Üç kişiden biri yüksek tansiyon hastası
Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Başkanı Prof.Dr. Şehsuvar Ertürk, Türkiye'de her 3 erişkinden birinin hipertansiyon hastası olduğunu söyledi.
Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği'nin son olarak 2003 yılında yaptığı Türk Hipertansiyon Prevalans Çalışması kısa adıyla Patent ve Salturk, Türkiye'de Tuz Tüketimi ve Hipertansiyon Toplum Araştırmaları'nın yenilenmiş sonuçları, 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü'nde açıklandı. Açıklama, Antalya'nın Serik ilçesine bağlı Belek turizm beldesinde devam eden 14'üncü Ulusal Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Kongresi'nde yapıldı.
Hipertansiyon görülme sıklığı yüzde 30.8
Ülke nüfus özelliklerini temsil edecek şekilde 26 ilde 5 bin 437 gönüllü taranarak gerçekleştirilen Patent 2'nin sonuçlarını açıklayan Dernek Başkanı Prof. Dr. Şehsuvar Ertürk, Türkiye'de 18 yaş üzeri bireylerde 9 yıl önce yüzde 31.8 olan hipertansiyon görülme sıklığının son araştırmada yüzde 30.3 olduğunu söyledi. Hipertansiyon sıklığının kadınlarda yüzde 32.3 erkeklerde ise 28.4 olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ertürk, bu oranların 9 yıl önceki çalışmayla paralellik gösterdiğini kaydetti.
Prof. Dr. Şehsuvar Ertürk, bu oranlar ışığında Türkiye'de her 3 erişkinden birinin hipertansiyon hastası olduğunu söyledi.
Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği'nce gerçekleştirilen Patent 2 toplum araştırmasının sonuçlarına göre hipertansiyon sıklığı yaşla ve beden kitle indeksi ile paralel olarak artış gösteriyor. Hipertansiyon sıklığı orta yaş grubu olarak ifade edilen 35 - 65 yaş aralığında, erkeklerde yüzde 36, kadınlarda yüzde 40.5 olarak saptanırken 65 yaş ve üzeri erkeklerde yüzde hipertansiyon görülme sıklığı 71.5 kadınlarda ise yüzde 84.4 oldu.
Farkındalık artıyor
Hipertansiyonun özellikle Karadeniz ve Batı Anadolu'da diğer bölgelere göre daha sık olduğu göze çarpmakla birlikte Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde hipertansiyona daha az rastlandı. Hastalığa ilişkin farkındalık dokuz yılda yüzde 15'lik artış göstererek yüzde 40'dan yüzde 55.1'e yükseldi. 9 yıl içinde hipertansiyon ilaçları kullanım oranı yüzde 31'den yüzde 47.5'e çıkarken, hipertansiyon kontrolü de tüm hastalarda yüzde 8'den 29.1'e, antihipertansif ilaç kullananlarda ise bu oran yüzde 20'den yüzde 54.1'e yükseldi.
Halk sağlığı sorunu
Toplum araştırmasının sonuçlarını açıklayan Prof. Dr. Ertürk, bu iyi yöndeki değişikliklere karşın hem hipertansiyon farkındalığı, hem de kan basıncı kontrolünün henüz yeterli düzeyde olmadığını kaydetti. Hipertansiyon farkındalığının gençlerde, erkeklerde, kırsal kesimde yaşayanlarda, beden kitle indeksi normal olanlarda, fazla ekmek tüketenlerde, sigara içenlerde ve hiç doktora gitmeyenlerde daha düşük olarak bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Ertürk, "Hipertansiyon kontrolü de gençlerde, erkeklerde ve eğitim düzeyi düşük olanlarda daha kötü bulunmuştur. Sonuç olarak, Patent 2 çalışmasının sonuçları göstermiştir ki hipertansiyon ülkemiz için önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir" diye konuştu.
Hipertansiyon farkındalığı, tedavisi ve kontrolünde son 9 yılda olumlu yönde değişiklikler olduğunun altını çizen Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ertürk, gençlerde ve erkeklerde, hipertansiyon farkındalığı düşük ve kontrolünün de kötü olduğunu söyledi.
