Prof. Dr. Oğuş, her yaş dönemi için son derece önemli olan bu konuda alınması gereken önlemler ve kontrollerin sıklığı konusunda şu bilgileri verdi: “Her çocuk, mutlaka bir ‘çocuk hastalıkları uzmanı bir hekim’ tarafından kalp ve damar sistemi açısından değerlendirilmeli ve büyüme çağı boyunca takip edilmelidir. Kalp ve damar sisteminde bir anormallik fark edildiğinde ‘çocuk kardiyolojisi uzmanı bir hekim’ tarafından değerlendirilmeli, gerekiyorsa takibe alınmalıdır.
"20-35 yaş arası, kalp ve damar hastalıkları açısından nispeten güvenilir süreç olmakla birlikte, bağ dokusu anomalisiyle seyreden sendromların da en çok bu yaşlarda görülebildiği unutulmamalıdır. Böyle bir hastalığa bağlı göz bozuklukları, eklem ve omurga deformiteleri, uzun kol ve bacaklar, damak şekil bozuklukları; aşırı esnek eklemler ki bunlar en çok parmak eklemlerinden belli olur; bu gibi durumlarda bu gençlerin de bir kardiyoloji uzmanı tarafından değerlendirilmeleri çok önemlidir.
"Ailesinde bir özellik bulunmayan, hiçbir şikâyeti olmayan ‘’sağlıklı özgeçmiş ve ailevi geçmişi’’ olarak kabul ettiğimiz insanlarımızda kadınların 45, erkeklerin ise 40 yaşından itibaren kardiyolojik periyodik muayene ve tetkiklerden geçmesi koruyucu hekimlik açısından yerinde olacaktır. Damar sertliği gibi en çok ölüme neden olan hastalığın erken teşhisine imkân tanıdığı gibi, aort anevrizması gibi hiçbir şikâyet yaratmadan sinsice ilerleyerek, ani ölümlere yol açabilecek hastalıkların da erken teşhisine imkân tanıyacaktır.
"Ailesinde, akrabalarında, sebebi belirlenmemiş dahi olsa, ‘erken ve ani ölüm’ olan kişilerin, ‘’potansiyel kalp hastası’’ olabileceği her zaman akılda tutulmalı, kardiyoloji takiplerini 5 yaş daha erkene almaları önerilmektedir.”