hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Şap hastalığı, solunum ve temas yoluyla insanlara bulaşıyor

    Şap hastalığı, solunum ve temas yoluyla insanlara bulaşıyor
    expand
    KAYNAKİHA

    Halk arasında tabak hastalığı olarak adlandırılan şap hastalığının, Türkiye’ye giren ruminantlardan yani geviş getiren sığır, koyun ve keçilerden yayıldığını belirten Prof. Dr. Haydar Özpınar, hastalık hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Son dönemde Türkiye’de görülen şap hastalığının SAT 2 varyantının Kuzey Afrika’dan İran ve Irak’a gelerek oradan da hayvan hareketliliğiyle Türkiye’ye girdiğini belirten Prof. Dr. Özpınar, “Bu virüs kan, kemik iliği, lenf ve iç organlarda uzun süre etkisini yitirmeden kalabilmektedir. Özellikle saman, kuru ot ve yemlerde 5 ay kadar yaşadığı bildirilmektedir. Virüs solunum yoluyla havadan alındığı gibi enfekte olmuş hayvanların ağız salyası, süt, sperma ve deri yoluyla da hızla diğer hayvanlara bulaşabilmektedir.” dedi.

    Bu hastalığın İngilizce ve Almancada ağız ve ayak hastalıkları olarak adlandırıldığını, hayvanlardaki semptomları arasında ateş, iştahsızlık, süt ve et veriminde azalma, ayrıca ağız, burun ve ayaklarda kesecikler oluşuğunu belirten Prof. Dr. Özpınar, “Kesecikler patlayarak bulunduğu bölgelerde geniş ülseratif yaralara neden olmaktadır. Viral hastalıklarla ortamın kötü olması durumunda sekonder enfeksiyon olarak bakteriler de devreye girerek mastitis ve ayak hastalıkları hızla oluşabilmektedir.” ifadelerini kullandı.

    “Şap hastalığı hayvandan insana geçen bir hastalıktır”

    Şap hastalığının aynen korona virüsün de olduğu gibi çok hızlı yayılan ve hayvanların hızla enfekte olması nedeniyle verim düşüklüğüne bağlı olarak ekonomik kayıplara neden olan bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Özpınar, “Bu nedenle; hastalığın görülmesi durumunda ihbar edilmesi ve karantina uygulanması zorunludur. Hayvan hareketliliğine aslâ izin verilmez. Genelde hasta hayvanlar yakılarak ve gömülerek imha edilir.” diyerek hastalığın önemini vurguladı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hastalığın zoonoz yani hayvandan insana geçen hastalık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özpınar, “Zoonoz gurubunda olması nedeniyle insanlara da geçtiğini göstermektedir. İnsanlara bulaşması direkt elle memeye veya hayvana temas yoluyla olmaktadır. İnsanlarda önemli bir hastalık oluşumuna sebebiyet vermemektedir. İnsanda ağız mukozasında ve dilde veziküller oluşumuna neden olur.” dedi.

    “Hastalık sebebiyle hayvancılık sektörü ekonomik krize girebilir”

    Şap hastalığına yakalanmış hayvanların hızla kilo kaybederek kaşektik durumuna düştüğüne ve laktasyon döneminde olan hayvanların ise süt veriminin azaldığına değinen Prof. Dr. Özpınar, “İhbarı zorunlu hastalık olması nedeniyle hayvanlar karantinaya alınarak, kesilerek imha edilmelidir. Burada önemli olan hayvancılık sektörünün hastalık nedeniyle büyük bir ekonomik krize girmesi durumudur. Şapa yakalanmış hayvanların eti 24 saat üstünde bekletilmesi ve sütlerin de pastörize edilmesi durumunda şap virüsü ölmektedir. Esas tehlike hayvan sahiplerinin ihbarı zorunlu olan bu hastalık durumunu haber vermeden, hayvanların mezbahalara sevk edilerek kesimine izin verilmesi ve bu hayvanların et ve kemik unu yapımında kullanılması olabilir. Et ve kemik unlarında bu virüsün uzun süre canlı kalabildiği ve tekrar hayvanlara bulaşma riski taşıdığı bildirilmektedir. Bu nedenle hastalığın kontrol altında tutulması zorunludur.” ifadelerini kullandı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Hastalıktan korunmak için aşı ve insanların şuurlandırılması şart”

    Viral hastalıklarda genelde bilinen bir tedavi yöntemi olmadığını ve bunun için belirlenen antijene karşı aşı geliştirmek yani antikor geliştirmenin gerekli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Özpınar, “Hastalığa sebep olan şap virüsünün hangi varyantı tespit edildiyse o varyanta ve diğer varyantlara etkili olan aşının geliştirilmesi ve 6 ayda bir hayvanlara uygulanması gerekmektedir. Bunun yanında Ahırlara giriş ve çıkışların kontrol edilmesi bu hastalığa karşı ahırlarda çalışan insanların şuurlandırılması ve bu hastalığın semptomlarının görülmesi durumunda hızla veteriner hekime müracaat edilmesi önem arz etmektedir.” dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Türkiye’de hayvancılık işletmelerinin küçük çaplı aile işletmeleri olması nedeniyle hayvancılığın genelde şuursuz yapıldığını ve uygulanması zorunlu olan bazı tedbirlerin alınmadığını kaydeden Prof. Dr. Özpınar son olarak şunları ekledi, “Ülkemizde hayvancılık konusundaki şuursuzluk ve tedbir eksikliği nedeniyle başta şap ve brusella olmak üzere bazı viral hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. Ahırların hijyenik şartlara uygun olması, kullanılan yemlerin temiz ve kaliteli olması ve aşı uygulamalarının yapılması durumunda hayvanların sağlıklı olması sağlanacaktır. Sağlıklı hayvansal ürünlerle beslenen insanlarda daha sağlıklı olacaklardır. Korona salgınında gördüğümüz üzere çok sayıda hastalık, hayvanlardan insanlara geçebilmektedir. Teknolojik imkanların artması ve yeni tip virüslerin teşhis edilmesi nedeniyle bu konunun önemi daha da artmaktadır. İyi ve kaliteli bir yaşam için hayvanların da sağlıklı ortamda yetiştirilmesi, kontrol altında tutulması artık zorunlu hale gelmiştir. Aksi taktirde gerek viral, gerekse bakteriyel hastalıklar hayvanlardan insana geçebilmekte, hatta sağlıksız olan hayvansal ürünler kullanarak hastalıklara yakalanmamız söz konusu olabilmektedir.”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow