Benim ilk yaptığım şey, bir saksı, biraz toprak, gübre ve tohumlar edinmek oldu. Balkona, bahçeye çiçekler ve çilekler ekmeye başladım. Bir canlı varlığın tohumdan meyve olana kadarki sürecini izlemekten büyük keyif aldım. O gün bunu yaparken, çiçek ekmekle yerleşik hayat arasındaki bu güçlü bağı fark edememiş olsam da bugün yeniden Ürdün’de çölde geçirdiğim zamanları düşününce, bilinçaltımızın nasıl işlediğini hatırlıyorum ve anılarım keyifle göz kırpıyor uzaklardan.
“Dünya bir kitaptır ve seyahat etmeyenler onun yalnızca bir sayfasını okurlar”
Geçen yıl bu zamanlardı... Seyahat kısıtlamaları geldi. Neredeyse bir yıl oldu ve dünyanın onlarca köşesindeki hazineleri keşfetmeye gidemedik. Peki şimdi Aziz Augustine’nin “Dünya bir kitaptır ve seyahat etmeyenler onun yalnızca bir sayfasını okurlar” sözündeki gibi yalnızca bir sayfa mı okuyabiliyoruz bu dünya kitabında?Diğer sayfalarda ne var diye merak edenler için, bugüne kadar gördüğümüz sayfaları paylaşsak ve hepimizin içinde o sayfaların renkleri uçuşsa... İşte o zaman bazı gittiğimiz yerler zihnimizde yeniden canlanırken, bazı henüz görmediklerimiz de bize taptaze yerler de gözümüzde canlanacak ve hepimizin zihninde birer gökkuşağı motifi oluşacak.