İspanya’nın şımarık çocuğu: Sevilla

Sevilla, İspanyanın şımarık çocuğu. Çok kültürlü insan mozaiği burada servet ile buluşmuş. Savaş dönemlerinde hiç bir tahribat görmemiş bu şehir, ülkenin Amerika kıtasına giriş limanı olmuş.250 yıl süresince Amerika kıtasındaki altın madenleri İspanyaya Sevilla şehrinden girmiş... Hem de ülkenin dördüncü büyük ticari limanı, denizden 90 km içeride bir nehir limanı olmasına rağmen. ,Sevilla, tarih boyunca zengin bir şehir olmuş. Ülkeye gelen bütün ganimetler Torre Oro, yani Altın Kulede kayıt altına alınmış. 1929 yılındaki ekonomik kriz döneminde ekonomide canlılık yaratmak üzere şehirde ticari bir fuar düzenlenmiş. Fuar için görkemli İspanya Meydanı hazırlanmış. Meydanın görkemi bugün hala göz kamaştırıyor. Özel gezinti alanları, sandalların dolaştığı su kanalları, gösterişli köprüleri ile hala bakımlı ve görülmeye, vizyonunuza katılmaya değer. Tarih ile modern yaşam bu şehirde pek de efor harcamadan iç içe geçmiş. Ünlülerin uğrak yeri olan Hotel Alfonso XIIIün avlusundaki kafede bir kahve molası vererek, tarihi bu noktada solumak ise apayrı bir keyif. Sevilla Katedrali dünyanın en büyük gotik kilisesi ve dünyadaki en büyük üçüncü kilise. 1402-1506 yılları arasında yapılmış. Katedralin inşası sırasında o bölgedeki caminin sütunları da kullanılmış. Bunların arasında en çarpıcı olanı minareden bozma çan kulesi Giralda. 105 metre yükseklikte 24 çanlı kule, dünya mirası listesinde. Bu şehirde yenebilecek lezzetli deniz ürünleri ve et çeşitleri pek fazla. Ancak yürüyerek gezmekten yorgun düşüp de atıştırmalık bir şeyler aradığınızda zeytinyağında karides atlanmaz. Langostinos- tapas ise diğer bir alternatif. İspanya dünyanın en büyük zeytinyağı üreticilerinden biri olunca, zeytinyağın kalitesi de o derece farklı oluyor. Ve bu yağla pişen yemeklerin tadına da doyulmuyor. Ve Flamenko gösterisi. Dünyanın başını döndüren kültürel dans, bu şehirde adeta görsel bir şölen. Tüm dünyada Flamenko alanında ustalaşmış, Broadway sahnelerinde yıldızlaşan İspanyol dansçıların en köklü okulları Sevillada. Bu özel Flamenko okulları dünyaca ünlü dansçı yetiştirmek için yetenek avcılığı yapıyor. En özel dansçıları bu okullarda eğitip, dünya dans arenasına gönderiyor. Dans akademisi öğrencileri, şehrin sahnelerinde ilk sınavlarını veriyor. Siz de eski dönemlerden kalma opera binalarını andıran dans okullarında Flamenko gösterisini izlemek üzere biletlerinizi alıp ateşli bir sanat deneyimi yaşayabilirsiniz. Yirmili yıllardan kalan dekor ve görsellikteki binanın üst katlarındaki localara yerleştikten sonra kalın kırmızı kadife perdeler arasında ruhunuzun İspanyol ritmine bırakabilirsiniz. Buradaki Flamenko, bir Flamenko türü olan ve çingenelerin dansı olarak bilinen Zambranın aksine çok daha yumuşak ve zarif figürlere dayalı. Ayaklardan çok vücudun müzikle ahenkli kıvraklığı, rengarenk kostümlerinin zenginliği, birbirinden güzel şal ve yelpazelerle yapılan danslarla, dansçılar ahenkle vücutlarını adeta bir enstrüman gibi kullanıyorlar. Son derece estetik ve tutkulu, coşku dolu gösteriye seyirciyi de ortak ediyorlar. Son olarak, bu şehirden kastanyet ve yelpaze almadan ayrılmak olmaz. Geleneksel kostüm mağazaları şehrin merkezinde yaşamaya devam ediyor. En pahalısından uygun fiyatlısına kadar her kalite ve güzellikteki Flamenko kostümleri, yelpazeler, zil, şal ve gül çeşitleriyle dolu dükkanlar, caddelere renk saçıyor. Siz de bu güzellikleri yaşamak için bu görkemli şehirde vakit geçirebilir, anılar toplayabilirsiniz.