AVUÇ İÇİ VE AYAK TABANINDAKİ DÖKÜNTÜLER TANIYI KOLAYLAŞTIRIYOR
El ve ayaklardaki döküntülerin en tipik özelliğinin avuç içi ve ayak tabanını tutması olduğunu belirten Prof. Dr. Bakar, “Genellikle avuç içi ve ayak tabanında döküntü görülür ki bu da el, ayak, ağız hastalığının tanısını kolaylaştırıyor. Döküntüler kaşıntılı olmadığı için alerji kaynaklı döküntülerden ayırt edilebilir. Döküntü, kimi zaman ateş ile birlikte enfeksiyonun birinci ve ikinci günü oluşmaya başlıyor. Hastalığın iyileşmesi ortalama bir haftayı bulabiliyor. Bir hafta içinde döküntüler kendini sınırlıyor. Her şey kendiliğinden düzeliyor” ifadelerini kullandı.AĞIZ İÇİNDE DÖKÜNTÜLER SIKINTI OLUŞTURUYOREnfeksiyon hastalığı olduğu için çocukta görülen belirtilerden birinin de ateş olduğunu anlatan Prof. Dr. Bakar, “Ancak ateş genellikle çok dirençli olmuyor, 1-2 gün sürebiliyor. Bu noktada asıl sıkıntıya düşüren ağız içindeki afta benzer döküntüler oluyor. Çünkü bu süreç ağrılı olduğu için özelikle küçük çocuklarda beslenmeyi ve sıvı alımını bozuyor. Bu durumda çocukları hastaneye yatırmak zorunda kalabiliyoruz” dedi.
GRUPLAR HALİNDE HAVUZ GİRMEK BULAŞI ARTTIRIYOR
“El, ayak, ağız hastalığının artmasında özellikle yaz aylarında, çocukların gruplar halinde havuzlara girmeleri ve dolayısıyla enfeksiyonu kolaylıkla bulaştırmaları çok önemli etken” diyen Prof. Dr. Filiz Bakar, sözlerine şöyle devam etti:“Genellikle bağırsaklardan saçılan virüs kaynaklı bir enfeksiyon ve özellikle de elle bulaşıyor. Dolayısıyla elle temas çok önemli. El hijyeninin iyi olmadığı durumlarda, ki çocuklarda bunları yapabilmek bazen zor olabiliyor, çocuklar bir arada olduklarında virüsü birbirlerine çok kolay bulaştırabiliyor.”6 HAFTA BAĞIRSAKTAN, 4 HAFTA SOLUNUM YOLU SALGILARINDAN SAÇILIYORVücuttaki virüsün haftalarca kalıp, saçılmaya devam ettiğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bakar, sözlerine şöyle devam etti:“Virüs yaklaşık 6 hafta bağırsaklardan, solunum yolu salgılarında ise 4 hafta boyunca saçılmaya devam ediyor. Dış ortama dayanıklı ve bulaşıcılığı yüksek olan bir virüs olduğundan salgını önlemek için hijyen kurallarına çok dikkat edilmesi gerekir. Virüs kaynaklı bir hastalık olduğundan destek tedavisi bizim için önemli. Tüm virüs enfeksiyonlarında olduğu gibi antibiyotik kullanmak şart değildir. İkincil enfeksiyonlar olursa antibiyotik kullanımı destek tedavisi olarak önceliklidir. Çocuğun ağızdan alımını bozmuyorsa, daha çok ağız içindeki yaraları için birtakım tedaviler uygulanarak ailelere çocuğun bol sıvı alması önerilir.”