Türkiye Avrupa'da diyabetin en hızlı arttığı ülke
Türkiye Diyabet Vakfı'nın verdiği bilgilere göre, diyabet tüm Avrupa ülkeleri içinde en hızlı artışı Türkiye'de gösteriyor.Diyabet hastalarının sayısı açısından ise Türkiye, Avrupa genelinde Rusya ve Almanya'nın ardından üçüncü sırada.
Türkiye Diyabet Vakfı'ndan Prof. Dr. Mehmet Temel Yılmaz, Türkiye'de bugün yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 15'inin diyabet hastası olduğunu söylüyor.
BBC Türkçe'nin haberine göre, 1997-1998 yıllarında yapılan Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması (TURDEB 1) ve bu çalışmanın Ocak-Haziran 2010'da yapılan tekrarı TURDEB 2'den elde edilen sonuçlar, Türkiye'de diyabet hastalığının nasıl bir hızla arttığını gösteriyor.
Prof. Dr. Yılmaz, on yıllık bir süre zarfında diyabet hastalarının oranının yaklaşık yüzde 100'lük artış göstererek yüzde 7,6'dan yüzde 13,4'e çıktığını söylüyor. Yılmaz'a göre, bu artışa karşın halkın diyabet hastalığı konusundaki farkındalık oranı ise hayli düşük. Prof. Dr. Yılmaz, "Kendisi diyabetli olduğu halde insanların üçte biri bu hastalığa sahip olduğunun farkında değil" diyor.
Türkiye Diyabet Vakfı'nın yürüttüğü farkındalık çalışmasına göre de ailesinde diyabet hastası bulunmayan kişilerin diyabet hastalığı hakkında bilgi sahibi oranı yüzde 20-25 düzeyinde. Prof. Dr. Yılmaz, "Türkiye’de yalnızca her dört-beş kişiden biri diyabetin ne olduğunu biliyor" diyor.
Türkiye'de neden daha hızlı artıyor?
Diyabet 21’inci yüzyılın getirdiği yeni yaşam biçimleri nedeniyle tüm dünyada artış gösteriyor. Gelişen teknolojiyle birlikte gelen hareketsiz yaşam, yoğun ve stresli bir hayat tarzı ve bununla doğru orantılı olarak hızlı ve çabuk beslenme zorunluluğu -yani "fast food" kültürü- diyabet hastalığının artışında büyük rol oynuyor.
Prof. Dr. Mehmet Temel Yılmaz, diyabetin özellikle Türkiye'de neden daha yüksek bir artış gösterdiğine dair olarak ise şunları söylüyor:
"Birincisi Türk insanı teknolojinin çok daha çabuk esiri oluyor. Yüksek teknolojiyi seviyor ama diğer ülkelere göre daha hızlı bağımlısı oluyor."İkincisi biz toplum olarak spor yapmayı sevmiyoruz. Düzenli spor kültürümüz yok."Üçüncü ve en önemli şey ise 'fast food' kültürü. Burada sadece Amerikan tipi fast food'dan bahsetmiyoruz. Dünyadaki bütün ülkelerde iki tip hazır yemek tüketimi var: Bir Amerikan tipi, yani hamburger, cips, sosis gibi... Diğeri ise o ülkenin kendi yerel fast food'u. Türkiye'de bunun karşılığı da döner, lahmacun, dürüm gibi çabuk tüketilen yiyecekler..."
