Zeytin yaprağı çayındaki gizli tehlike
Medipol Pendik Üniversite Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Uzm.Dr. Ece Yiğit, “Son dönemde şifa deposu meyvesi ve insan sağlığına dost yağı ile tanıdığımız zeytin ağacının yaprakları da çay olarak sık tüketilmeye başlandı. Fakat çayını çok sıcak suyla hazırlarsanız zeytin yaprağı içerisindeki faydalı bileşiklerin etkisiz hale gelmesine neden olabilirsiniz” açıklamalarını yaptı.
Medipol Pendik Üniversite Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Uzm.Dr. Ece Yiğit, zeytin yaprağının faydalarını ve çayının doğru şekilde nasıl hazırlanması gerektiğini anlattı.
Zeytin yaprağının oleuropein isimli kuvvetli antioksidan ve antimikrobik etkisi olan maddeyi içerdiğini dile getiren Yiğit, “Birçok bakteri, virüs ve mantar türü üzerine etkisi olan zeytin yaprağı aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi ile enfeksiyon hastalıkları tedavisinde başarı ile kullanılıyor. Son zamanlarda yapılan çalışmalar iltihap giderici ve ağrı kesici etkisi olan zeytin yaprağının hasarlı kıkırdak dokunun iyileşmesini sağladığını ve eklem hastalıklarında da etkili olduğunu göstermiştir” açıklamalarını yaptı.
Zeytin yaprağının kalp-damar hastalıklarına karşı da koruyucu olduğunu ifade eden Yiğit, “Kalp hastalıklarının en önemli risk faktörleri olan tansiyonu, kolesterolü ve şekeri düşürücü etkisi yapılan bir çok çalışma ile kanıtlanmış olan zeytin yaprağını iç hastalıkları polikliniğimizde medikal tedavinin yanında fitoterapi bölümünde destekleyici tedavi olarak başarı ile kullanıyoruz” diye konuştu.
Özellikle ilaç kullanan diyabet hastalarını zeytin yaprağı çayını tüketmek konusunda uyaran Yiğit, şu bilgileri verdi;
“Su kaynadıktan sonra soğumasını beklediğiniz suyu bir tatlı kaşığı zeytin yaprağının üzerine ekleyin. 5 dakika kadar demlenmesini bekledikten sonra tüketebilirsiniz. Şeker düşürücü etkisini arttırmak için çubuk tarçın ilave edebilirsiniz. Günde 3 fincana kadar tüketilebilir. Ancak zeytin yaprağının şeker düşürücü etkisinin güçlü olduğu unutulmamalıdır. İlaç kullanan diyabetik hastaların aşırı şeker düşüşü durumu yaşamamaları için kullandıkları ilaçların düzenlenmesi gerekebilir”