Tuzun yüzde 57'si yemekten
Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yunus Erdem, Türkiye'nin tuz tüketim alışkanlıklarını ortaya çıkaran Salturk 2 çalışmasının sonuçlarını açıkladı. İstanbul, Ankara, İzmir ve Konya'da 657 gönüllüde gerçekleştirilen çalışmanın sonuçlarına göre tuz tüketiminde ortalama günlük 14.8 gramlık değer elde edildiğini söyledi. Bu oranın kadınlarda 14 gram erkeklerde ise 15.1 gram olduğunu kaydeden Prof. Dr. Erdem, erkek ve kadın arasındaki farkın erkeklerin daha çok besin tüketmesiyle ilgili olduğunu söyledi.
Kent ve kır ayrımında köyde yaşayan insanların yaklaşık günde 16 gram tuz tüketirken, kentli nüfusun tüketim oranını günde 14.5 gram olduğunu belirten Prof. Dr. Yunus Erdem, araştırmanın sonuçlarına ilişkin şunları söyledi:
"Tuzu yemekten alıyoruz. Türkiye'ye daha özel olarak tuzu ekmek ve benzeri ürünleriyle birlikte ve sofrada ekerek alıyoruz. İkinci olarak besinlerin hazırlanması sırasında, turşu, peynir, salam, sucuk, konserve ve hazır gıdalarda olduğu gibi, tuz eklenmesi vardır. Ayrıca yemeğin pişirilimesi sırasında eklenen tuz yemek tuzu olarak sınıflandırılabilir. Oranları verecek olursak yemeklerden aldığımız tuz günlük tuz tüketiminin yüzde 57'sine denk gelirken ekmekten aldığımız tuz, toplam tüketimimizin üçte birini, yüzde 30'unu oluşturuyor. Bu oranın içine simit, poğaça gibi ekmek gibi besinler de dahildir."
Sofrada eklenen tuza dikkat
Salturk 2 araştırmasına göre alınan tuzun gıda kaynakları arasında sıralanması 7.22 gramı yemeklerden, 1.27 gramı işlenmiş besinlerden, 0.25 gramı doğal besinlerden, 5.7 gramı eklenen tuzdan, 3.81 gramı ekmekle alınan tuzdan, 1.57 sofra tuzundan elde ediliyor. Prof. Dr. Erdem, yemekten alınan tuzun çok büyük bölümünün pişerken eklenen tuzdan oluştuğunu kaydetti.
Türkiye'de tuz tüketimi konusunda 9 yıl öncesine göre olumlu yönde azalma varken mevcut kullanım düzeyinin Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği 6 gramlık değerin çok üzerinde olduğunu belirten Prof. Dr. Yunus Erdem, "Ülkemizde sağlıklı bir insanın alabileceği tuz miktarının iki katından fazla tuz tüketilmektedir ve bunun en önemli kaynağı yemekler pişirilirken eklenen tuzdur. Ayrıca, ekmekle alınan tuz da önemli bir tuz kaynağı oluşturmaktadır. Aşırı tuz tüketimi hipertansiyona ek olarak, inme, kemik erimesi ve mide kanseri gibi hastalıklara neden olabilmektedir. Bu yüzden çocukluk çağından itibaren beslenme alışkanlıklarının düşük tuz tüketimi sağlayacak şekilde planlanması uzun vadede bu hastalıklar ve bunların kötü sonuçlarını önlemeye yardımcı olacaktır" diye konuştu.
Araştırmaya katılan gönüllülerin yüzde 16'sının sofrada yemeğin hiç tadına bakmadan tuz eklediğinin ortaya çıktığını kaydeden Dernek Başkanı Prof. Dr. Şehsuvar Öztürk, "Bu toplam günlük tuz tüketiminin yüzde 13'ünü oluşturmakta. Genel ortalama önemsiz gibi gibi görülebilir ama önemli bir yere sahip. Doğrudan müdahale etme şansımızın olduğu bir değer. Bir diğeri yemek pişerken eklenen tuz. Bunları engeleyebiliriz. Sofrada eklediğimiz tuzu kaldırdığımız zaman çok önemli bir yol almış olacağız" dedi.
14'üncü Ulusal Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Kongresi, 20 Mayıs Pazar günü sona erecek.