Uzun bir yurtdışı deneyiminden sonra üstelik herkes bunu tercih ederken sizi buraya hangi rüzgar attı?
Buraya geldiğimden beri en sık aldığım soru bu olsa gerek. Buradakiler bilmez bu hissi ama kökleriniz bu topraklara bağlı ise hep içinizde bir şey sizi buraya iter. Sanırım bir nevi mıknatıs, bir pusula gibi. Ben Almanya’da doğdum, büyüdüm ve buraya gelene kadar başta İspanya, Arjantin, Amerika, Suudi Arabistan ve daha birçok ülkede yaşadım ve eğitim aldım. Her kıtada bulunma şansına sahip oldum. Ama hep Türkiye’yi merak ettim ve gelmeyi çok istedim ve sonunda bu isteğimi gerçekleştirme şansım oldu. Sizi tanımlarken çok yönlülüğünüzden bahsettim. Peki siz en çok hangi yönünüzle anılmak istiyorsunuz?O an hangi eylemin içindeysem, o oluyorum. Tanımlamalara ihtiyacım yok. Yaptığım işten keyif alıp hakkını verdiğim sürece benim için tamam, tanımlamalara, belli bir kalıbın içinde yer almaya ihtiyacım yok. Yüreğimin götürdüğü yere gidiyorum ve karşılaştığım öğrenme fırsatlarını kaçırmıyorum.
Bu güzel hayat yolculuğundan bahsedebilir miyiz?
Köln Spor Akademisi’nde yüksek lisan yaparken bisikletle gazete dağıtıyordum ve biriktirdiğim parayla Arjantin’e gittim. Çalıştım, hatta güzel kahveler yapmayı orada öğrendim, hayata karıştım. 18 yaşımdaydım. Sonra tekrar Almanya ve bu defa ses mühendisliği eğitimi ardından master için Amerika sonrasında Arda Turan ve İlkay Gündoğan için İspanya’da asistanlık yaptım. O esnada zaten epey bir zamandır grubumuzla severek yaptığımız müzik işi Barselona’da Cemre Okyay’la tanışmamla ilk meyvesini verdi. Klip çektik. Derken Arda Turan aracılığıyla sevgili menajerim Mustafa Ayata ile yollarımız kesişti ve “Yol Arkadaşım 2” için oyunculuk teklifi aldım. Ama benim için yaptığım hiçbir işin öylesine olma durumu olmadığından doğru kişlerden eğitim alarak bu alandaki yolculuğuma da devam ediyorum.Berbere gitmek sizin için ne ifade ediyor?Berbere gitmek benim için facia, çünkü berberlerin gözü sakalımda. Sanki bizi ayırmaya çalışıyorlar. Bu yüzden kendi kelini tıraş eden insan oldum ve gayet başarılıyım. Sakal benim için özgürlüğümün ifadesi, başımda patron yok simgesi. Bu yüzden gitmeyi sevmem ama elinin bu kadar hafif oluğunu görünce fikrim sana gelmek yönünde değişebilir. Tabii sakallarıma kısa kes yapmayacaksan…Anladığım kadarıyla saç sorunsalını ziyadesiyle çözmüş bir erkeksiniz. Çok sayıda erkek kelliğe çözüm bulmaya çalışırken siz bunu nasıl bu kadar güzel taşıyorsunuz? Onlar içinde bir öneriniz olur mu? Doğal olmak, olduğun kişiyle barışık olmak mühim. Başında saç olacağına özgüvenin olsun. Ben bu peruk ve ektirme furyasını anlamıyorum. İnan, bana da günde yüzlerce mesaj geliyor sponsor olalım, kafaya orman ekelim, peyzaj yapalım diye, yani saç ekim merkezleri bana saç ekmek istiyor hem de ücretsiz. Gülüp geçiyorum çünkü ben hem erkekte hem de kadında doğallıktan yanayım. Annem benim 80 yaşında (maşallah) ve hayatında hiç krem falan kullanmamış. 18’lik kız gibi. Babam kızmasın şimdi, o da maşallah doğal ve yakışıklı bir erkek. Kellik erkeklik hormonunun fazla olmasından, testesteron fazlalığından meydana gelir ve pek tabii genetiktir bu yüzden olaya pozitif yönden bakın. Bir an önce insanlarımızı bu şişirilmiş güzellik anlayışından kurtarmamız gerek. Siz siz olun kendinizle barışık olun. Saç çok kıymetli olsaydı oramızda buramızda çıkmazdı bunu da aklınızdan çıkarmayın.