Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Teknikeri Mehmet Pıçak, şerbetin Osmanlı mutfağından geldiğini belirterek şunları söyledi:"Şerbet bir gelenek ve kültürdür. Şerbet, Osmanlı'nın bize bıraktığı kültürlerimizdendir. Ramazan ayı geldiğinde biz bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için, hastalıklara karşı vücut direncimizi artırılması için, metabolizmanın düzgün çalışması için kullanılabilecek en güzel ürün şerbettir. Şerbet bizim Osmanlı saray mutfağından formelize ederek aldığımız bir üründür. Bizim ramazan ayında bununla ilgili bir sloganımız var. 'Rahat oruç tutabilmek için demirhindi şerbeti için' diyoruz. İçinden geçtiğimiz buhranlı havada, bu virüs ortamında, dünyayı etkileyen bu salgın dönemde kullanılabilecek ve gıda olarak tüketilebilecek bir üründür şerbet."
'İftarda ve sahurda tüketilmesini tavisye ediyoruz'
Demirhindi şerbetinin iftar ve sahurda düzenli olarak tüketilmesini tavsiye ettiklerini belirten Pıçak, "Biz vatandaşlarımıza demirhindi şerbetini iftarda ve sahurda düzenli olarak tüketmesini öneriyoruz. Yapımı ise şu şekilde; kaynamakta olan 10 litre su içine yarım kilo kadar demirhindi ilave ediyoruz. Bunun yanında 50 gram kabuk tarçın, 50 gram kök zencefil, 15 gram havlıcan, 15 gram zerdaçal, 10 gram yenibahar, 10 gram kakule, 10 gram muskat, 10 gram rezene, 10 gram anason, 5 gram çörek otu ve yine 5 gramda renklendirmesi ve tatlandırması açısından nar çiçeği ilave ediyoruz. 10 litre kaynamakta olan su içine bu ürünleri ekliyoruz ve kısık ateşte 2 saat kaynatıyoruz. 2 saat kaynadıktan sonra içindeki bitki ve baharatları alarak soğumaya bırakıyoruz. Ilık bir seviyeye geldiği anda içine yarım kilo bal ilave ediyoruz. Böylece şerbetimiz ortaya çıkmış oluyor" dedi.