Prof. Dr. Osman Müftüoğlu Hürriyet'teki köşesinde koronavirüs salgını ile ilgili önemli bilgiler verdi, merak edilen soruları yanıtladı.Salgının başından beri iyimserim. Başlangıçtaki doğru önlemleri görüp Bilim Kurulunun da, Sağlık Bakanımızın da süreci doğru, hızlı ve etkili yönettiğini düşünenlerdenim. Bu nedenle de alınan kararları yürekten destekledim, desteklemeye devam edeceğim. Kolay değil, halkımızın neredeyse tamamını ve sağlık ordumuzu aynı anda ikna ederek süreci mükemmel yönettiler. Ama ne var ki bir an önce harekete geçilmesi gereken bir konuyu yeniden gündeme getirmek isterim: Eğer yeni vaka sayılarını daha kısa zamanda azaltmayı, 1000li rakamları devirip 500lü rakamların altına inmeyi istiyorsak, sessiz/hayalet taşıyıcıları hızla belirlememiz ve izole etmemiz lazım. Bunun yolu da daha çok PCR testi yapmaktan geçiyor. Ne var ki bir ara 50 binli rakamları zorlayan günlük test sayımız, artacağı yerde giderek azalıyor. Son günlerde sürekli neredeyse 30 bin rakamının altında.Kanaatimce test protokollerinin bir an önce değiştirilmesi, test planlamalarında yeni bir aşamaya geçilmesi lazım. Yaz yaklaştıkça havuz-deniz soruları çoğalıyor. Virüs bulaşması riskinin ikisinde de düşük olduğunu daha önce açıkladık. Yeni soru şu: Yüzerken hangisi daha güvenli? Deniz mi, havuz mu tercih edilmeli? Tekrarlayalım: Prensip olarak çok büyük bir su kitlesi içinde virüsün sayısal yoğunluğu ciddi ölçüde azalacağından havuzda da, denizde de bulaşma ihtimali -sosyal mesafeye dikkat edilmesi koşuluyla- minimum düzeydedir. Ama ikisi arasında bir tercih yapılacaksa önceliği denize vermek daha akılcı bir tedbirdir. Zira deniz, havuza oranla her zaman daha temizdir ve daha büyük bir su kitlesi içerir. Şaka filan değil, gerçek!Gallerdeki Swansea Üniversitesinin uzmanları oturmuş çok sayıda ülkeyi analiz ederek ciddi bir araştırma yapmış ve yüzükparmağı daha uzun olan erkeklerin COVID-19 enfeksiyonuna yakalanma risklerinin hemcinslerine oranla daha düşük, yakalanmaları halinde de hastalığı daha hafif belirtilerle atlatma ihtimallerinin daha yüksek olduğunu saptayıp, bu bilgileri Early Human Development dergisinde yayımlamışlar. Bu bulgularını da yüzükparmağı uzun olanların anne karnında maruz kaldıkları testosteron miktarına bağlamışlar. Makalenin özeti şu: Eğer yüzükparmağınız uzunsa bu sizin daha yüksek oranda testosterona maruz kaldığınızı ve testosteron yüksekliği sayesinde daha güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olduğunuzu ifade edebilir. İsterseniz biraz detaya girelim. COVID-19un tedavisi için spesifik bir ilaç henüz bulunmuş değil. Aşı çalışmalarından da anlaşılan o ki en az önümüzdeki 6 aylık sürede net ve açık bir fayda yok. Antikor/plazma ve kök hücre desteği sınırlı bir fayda sağlayabiliyor.Araştırmacılar şimdi de T Lenfosit desteğinden medet umuyor. T Lenfositler, bağışıklık sistemimizin askerleri, savaşçı hücreleri. Pek çok enfeksiyonu o savaşçı ve yetenekli, eğitimli hücreler sayesinde kazanıyoruz. COVID-19 enfeksiyonunu beklenenden çok daha ağır geçiren hastalarda bu hücrelerin sayılarında çok ciddi düşmeler saptanmış. İngilterede bir grup bilim insanı, sayıca azalan bu hücreleri çoğaltabilmek için Interleukin 7 isimli bir ilaçtan faydalanmanın işe yarayabileceği düşüncesindeler. Interleukin 7 takviyesinin azalan T Lenfosit sayılarını yükseltebileceğini ileri sürüyorlar ve ilacı bu amaçla kullanmak için hazırlık yapıyorlar.Başarılı olabilirler mi? Başarının pek kolay olmayacağı kesin ama mümkün olduğunu söyleyebilirim. Elimizde henüz ne böceklerin ne de sineklerin yeni koronavirüsün bulaşmasında rol oynayabileceklerini gösteren herhangi bir bilgi veya araştırma mevcut değil. Ama daha önceki bilgilerden hareketle bazı şeyler söylemek mümkün. Biliyoruz ki böcekler, sivrisinekler ve karasinekler farklı bazı virüsleri taşıyabiliyorlar. Bu nedenle özellikle yaz aylarında virüs ile kirlenmiş olabilecek malzemeleri, atıkları, özellikle de kullanılmış maske ve eldivenleri açıkta bırakmamak, mutlaka ağzı kapalı çöp torbalarına atmak en doğru yaklaşımdır.