Yanlış kullanılırsa bağışıklığı çökertiyor! Yan etkilere dikkat: İshal, kabızlık, karın ağrısı... Uzmanlardan antibiyotiği doğru kullanma kılavuzu
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sibel Kale ve Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya, 18 Kasım Avrupa Antibiyotik Farkındalık Günü nedeniyle antibiyotik kullanımında dikkat edilmesi gerekenler konusunda önemli açıklamalarda bulundu.


Uzm. Dr. Kale, “Kış mevsimiyle birlikte hastalıklarda da artış yaşanıyor. Vatandaşlar da hastalıklardan korunmak amacıyla sık sık antibiyotik kullanıyor. Zararlı bakterileri yok eden antibiyotikler, bazen faydanın yanı sıra bağışıklık sistemine zarar da verebiliyor. Bu sebeple antibiyotik kullanımına oldukça dikkat edilmesi gerekiyor” diye konuştu.
YAN ETKİLER GÖRÜLEBİLİYOR
Antibiyotiklerin bakteriyel enfeksiyonları tedavi etmek için kullanılan ilaçlar olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Sibel Kale, “Antibiyotikler en uygun yoldan etkin dozda optimum aralıklarla ve uygun süreyle kullanılmalıdır. Antibiyotiklerin en sık görülen yan etkileri kaşıntı, döküntüler, nefes almada zorluk, çarpıntı gibi alerjik belirtiler, ishal, kabızlık, bulantı, kusma, karın ağrısı gibi sindirim sistemi yan etkileridir. Antibiyotikler zararlı bakterilerle birlikte bağırsaktaki yararlı bakterileri de yok edip bağışıklığı olumsuz etkileyebilir. Bazı antibiyotik grupları ile kadınlarda vajinal rahatsızlıklar da görülebilmektedir” dedi.

Antibiyotiklerin doktor önerisi olmadan reçetesiz kullanılmasının başta böbrek ve karaciğer olmak üzere organlara zarar verebileceğini aktaran Uzm. Dr. Kale, “Bunun dışında daha önce belirtilen yan etkilere maruz kalınabileceği gibi gereksiz kullanılan antibiyotik tedavileri sonucunda bakterilerin sonraki tedavilere direnç göstermesine neden olunabilir. Bazı antibiyotikler bireyin aldığı diğer ilaçlarla etkileşime girebilir. Bu, reaksiyonlara neden olabilir veya tedavilerden herhangi birinin etkinliğini azaltabilir. Ayrıca yan etki insidansı (görülme sıklığı) da artabilir. Bu yüzden bireye bir antibiyotik reçete edildiğinde, birey başka ilaçlar alıyorsa bunu doktoruna iletmelidir” şeklinde konuştu.
HER GÜN AYNI SAATTE KULLANILMALI
Antibiyotik kullanırken dikkat edilmesi gereken hususları da sıralayan Uzm. Dr. Kale, “Öncelikle antibiyotiğe doktor önerisiyle başlanmalı ve önerilen süre ve dozajda kullanılmalıdır. Antibiyotikleri alma saati her gün aynı olmalıdır. Bu, hem ilacın etki süresi hem de direnç oluşumu açısından önemlidir. Antibiyotikler zararlı bakterileri öldürürken, dost bakterileri de yok edebileceğinden tedavi esnasında veya sonrasında dost bakterileri yerine koymak amacıyla probiyotik gıdalar veya takviyeler kullanılabilir” dedi. EN AZ 72 SAATTE OPTİMUM ETKİSİNİ GÖSTERİR Çoğu antibiyotik tedavisinin süresinin 7 ila 14 gün olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Kale, “Bazı durumlarda daha kısa tedaviler de işe yarayabilir. Antibiyotik tedavi bitmeden bırakılırsa bakteriler kısmen tedavi edilebilir ve tamamen öldürülmeyebilir. Bir diğer deyişle tam iyileşme gerçekleşmeyebilir. Bakteriler daha sonra antibiyotiğe dirençli hale gelebilir ve ilaçlar etkisiz duruma gelebilir. Antibiyotiklerin alınma saati her gün aynı olmalıdır. Her antibiyotiğin optimum etki gösterdiği bir etki süresi vardır. Buna uyularak alınmazsa ilacın etkisi azalır ve bakteriler çoğalmaya başlayabileceği gibi bu şekilde antibiyotik direnci de gelişebilir. Antibiyotiklerin optimum etkisi en erken 72 saatte başlar. Hatta kemik enfeksiyonlarında antibiyotiğin etkisi daha geç başlayıp tedavi aylar sürebilir. Eğer antibiyotiğinizi saatinde içmediyseniz, hatırladığınızda alabilirsiniz. Kaçırılan dozla yeni dozun saati çakışıyorsa, o saatteki dozu atlayarak devam edebilirsiniz” ifadelerini kullandı.

İlk keşfedildiklerinde ortalama insan ömrünün 30 yıl kadar uzamasını sağlayan mucize ilaçlar olarak kabul edilen antibiyotiklere karşı günümüzde yaşanan direnç önemli bir halk sağlığı sorunu olarak dünyayı tehdit etmeye devam ediyor. Antibiyotik direncinin sadece sağlık çalışanlarının çabasıyla önlenemeyecek kadar önemli ve çok boyutlu bir konu olduğunu söyleyen Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya, bu nedenle çözüm için multidisipliner yaklaşım gerektirdiğini söyledi. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi (CDC), antimikrobiyal direncini, dünya çapında en az 1,27 milyon insanın hayatına mal olan ve 2019'da yaklaşık 5 milyon yaşam kaybıyla ilişkilendirilen acil bir küresel halk sağlığı tehdidi olarak tanımlıyor. Bu önemli konuyla igili, Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya, Avrupa Antibiyotik Farkındalık Haftası nedeniyle önemli bilgilendirmelerde bulundu.

Günümüzde birçok antibiyotiğe karşı direnç geliştiren mikroorganizmaların ortaya çıkması nedeniyle, antibiyotik direncinin yarattığı halk sağlığı sorunun yanında önemli ekonomik kayıplara da neden olduğuna işaret eden Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya, bu nedenle antibiyotik direncinin ekonomi zirvelerinin de gündem maddeleri arasında da yer aldığını söyledi. Her geçen gün antibiyotik direnç oranlarının arttığını ve buna bağlı olarak da toplumda enfeksiyon hastalıkları nedeniyle yaşam kayıplarının sıklığının arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Topkaya, “Dirençli mikroorganizmalar çoğunlukla hastanelerde ancak bazen de toplumda yaşamı tehdit eden ve kolay tedavi edilemeyen enfeksiyonlara neden olur. Dirençli mikroorganizmalar nedeniyle tedavi süresi uzayan hastaların hastanede kalış süresi ve buna bağlı olarak tedavi maliyetleri de artmaktadır” açıklaması yaptı.
"ÇÖZÜM İÇİN MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM GEREKİYOR “
Antibiyotik direnci sadece sağlık çalışanlarının çabasıyla önlenemeyecek kadar önemli ve çok boyutlu bir konudur. Bu nedenle çözüm için multidisipliner yaklaşım gereklidir” diyen Prof. Dr. Topkaya, sözlerine şöyle devam etti: “Bu ciddi halk sağlığı sorununa dikkat çekmek amacıyla her yıl 18 Kasım Avrupa Antibiyotik Farkındalık gününü içine alan 18-24 Kasım haftası Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası olarak kabul edilmiştir. Bu hafta boyunca yapılan etkinliklerle tüm dünyada antibiyotik direnci konusundaki farkındalığı arttırmak, toplumda ve sağlık kurumlarında bu konuda alınan önlemler ve iyi uygulamaları yaygınlaştırmak hedeflenmelidir. Ancak bu konunun sadece sağlık çalışanlarının çabasıyla önlenemeyecek kadar önemli ve çok boyutlu olduğu unutulmamalı. Tüm paydaşların içinde olduğu disiplinler arası işbirliği ile küresel boyutta çözümler üretilmeli. Zira, çağımızda ulaşım koşullarının kolaylaşması artan seyahat olanakları nedeniyle sorun küresel bir sorundur ve ülkeler arasında ortak stratejilerin geliştirilmesi gerekmektedir.”

Direncin önlenmesinde antibiyotiklerin akılcı kullanılmasının en önemli faktör olduğunu söyleyen Prof. Dr. Topkaya, “Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarları standart antibiyotik duyarlılık testleri çalışmalıdır. Gereksiz antibiyotik kullanımının önüne geçmek için yalnızca hastalık etkeni olan mikroorganizmalar için bu testler çalışılmalı ve raporlanmalıdır” dedi.
“HER ATEŞLİ HASTALIK ANTİBİYOTİK İLE TEDAVİ EDİLMEZ”
Antibiyotik direncini önleyebilmek için toplumdaki her bireye önemli görevler düştüğünü hatırlatan Prof. Dr. Topkaya, şu uyarılarda bulundu: “Antibiyotikler uygun dozda ve uygun sürede kullanılmalıdır. Hekimler tarafından reçete edilmeyen hiçbir antibiyotik kullanılmamalı. Bir diğer önemli nokta da her ateşli hastalığın antibiyotik ile tedavi edilmediğinin bilinmesidir. Özellikle grip ya da nezle gibi virüslerin neden olduğu solunum yolu enfeksiyonlarında antibiyotiklerin etkisi yoktur. Bu noktada koruyucu sağlık hizmetlerinin önemi artıyor. Zira, bugün birçok viral hastalığın etkili bir aşısı bulunuyor ve aşılanma önemli. Bu sayede gereksiz antibiyotik kullanımı azaltılmalıdır.”