Dijital detoks nedir?

En son ne zaman telefonunuza dokunmadan birkaç saat geçirdiniz? Belki bu yazıyı da saatlerdir elinizden düşmeyen akıllı cihazlarından birinde okuyorsunuz. Dakikada bir sosyal medya hesaplarını, mesajlarını ve e-postalarını kontrol etmeden duramayan ve bunun bir sorun olduğunu düşünenlerin yardımına dijital detoks yetişiyor.Bu yeni trendi takip etmek çok da zor değil: Telefonları, tabletleri ve bilgisayarları geride bırakıp tatile çıkın ve teknolojiyle bağlantıyı kesip, kendinize vakit ayırın. Pek çok isim bu yeni trendi deneyip sonuçlarına hayran kalıyor. Dijital detoksçulara The Huffington Postun kurucusu Arianna Huffingtonı örnek gösterebiliriz. Ailesiyle gittiği Hawaii tatilinde, telefonunu otel odasında bırakıp sevdikleriyle vakit geçirmeye odaklanmış. Teknolojiden uzak kalınca yaşadığı sendroma şaşıran ve bu deneyimin, telefonunun ve internetin hayatındaki yerini anlamasını sağladığını söyleyen medya patronu bir hafta uzak kalabiliyorsa, siz de yapabilirsiniz. Bu soruya en güzel cevabı başka bir soru verecek. Neden yaşadığınız her güzel anı paylaşma ihtiyacı duyuyorsunuz? Yeni açılan restoranda yediğiniz yemeği ve tatile en son Phukete gittiğinizi bütün takipçileriniz biliyor. Çocuğunuz doğum günü pastasını üflemesini ya da sevdiğiniz sanatçının konserini muhtemelen telefonunuzdan izlediniz. Acaba video ya da fotoğraf çekerken, anı kaçırıyor olabilir misiniz? Bu anların mutluluğu gerçekten aldığınız beğeni sayısıyla mı ölçülmeli? Zaten kim o konser videolarını geri dönüp bir daha izliyor ki? Dijital detoks, bu anların tadını çıkarmanız gerektiğini hatırlatan bir deneyim. Bir iki gün de olsa sizi her şeyi paylaşma ihtiyacından ve beğenilme kaygısından uzak tutuyor. Bunun üzerine rahatlatıcı bir masaj, sağlıklı bir beslenme programı ve doğayla iç içe olmayı eklediğinizde kısa bir tatil ile teknolojinin negatif etkilerinden kurtulmuş oluyorsunuz. Daha etkili bir sosyal hayat, daha kaliteli bir uyku ve daha güçlü bir hafıza da bunların cabası. Listemizdeki beş otelden birini seçip dijitale veda etmeye hazır mısınız? Modern hayattan biraz uzaklaşıp ormanın tam ortasında, orijinale sadık restore edilmiş 14. yüzyıldan kalma bir kalede sadece doğanın ve SPA salonunun tadını çıkarmaya ne dersiniz? Ormanda, nehir kenarında yürüyüşe çıkmak, at binmek, bahçeden yiyeceğiniz meyve sebzeleri kendiniz toplamak gibi aktivitelerin yanı sıra belli bir tema etrafında oluşturulmuş arındırma programlarından birini de seçebiliyorsunuz. Telefonundan uzaklaşacak birini bulamazsanız, otelin solo programları da mevcut. Televizyon, minibar, WI-FI ya da telefonun olmadığı bu otelde benliğinize dönmek zor olmayacak. Floridada bir adada dört tarafınız Atlantik Okyanusu'yla çevrili bir otelde Instagrama ihtiyacınız olmayacak. Burada TV ya da telefon yerine harika gün batımları, beyaz kumlar, mercan resifleri ve palmiyeler var. İster deniz kenarında ister SPA salonunda bir masajla rahatlayabiliyor, biraz heyecan arıyorsanız dalış yaparak okyanusun zenginliklerini keşfedebiliyorsunuz. Tatil için Güney Yarım Küre'yi tercih etmek isterseniz, Avustralyanın güneyinde yer alan Kanguru Adası ideal bir seçenek. Southern Ocean Lodgeun tüm odaları okyanus manzaralı. Sadece büyük aile odalarında televizyon bulunuyor. Tesiste yer alan SPA merkezinin büyük camlarından görünen okyanus manzarası eşliğinde masaj yaptırmak mümkün. Ayrıca burada tek komşunuzun muhteşem doğa olduğunu hatırlatalım. Arkanızdaki yemyeşil doğa, önünüzde okyanus ile ruhunuzu fabrika ayarlarına döndürmek zor olmayacaktır. Kaliforniya hayalleri kurulurken akla gelen ilk yerlerden biri de Palm Springs. Sparrows Lodgeda kamp ateşi etrafında kitap okuyarak, ormanda yürüyüşe çıkarak ya da tenis oynayarak teknolojiden uzakta kalmayı daha rahat bir hale getirebilirsiniz. Otelin restoranı The Barn Kitchendaki sağlıklı öğünler de sosyal medyayı kontrol etme dürtülerini dizginlemede yardımcınız olacak. Havuza ya da bahçeye bakan odalardan birini seçerek televizyondan, telefondan ve internetten bağımsız vakit geçirmek zor olmayacak.