“Sorumlu kurumların iş birliği önemli”
Prof. Dr. Horasan, sözlerine şöyle devam etti: “Bu konuda sorumlu olan tüm kurumların iş birliğiyle geniş bir eylem planı oluşturulup uygulanabilir. Sıcaklık artışının önemli bir risk olduğunu kabul ederek tüm kurumlar güç birliği yapmalı. Bu planlar, öncelikle ulusal düzeyde hazırlanmalı, yerel riskleri ve önlemleri de göz önüne alan yerel planlar bunu izlemeli. İnsanlarda da mutlaka farkındalığı artırmalı, sıcaklığa karşı kişisel önlemlerin alınması gerektiği fikrini oturtmalıyız. Kamu spotları, bu konuda çok etkili olabilir. Sağlık ve sosyal bakım sistemi sıcak hava dalgalarından etkilenen kişilerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hazırlıklı olmalı. Bu sayede sıcaklığa bağlı oluşacak hastalıklara karşı hazırlıklı olunur ve bu durumun sağlık sistemine ek yük getirmesi önlenir. Yaşlılar ve kronik hastalar gibi özel grupların özel bakım ihtiyaçlılarının karşılanması da plana dahil edilmeli.”
“Mekan ve şehirlerdeki ısı azaltılmalı”
Kent ısısını düşürmenin de büyük önem taşıdığını dile getiren Prof. Dr. Horasan, “Uzun vadede, şehir planlamasında kent ısısını düşürmeyi de önceliklerden biri haline getirmeliyiz. Örneğin; kent genelindeki yeşil alanları artırmak, su kaynaklarının zarar görmesini engellemek, kente hakim rüzgar geçişlerini dikkate alarak bina yerleşimlerini ve yüksekliklerini ayarlamak gibi pek çok madde sayabiliriz. Bu tarz adımlarla şehir ısısının artışı düşürülebilir. İç mekan ısısını azaltacak adımlar da önemli. Örneğin; klima veya vantilatör gibi cihazlara toplumun erişimini kolaylaştırmak, koyu renk perde ya da tül kullanımı bunlardan bazıları. Bina cepheleri ve duvar renkleri, güneş ışınlarının geldiği yöne göre belirlenebilir. Tüm bunlar, detay gibi geliyor ama ev içindeki ısıyı önemli düzeyde etkiliyor” diye konuştu.