hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Yüksek tansiyonu hafife almayın!

    Yüksek tansiyonu hafife almayın
    expand

    Yüksek tansiyon olarak da bilinen hipertansiyon birçok hastalığın başlıca nedeni de olabiliyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Memorial Hizmet Hastanesi Dahiliye Bölümü'nden Uz. Dr. Emre S. Saygılı, "yüksek tansiyon ve nedenleri" hakkında bilgi verdi.

    Sekonder hipertansiyon nedir?
    Hipertansiyon hastalarının ancak yüzde 5-10'unda rahatsızlık nedeni tespit edilebildiğinden bu durum "sekonder hipertansiyon" olarak adlandırılır. Yüksek tansiyonun yerine yüksek tansiyona neden olan hastalık tedavi edildiğinde, kişideki rahatsızlıklar düzelebilmektedir.

    Hipertansiyon hastalarının yüzde 90'ında neden tam olarak bilinmediği için "primer esansiyel hipertansiyon" olarak adlandırılmaktadır ve ömür boyu yüksek tansiyonun ve tansiyonla ilişkili diğer rahatsızlıkların takip ve tedavisi gerekmektedir. Hipertansiyonun en sık ve ciddi olarak etkilediği organların başında, kalp, beyin ve gözler gelmektedir.

    Ne zaman sekonder hipertansiyondan şüphelenmek gerekir?
    Hipertansiyonun belirtileri, yüksek tansiyonun bozmuş olduğu damar ve organlardan kaynaklanmaktadır. Hipertansiyon özellikle kalbi, beyni, gözün retina tabakasındaki damarları ve böbrekleri etkilemektedir. Yüksek tansiyonun değişik belirtileri, bu organların bozulan işlevleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte;

    - Ailesinde yüksek tansiyon hastalığı olmayan, obez (fazla kilolu) olmayan hastalarda 30 yaşından önce gözlenen yüksek tansiyon,
    - 50 yaşından sonra yeni başlamış ve yüksek seyreden tansiyon,
    - Öncesinde tansiyonu stabil seyreden bir hastada ani tansiyon yükselmeleri gözlenmesi,
    - Klinik ve laboratuvarda şüpheli bulgular olması Yüksek tansiyonu yaratan nedene bağlı olabileceği için ileri tetkik gerekebilmektedir.

    Bu nedenlere dikkat!

    Böbrek hastalığı: "Renal hipertansiyon" olarak adlandırılır. Böbreklerin esas dokusunun bozulmasıyla, bu organların kanı süzme işlevlerinde aksaklıklar gelişir. Vücuttaki fazla tuz ve suyun böbreklerden atılamayıp vücutta ve kanda birikmesi yüksek tansiyon gelişimine neden olan mekanizmalarından birisidir.

    Reno-vasküler hastalıklar: Böbrek damarlarındaki daralma nedeniyle gözlenir. Böbreğin atardamarlarında gelişmiş olan ateroskleroz ya da damar yapısındaki bozulma sonucu daralabilir. Bu gibi durumlarda, böbrek dokusuna yeterli basınçta ve yeterli miktarda kan gidemeyebilir.

    Böbrek üstü bezi hastaları: Kan basıncını kontrol eden mekanizmaları düzenler. Böbreklerden renin denen bir hormon salgılanmakta bu hormon da damarları büzen bir başka hormonu ve tuz tutan bir başka böbreküstü bezi hormonunu uyararak kan basıncını artırmaktadır.

    Endokrin hastalıklar: Tiroid bezi ve paratiroid hastalıkları

    İlaçlar: Bazı kortizol içeren ilaçlar, doğum kontrol hapları, burun damlaları, soğuk algınlığı ilaçları, ağrı kesiciler ve alkol alımı kan basıncının yükselmesine neden olabilir

    Diğer sebepler: Aortun doğuştan dar olması, gebelik zehirlenmesi, beyin tümörü, uyku apnesi v.s.

    Bu rahatsızlıklar tedavi edildiğinde yüksek tansiyon da çoğu zaman kontrol altına alınabilmektedir. Düzenli tansiyon ölçümü yaptırmak ve tam donanımlı bir merkezde takip ve tedavi programı sürdürmek önemlidir.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow