Dünya üzerindeki en sıra dışı 21 yer!

Dünyamız o kadar gizemli ki her yeni keşif bizi daha da şaşkınlığa sürüklüyor. Öyle ki uzak diyarlarda aradığımız doğal güzellikler aslında yanı başımızda çıkıyor. Hollywood'un uzay filmlerinden başka gezegenlerin coğrafyasına aşinayız. Peki senaristler bu filmlerdeki gezegenleri yaratırken aslında kendi gezegenimizden esinlenmiş olabilirler mi? Bizce olabilir. Peki Mars'a seyahat için önümüzde daha uzun yıllar varken gezegenimizdeki Mars'ı görmek istemez misiniz? İşte sizi başka gezegendeymiş gibi hissettirecek lokasyonlar. (Posta)Büyük Kanyon ile başlayalım. Amerika Birleşik Devletleri'nin Arizona Eyaleti'ndeki bu kanyon, uzay filmlerinde gördüğümüz ve NASA'nın boy boy fotoğraflarını paylaştığı Mars'a benzemiyor mu? İspanya'daki Kanarya Adaları'na bağlı olan Lanzarote Adası, volkanik faaliyetler sonucu bu hale gelmiş. Adada bulunan Fuego Dağları'ndaki çatlaklardan hala güçlü bir ısı yayılımı var. Bu ısının yumurta pişirmeye yetecek seviyede olduğu söyleniyor. ABD'nin Utah ve Arizona sınırda bulunuyor. Kızıl renkli bu vadide Navajo adında yerli bir kabileye ev sahipliği yapmış. Arizona'da bulunan Antilop Kanyonu erozyon sonucu oluşmuş. Antilop Kanyonu'da tıpkı Büyük Kanyon ve Anıt Vadisi gibi Mars'ı andırıyor. Moritanya'da bulunan Sahra'nın Gözü, bambaşka bir boyuta kapı aralıyor adeta! Eskiden bilim insanları Sahra'nın Gözü'nün meteor çarpması sonucu oluştuğunu düşünüyordu. Şimdi ise erozyon nedeniyle oluştuğunu savunuyorlar. Bazı kişiler ise kayıp şehir Atlantis'in Sahra'nın Gözü'nde olduğunu düşünüyor. Dünya'nın en soğuk noktalarından biri olan Antarktika'da yer alan Erebus Buz Kayaları, adını Yunan kaos tanrısı Erebus'tan alıyor. Bölgede Erebus Yanardağı'nın da olması ateş ve buzun bir arada bulunmasını sağlıyor. Yanardağ 1972'den beri faaliyette. Buz kayaları, bölgenin adeta başka bir gezegendeymiş gibi görünmesini sağlıyor. Çin'in Guilin kentinde yer alan Reed Flute Mağarası, Kamış ya da Flüt Mağarası olarak da adlandırılıyor. Mağaranın için renkli aydınlatmalarla dünya dışı bir atmosfere bürünüyor. Madagaskar'da bulunan Taş Orman, milyonlarca yıl süren jeolojik faaliyetler sonucu oluşmuş. Taş Orman, UNESCO Dünya Mirası tarafından tescillenmiş bir bölge. Vietnam'daki Son Doong Mağarası, o kadar büyük ki içine gökdelenlerin bile sığabileceği düşünülüyor. Mağaranın içinde, tepedeki deliklerinden güneş ışığı aldığı için bitkiler büyüyor. Bu da adeta başka bir dünyanın oluşmasını sağlamış. Brezilya'da yer alan Lençóis Maranhenses Ulusal Parkı'ndaki kum tepeleri ilginç görüntüsüyle büyülüyor. Yağmur yağdığı zaman kum tepeleri arasındaki oyuklar suyla doluyor ve zümrüt yeşiline dönüyor. Namibya'daki Deadvlei, ölü bataklık anlamına geliyor. Her ne kadar çorak bir bölge olsa da, doğal güzelliğine hayran kalmamak elde değil. Bolivya'daki Uyuni Tuz Gölü, dünyanın en büyük kurumuş tuz gölü. Yağmur yağdığında ise göl ayna gibi parlıyor. ABD'nin Nevada Eyaleti'ndeki Fly Gayzeri, 1964 yılındaki bir sondaj çalışmasında işlerin ters gitmesi sonucu oluşmuş. Yani insanoğlunun hatası, bu güzelliğin ortaya çıkmasını sağlamış. Eriyen mineraller yeryüzüne çıkarak gayzeri oluşturmuş. İzlanda'da bulunan Silfra yarığı, tektonik plakaların hareketi sonucu oluşmuş. Dünyanın iki tektonik plakasının ayrıldığı yer olan Silfra, dalgıçların su altı fotoğrafları çektiği eşsiz bir yer. Dağın tepesindeki bir tarlada bulunan Slope Point, bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi görünüyor. Buradaki tüm ağaçlar şiddetli rüzgarlar nedeniyle bükülmüş ve o şekilde duruyor. Arazi özel bir mülk ve ağaçların civarındaki tek canlılar koyunlar. Tanzanya'daki Natron Gölü, kırmızı görüntüsüyle son derece ürkütücü. Ancak daha da ürkütücü olan şey, bu göl o kadar tuzlu ki, içinde bir canlı girdiği zaman ölüyor, vücudu resmen heykele dönüşüyor ve öylece kalıyor. Kırmızı sudaki bikarbonat, suya giren canlıların kemiklerini anında kireçlendiriyor. İskoçya'da bulunan büyüleyici bir mağara olan Fingal Mağarası ile tanışın. Bu mağara, altıgen olarak birleşmiş bazalt sütunlardan oluşuyor ve 21 metre yüksekliğe ulaşıyor. Mağaranın içindeki suyun derinliği ise 80 metreyi buluyor. Kimileri bu mağaranın lav akıntıları sonucu oluştuğunu düşünürken, kimileri de uğursuzluk sonucu oluştuğunu düşünüyor. Britanya Kolumbiyası'ndaki Osoyoos'un kuzeybatısındaki bu göl, kış ve ilkbahar mevsimlerinde diğer göller gibi görünüyor. Ancak yaz geldiğinde ilginç bir şekilde benekli hale geliyor. Bunun nedeni gölün son derece tuzlu olması. Yaz sıcaklarında nehir farklı renklere bürünüyor. Bu nedenle Cano Cristales'e 'beş renk nehri' ya da ' sıvı gökkuşağı' da deniyor. Nehir yatağındaki bitkiler, nehre canlı rengini veriyor. Buradaki havuzların yeşil ve sarı tonda sularla dolu olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Gerçek aslında biraz rahatsız edici. Etiyopya'daki bu havuzlar asitle dolu. Kaya gibi görünen yerler ise kükürt ve tuz kabukları. Cehennem Kapısı olarak anılan Türkmenistan'daki Darvaza bölgesinde bulunuyor. 30 metre derinliğindeki Cehennem Kapısı, jeologların çalışması sırasında yanlışlıkla oluştu ve 1971'den bu yana aktif durumda. Kratere turistik geziler düzenleniyor.