DÜŞÜŞÜ YAVAŞLATABİLİRİZ
TAMAMEN olmasa da yaşlanma sürecindeki düşüş işaretlerini bir ölçüde yavaşlatmak ya da geciktirmek mümkün. Kısacası ötelemek mümkün olmasa bile düşüş hızını yavaşlatmak, yıpratıcı süreçlerin etkilerini hafifletmek az da olsa hâlâ bizim elimizde. Bunun için de “iltihaplandıran/inflamasyon yaratan, şekerlendiren/glikasyona yol açan, paslandıran/oksidasyonu hızlandıran gaz pedallarından ayaklarımızı yavaş yavaş çekmemiz” ilk işimiz olmalı. Bunlar yeterli mi? Hayır! Bu arada “yıpranmayı yavaşlatan kalıcı huzur, sürekli egzersiz, kaliteli uyku pedallarına” da önceki yaşlardan daha sık ve çok yüklenmemiz, kısacası “DEĞİŞMEMİZ” gerekiyor.
UNUTMAYALIM DEĞİŞMEK ZORUNDAYIZ
EĞER iyi yaşlanmak ve yaşlılığımızı bir “düşkünlük dönemi” olmaktan çıkarıp bir “zarafet ve olgunluk dönemi” haline getirmek istiyorsak 40’lı, en geç de 50’li yaşlardan sonra hayatımızı değiştirmek, ona bir çeki düzen vermek zorundayız. Bu başkalarının değil bizim yapabileceğimiz bir şey. Unutmayalım ki hayat bizim yaşadıklarımız ve yaptıklarımızdan ibarettir ve onların toplamıdır. Ve yine bilelim ki uzun ömrün gizemi zannedildiğinin aksine hâlâ sırlarla dolu değildir. Bilinenlerin sayısı bilinmeyenlerden çok daha fazla ve basittir. Şu basit dörtlü ve temel değişim, yaşlılık sorunlarımızın çoğunu hafifletecektir. -Sağlık kontrollerimizi zamanında yaptırmak ve gelişen sağlık sorunlarını vaktinde çözmek koşuluyla- sadece BESLENMEMİZE özen göstermemiz, yalnızca UYKUMUZA dikkat etmemiz, elimizden geldiği kadar değil daha da fazlası için EGZERSİZ gayreti içine girmemiz ve tabii ki HUZUR odaklı bir yaşam tarzını şartsız şurtsuz(!) benimsememiz öncelikli değişimler olmalıdır.