Osmanlı Dönemi’nde 16. yüzyılda günlük hayata giren kahve, gerek sosyo-ekonomik getirileri ve sağlık açısından faydalarıyla dünya çapında etkinliğe sahip. Öğr. Gör. Gökhan Taşpınar, kahvenin dünya sahnesine çıkışı hakkında farklı söylentiler olmasına rağmen günümüzün vazgeçilmezleri arasında olduğu söyledi.
“GASTRONOMİ KÜLTÜRÜMÜZÜN ÖNEMLİ BİR PARÇASI”
Kahvenin, toplumların damak zevklerine göre demleme, pişirme ve servis etme konusunda farklılıklar gösterdiğini dile getiren Gökhan Taşpınar, evrensel bir içecek olmasına rağmen Osmanlı ve Anadolu’da kahvenin, bize özgü bir sunum şekli olduğunu kaydetti. Türk kahvesini dünyada marka haline getiren özelliğinin birçok ülkenin aksine cezvede pişirilip telvesiyle birlikte sunulduğunu söyleyen Taşpınar, “Kahve, eskilerden beri yanında reçel, lokum, üzüm, kuruyemiş gibi tatlı eşliğinde kahve için hazırlanmış özel fincanlarda servis edilirdi. Kahve kültürümüzüm günümüze kadar bozulmadan varlığını devam ettirmesi kesinlikle gastronomi kültürümüzün önemli bir parçasıdır” dedi.