"Ama ne yazık ki yıkılarak ya da çökme sonucu bunların hemen hemen yarısını kaybettik. Sayı olarak 57 tane kaldı. Bunlar koruyabildiklerimiz. Bunlar evlerimizin de geçişidir. Neredeyse evimizin bir temelidir, bir terasıdır. Bunların korunması gerekiyor. Elimizden geldiğince bunlarla uğraşıyoruz. Ara sıra bunlardan bazıları tabi ki zarara uğruyor, uğratılıyor. Biz bunları engellemeye çalışıyoruz. İnşallah bundan sonra hiçbir zarar görmeyeceklerdir. Bunlar ağırlıklı olarak Savurkapı ve Şar ve Şehidiye mahallelerinde var. Burası bir geçiş yolu. Bunlar Şanlıurfa'da da var ama onlar abbara demiyor 'aba altı' diyorlar. Bunlar bizim için abbara. Bizim özümüzde abbara olarak geçiyor. Bunları korumamız lazım. Allah razı olsun, bundan birkaç yıl önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi bunların 40 tanesini onardı. Biz de korumaya çalışıyoruz. Bizden sonraki nesillerin de koruması lazım. Çünkü kaybolmaması gereken bir kültürdür. Mardin anlatılmakla anlaşılmaz. Mardin yaşanmadan anlatılmaz. Mardin'de yaşayacaksın, göreceksin, gezeceksin. Bu sokakları gezmeden Mardin'in neresini görmüş olacağız. Geçerken bir resim çekmekle Mardin tanıtılmaz. İnsanlarımıza buyurun gelin diyoruz. Şimdi bizim Güneydoğu'da özellikle kentimizde tek kurtarıcımız turizm. Bundan sonra bizi ayakta tutabilecek, çocuklarımızın geleceğini sağlayabilecek, ilimizi koruyabilecek, ülkemiz için bir giriş kapısı olacak bir kent Mardin."