Varikosel nedir? Ne zaman tedavi edilmelidir?
Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Kaan Aydos, nedir, zararları nelerdir, ne zaman tedavi edilmelidir ve hangi tedavi seçenekleri uygulanmaktadır tüm ayrıntılarıyla sizler için anlattı.
Baba olmaya niyetlenen erkeklerde sıklıkla karşılaştığımız bir problem de varikoseldir. Varikosel, testisten kirli kanı drene eden damarların anormal şekilde genişlemesi ve içindeki kanın geriye doğru kaçması şeklinde tarif edilebilir. Biz de bu genişlemiş damarları, testislerin içinde bulunduğu skrotum kesesi üzerinde solucan gibi kıvrım kıvrım şekliye görürüz, tıpkı bacaklardaki variste olduğu gibi. Varikosele toplumda yaklaşık olarak her 10 erkeğin birinde rastlamak mümkün. Sık karşılaşıldığı için de kısırlık şüphesi olunca ilk akla gelen varikoselin olup olmadığıdır.
Varikoselin en önemli zararı sperm sayısı ve kalitesini bozmasıdır
Normalde spermler testislerde üretilir ve uzun bir kanal sisteminden geçerek meni ile dışarı atılır. Testislerin beslenmesi ise kasıktan aşağı doğru inen ve spermatik kordon adı verilen bir yapı içerisindeki temiz kan taşıyan arterler sayesinde olur. Spermlerin ihtiyacı olan besin maddelerini de taşıyan bu temiz kan testisin içini dolaştıktan sonra kirlenerek venöz damarlar yoluyla testisi terk eder. Spermatik kordon içinde temiz ve kirli kanı taşıyan damarlar birbirine çok yakın temas halindedir. Skrotum kesesinin bir özelliği, testislerin normal vücut ısısından 3-4 derece daha soğuk ortamda tutabilmesidir. Ancak bu ısıda spermler sağlıklı üretilebilir. Oysa kirli kan taşıyan venöz damarlar aşırı genişler ve içinde kan birikmeye başlarsa ısı da artarak testislerde sperm üretimi bozulmaya başlar. Zamanla bu daha da ilerleyerek netice kısırlığa yol açabilir. İşte varikoselin en önemli zararı, bu yolla spermin sayısı ve kalitesini bozmasıdır. Sadece bu değil, biriken kirli kan içindeki bazı toksik maddelerin de sperm üretimini bozması söz konusudur.
Varikosel ne zaman tedavi edilmelidir?
Varikosel ergenlikte ortaya çıkmaya başlar ve yıllar geçtikçe zamanla büyüyebilir. Ancak her varikosel kısırlık yapmaz. Olguların üçte birinde çocuk olmasına bir engel yaratır. Varikoselin zarar verip vermediği ise sperm tahlilinden anlaşılır. Sperm sayısı ve hareketinde düşüklük olması durumunda varikosel düşünülmelidir. Sperm DNA hasarlarında da varikoselin etkisi gösterilmiştir. Şayet sperm değerleri bozulmuş ya da DNA hasarı artmışsa, düzeltilmesi gerekir. Bunlar yoksa varikoselin tedavisine de gerek yoktur. Ancak ağrı yapıyor ya da estetik olarak rahatsız edecek derecede bir görünüm veriyorsa, bu durumda varikoselin düzeltilmesi faydalı olabilir. Ergenlik öncesi çocuklarda varikosel testisin büyümesini geciktirir ve muayenede bir testisin diğerinden daha ufak kaldığı dikkat çeker. Bunlarda da varikoselin tedavisi ilerisi için koruyucu olacaktır.
Damarlarda gözle görülür bir genişleme varsa dikkat!
Varikosel bulunup bulunmadığı muayene ile anlaşılır. Ultrason ya da doppler incelemeleri her zaman güvenilir sonuç vermez. Muayene sırasında damarlarda gözle görülür bir genişleme varsa bu ileri derecede varikosele işaret eder. Bazen gözle seçilemeyebilir, bu durumda elle hissedilmesiyle tanı konulur. Ikınmakla damarlardaki dolgunluk daha da artar.
Varikoselin tedavisi cerrahidir
Cerrahi ile yani kasık bölgesinden yapılacak küçük bir kesi ile girilir ve genişlemiş damarlar bağlanarak iptal edilir. Bu işlemin mikrocerrahi tekniği ile yapılması daha güvenli olur. Çünkü ameliyat sahası içinde testisi besleyen damarlar, sinirler ve sperm taşıyan kanal bulunur. Bunların hasarlanması ameliyatın etkinliğini azaltır. Oysa mikroskop altında bu yapılar kolaylıkla seçilerek korunmaları mümkün olur.
Şayet çocuk olmasına mani tek sorun varikosel ise, tedaviyi takiben hastaların yarısında sperm değerlerinde düzelme ve üçte birinde eşinde gebelik görülebilir. Ancak varikosele eşlik eden başka bozukluklar da varsa, bunların da araştırılıp birlikte tedavi edilmesi başarıyı artıracaktır.
Netice olarak varikosel, erkek kaynaklı kısırlık olgularında cerrahi olarak düzeltilebilecek ve gebelik şansını artıracak önemli bir etkendir. Çok yönlü araştırılır ve doğru tanı konursa tedavisini takiben büyük oranda yüz güldürücü sonuç elde edilebilir.