Antioksidanların kardiyovasküler hastalıklardan korunmaya yardımcı olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Erbilgin, “Günümüzde kalp ve damar hastalıklarından ölüm ilk sırayı almaktadır. Dengeli ve sağlıklı beslenme, antioksidanların yeterli tüketimi kalp hastalıklarından korunmada çok önemli rol oynarlar.
Gıdalarda bulunan E ve C vitaminleri ile karotenoidler, polifenoler gibi antioksidanların zararlı metabolik ürünleri yakalaması, vücudumuzun temel bileşenleri olan DNA, protein ve lipidlere zarar vermesini engellenmesi, pıhtılaşmaya karşı koruma sağlaması gibi fonksiyonları vardır” dedi.
C vitamini, E vitamini, beta-karoten, flavanoidler, bitki fenollerin kalp sağlığımız için diyetimizde yer alması gerektiğini işaret eden Uzm. Dr. Nurten Erbilgin, şunları ekledi:
“C vitamini özellikle taze sebze, meyve ve turunçgillerde çok bulunmaktadır.
E vitamini bitkisel yağlar, yeşil yapraklı sebzeler ve kuru yemişlerde mevcut olup daha çok yer fıstığı, badem, pamuk yağı ve keten tohumunda; zeytinyağında ise daha az miktarda bulunur.
B vitaminlerinden piridoksin, kobalamin ve folik asitin kalbi koruyucu rol oynadığı gösterilmiştir.
Folik asit, tek başına veya diğer B vitaminleriyle alındığında kandaki homosistein seviyesinin düşmesine neden olmaktadır. Bu vitaminler hayvansal gıdalardan sakatat, et, süt, yumurtada ve taze yeşil sebzelerde bulunmaktadır.
Fenolik bileşiklerin antimikrobiyal özellik gösterme ve bağışıklık sistemini destekleme gibi özellikleri de vardır. Antioksidan flavonoidlerin kanda kolesterol ve alt birimlerinden LDL kolesterolü düşürdüğü gösterilmiştir.
En önemli flavanoid kaynaklarından yeşil çayın damar sertliğini yavaşlattığı, pıhtı oluşumunu engellediği, enflamasyonu azalttığı, kan akışkanlığını sağladığı ve kalbi koruduğu çalışmalarda gösterilmiştir.
Flavonoidler başlıca turunçgil meyvelerinde, flavonlar kerevizde, diğer sebzelerde, siyah çay, yeşil çay, kırmızı şarap ve soğan, alt grup antosiyaninler çilek ve diğer çilekgil meyvelerinde, izoflavonlar soyada bulunur.”