“40 YAŞINDAN SONRA İLK TİROİT ULTRASONU MUTLAKA YAPILMALI”
Kanser sıklığıyla ilgili bilimsel araştırmalarda 5 yıllık periyotlara bakıldığını vurgulayan Prof. Dr. Ayşan, “Analizler, ülkemizde tiroit kanserini her 5 yılda, bir önceki 5 yıldan daha sık görüldüğünü ortaya koyuyor. Biz bu değerleri sahada, yani kliniklerimizde, polikliniklerimizde, hasta muayenelerimizde de gözlemliyoruz. Var olan faktörler devam ettiği sürece tiroit nodülü ve kanseri görülme sıklığı artacaktır” dedi.İnsanların tiroit hormonlarına baktırıp ve hormonları normal çıktığında ‘bende kanser yok’ psikolojisine girdiğini ancak bu yanlış yaklaşımın değiştirilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Erhan Ayşan sözlerine şöyle devam etti:“Tiroit kanserinin kan tahlillerinde çıkmadığı bilinmeli. Tiroit kanseri tanısı için elimizdeki en değerli tanı aracı ultrasondur. Bazen biyopsi dahi yapmadan ultrason verilerine bakarak tiroit kanserini teşhis edebiliyoruz. Dolayısıyla Türkiye gibi tiroit kanserinin sık görüldüğü bir ülkede insanların mutlaka boyun ultrasonu yaptırmaları gerekiyor. 40 yaşından sonra ilk tiroit ultrasonu mutlaka yapılmalı. Elde edilen verilere göre sıklığı değişebilmekle birlikte yıllık ya da 5 yıllık periyotlarla tiroit ultrasonuna devam edilmesini öneriyoruz.”
“NODÜL SAYISI ARTTIKÇA KANSER RİSKİ AZALIYOR”
Nodül sayısı arttıkça kanser riskinin azaldığını işaret eden Prof. Dr. Ayşan, “Biz hekim olarak ultrasonda çok fazla nodül gördüğümüzde rahatlıyoruz. Bir ya da iki tane nodül göründüğünde ise kanserin olma ihtimali artıyor. Diğer yandan, şu da unutulmamalıdır ki, tiroit nodüllerinin sadece yüzde 5’i kanserdir, yüzde 95’i kanser değildir. Ne yazık ki, tiroitinde nodül tespit edilen kişiler hemen kanser oldukları düşüncesine kapılıyorlar. Oysa bu çok yanlış. Nodül varsa endişe etmeyin ama bir uzmana görünmeyi de ihmal etmeyin” şeklinde konuştu.