Organ bağışı bekleyen hasta sayılarının son yıllarda çok değişkenlik göstermemekle birlikte artmaya devam ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Dinçkan, “Bütün organları işin içine katacak olursak, dokular da dâhil 30 bin civarında organ ve doku bekleyen hasta var. Bunların çoğunluğunu böbrek bekleyen hastalar oluşturuyor. Bu hastaların yüzde 15’i de çocuk hastalarımızdır. Çocuk hastalar, ailelerinde başta anne babaları olmak üzere uygun donörleri varsa, organ nakli şansı yakalayabiliyorlar” ifadelerini kullandı.
ORGAN BAĞIŞINI ARTIRMAK İÇİN GÖNÜLLÜ OLUNABİLİR
Organ bağışını artırmak için yapılabileceklere dikkat çeken Prof. Dr. Dinçkan, şunları söyledi: “Canlı donör olmanın birinci kuralı gönüllü olmaktır. Aynı gönüllülük durumu, beyin ölümü olan kişiler için de geçerli olmalıdır. Ben organ bağışını topluma anlatmanın, toplumu bilinçlendirmenin yolunun da yine gönüllülükten geçtiğini düşünüyorum. Bu sorun sadece bu işi yapan hekimlerin ve sağlıkçıların değil, tüm toplumun bir sorunu olarak görülmeli. Toplum organ bağışını tekrar gündeme getirmeli. Dünyada savaşlar var, ekonomik sorunlar var, kültürel sorunlar var, göç sorunu var. Ancak bu sorunların içerisinde kronik sağlık sorunu yaşayanların da sorunları artmaya devam ediyor. Bu konu elzem çünkü kronik organ yetmezliği yaşayan insanların beklentisi, insanın temel hakkı olan yaşam hakkını ilgilendiriyor. O yüzden bu konu da en az savaşlar kadar önemli. Toplumda bir sürü insan zamanında organ bulunamadığı için hayatını kaybediyor. Dolayısıyla, organ bağışını artırmanın tek yolu toplum olarak gönüllü sayısını artırmaktan geçiyor. Bunu tekrar tekrar herkese anlatmalıyız. Sadece organ nakli ihtiyacı olduğunda, konunun aileler tarafından gündeme getirilmesi ile maalesef istenen farkındalık sağlanamıyor. Binlerce kişi hayatını kaybetmeye devam ediyor.”