Koyda denize girebileceğiniz, konaklayabileceğiniz veya günü birlik takılabileceğiniz tek bir mekan var. Muhteşem bir deniz, birbirinden bağımsız konumlanmış güneşlenme alanları, masalar, oturma grupları... Denizin ortasında bir güzellik içindeydim. Berrak suya girmeye doyamadık. Dalış yaptık, yüzdük, balık tuttuk... Günün sonunda ise harika bir yemekle şenlendi günümüz. Denizin kenarındaki masamıza yerleştiğimizde ortam şenlendi. Çünkü tek tek tekneler yanaşmaya, insanlar yemek yemek için restorana gelmeye başladı. Herkes birbirini tanıyor gibiydi... Sonradan hepsinin Marmaris'in önde gelen isimlerinden olduğunu öğrendim.Dönüş yolculuğumuzsa, yıllarca anlatacağımız türdendi... Tüm günü son derece havalı geçirdikten sonra teknemiz de olmadığı için karaya ulaşımımız, mekanın balıkçı teknesinden bozma takasıyla yapıldı... Kapkaranlık denizin ortasında, teknenin moturunun pata pata pata sesleriyle o siyahlığın huzurunu bozarak ilerledik denizde... Ay ışığının vurduğu dağlar heybetiyle beni ürkütmedi desem yalan olur. Ama çoluk çocuk bize çok hoş bir anı bıraktığı kesin...
KUMLUBÜK: DOĞANIN KUCAĞINDA BİR SONSUZLUK
Bu kez rotamız Kumlubük... Turunç'tan sonra gelen Kumlubük, şirin bir tatil kasabası... Sahil ve yamaçları ekolojik turizm adına popüler trekking ve doğa yürüyüşü parkurlarına sahip. Kumbubük'teki balık restoranları bölgenin en iyilerinden, buradan güzel denize girmeden ve balık yemeden ayrılmanızı önermem. Kumlubük'ün güneydoğu tarafına doğru ilerlediğinizde esrarengiz bir güzelliğe sahip bir mağara karşınıza çıkacak. Beş bin yıl önceki yerleşim alanına ev sahipliği yaptığı söyleniyor. Görülmeye değer. Buralara kadar gelmişken antik kent Amos'u da ziyaret edebilirsiniz. Burada Amos antik kenti kalıntılarını, eski tiyatro ve şehir duvarlarını görmek mümkün.