Prof. Dr. Mehmet Temel Yılmaz, dünya genelinde diyabetin en hızlı artış gösterdiği bölgenin Orta Doğu bölgesi olduğunu, Türkiye'ye bakıldığında ise Gaziantep merkez olmak üzere, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde en yüksek artışın görüldüğünü söylüyor ve şöyle devam ediyor:
"Bu iki bölgenin ortak bir özelliği var: Mutfak... Orta Doğu ve Güneydoğu Anadolu mutfağı diyabeti hızlandıran bir mutfak. Yağlı, hamurlu, şekerli bir mutfak. Bizim ülkemizde Ege, Akdeniz, Karadeniz mutfağı da var ama Güneydoğu Anadolu mutfağı bunları geçerek 'fast food' alanında bütün ülkeye yayıldı. Bizim insanımız da, 18 yaş altı kuşağı bir yana bırakırsak, özellikle 18 yaş üstü kuşak, çabuk yemek tüketiminde Güneydoğu Anadolu mutfağını tercih ediyor. Bu nedenle obezite de diyabet de hızlı bir şekilde artıyor."
Kritik nokta okul kantinleri
Prof. Dr. Mehmet Temel Yılmaz, diyabetle mücadelede en kritik noktanın ise okul kantinlerinde çocuklara sağlıklı yemek sunulması olduğunu söylüyor.
"Çocuklar evde pişirilen üç öğün yemeği yerken okula başladıkları andan itibaren kantinle tanışıyor. Türkiye'de bütün kantinler 'fast food' seçenekleri sunuyor. Biz devlet eliyle her yıl milyonlarca çocuğa istemeden de olsa 'fast food' kültürünü aşılamış oluyoruz. "Sağlık Bakanlığı gazlı içecekleri kantinlerden çekti, ama ekmek, sosis, cips gibi diyabetojenik bütün yiyecekler kantinde hala var.
"Avrupa ülkeleri ve Kuzey Amerika'da okullarda artık sıcak yemek, salata, et, haşlanmış sebze gibi sağlıklı yiyecekler veriliyor. Bununla ilgili bir an önce önlem alınması lazım. Gençlere yönelik ciddi olarak eğitim programları yapılması lazım. "Fast food eğer hayatın bir realitesi ise o zaman sağlıklı seçenekler oluşturmak lazım. Beyaz ekmek yerine çavdar ekmeği, salata, sebze-peynirli, sağlıklı sandviçler gibi ucuz, kolay erişilir, çabuk yemek seçenekleri üzerine çalışmak lazım."
Halka beslenme eğitimi verilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, obeziteyi ya da diyabeti sadece sporla yenmenin de mümkün olmadığını, stresin de tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de diyabet artışında büyük rol oynadığını söylüyor.
Rakamlarla diyabet
2014'teki diyabetli sayısı: 422 milyon
1980'deki diyabetli sayısı: 108 milyon
Dünyadaki yetişkin nüfusta diyabet oranı: %8,5
2012'de diyabet kaynaklı ölüm sayısı: 1,5 milyon
Kanda yüksek glikoz oranı bağlantılı ölümler: 2,2 milyon
Her yıl 1,5 milyon kişi diyabetten ölüyor
Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Sağlık Örgütü, diyabet vakalarındaki hızlı artışın devam ettiğini ve neredeyse her 11 kişiden birinin diyabet hastası olduğunu açıklamıştı. Örgütün hazırladığı kapsamlı raporda, 1980'de 108 milyon olan diyabet hastası sayısının 2014'te neredeyse dört katına çıktığı belirtiliyor. Kandaki şeker oranının kontrol altında tutulmaması kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, körlük, uzuvların ampütasyonu ve hamilelikte sorun riskini artırıyor.
Diyabet her yıl 1,5 milyon kişinin ölümüne yol açıyor ve ölüm nedeni sıralamasında sekizinci sırada yer alıyor.
Ayrıca 2,2 milyon kişi de kanda yüksek glikoz oranıyla bağlantılı hastalıklardan ölüyor.
1980'lerde zengin ülkelerde yaygın olan bu hastalık bugün daha çok düşük ve orta gelirli ülkeleri etkiliyor.
Orta Doğu'da diyabet vakaları 1980'lerde nüfusun yüzde 5,9'unu etkilerken, 2014'te bu oran yüzde 13,7'ye çıktı.