzgar sizi bekliyor olacak. Rüzgarlı havası nedeniyle bir dönemler Fırtınalar Burnu olarak anılmış. Bizzat tepeye kadar çıkıp bu adı hak ettiğini deneyimlemiş bulundum. Burada dikkat etmeniz gereken önemli bir nokta var: İri yarı, köpeksi bir maymun cinsi olan babunlar. Yiyecek ve su görürlerse dayanamayıp saldırıyorlar. Aman dikkat!