hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Rahim ağzı kanseri cerrahisinde anne olma şansı korunuyor

    Rahim ağzı kanseri cerrahisinde anne olma şansı korunuyor
    expand
    KAYNAKAA

    Kadın Hastalıkları Doğum Jine-Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ali Vardar, rahim ağzı kanseri tedavisinde rahmin korunduğu ameliyatlar gerçekleştirebildiklerini belirterek, bu sayede hem hastalığı tedavi edip hem de hastanın çocuk sahibi olma şansını koruduklarını bildirdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneğinden yapılan açıklamaya göre, farkındalık çalışmaları kapsamında "Kadın Kanserlerinde Güncel ve Yenilikçi Yaklaşımlar" konulu online etkinlik gerçekleştirildi.

    Moderatörlüğünü Dernek Başkanı Arzu Karataş'ın yaptığı etkinlikte Prof. Dr. Mehmet Ali Vardar ve Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Umut Dişel, konuya ilişkin güncel bilgileri paylaştı.

    Cerrahiden medikal onkolojiye kadın kanserlerinin tedavisinde yeni gelişmelerin aktarıldığı etkinlikte, rahim, rahim ağzı, yumurtalık kanseri başta olmak üzere meme kanserinde de uygulamaya yeni giren ve gelecekte standart tedavi haline gelebilecek yöntemler anlatıldı.

    Etkinlikte konuşan Prof. Dr. Vardar, kadına özgü kanserlerde rahim ağzı, rahim ve yumurtalık kanserlerinin en sık görülen türler olduğunu belirterek, rahim ağzı kanserinde alınan tedbirler sayesinde gelişmiş ülkelerde görülme oranının giderek düştüğünü aktardı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Vardar, "Dünyada her yıl 500 bin kadın rahim ağzı kanseriyle tanışıyor. 250 bin kadın ise her yıl hayatını bu nedenle kaybediyor. Bu ölümlerin yüzde 80'i Afrika, Güney Amerika, Uzak Doğu Asya ve Doğu Avrupa gibi bölgelerde. Oysa 1950 yıllarında dünyada rahim ağzı kanserlerinin görülme oranı tüm ülkelerde neredeyse birbirine yakındı. Ancak gelişmiş ülkelerde tarama testlerinin yaygınlaştırılması ve rahim ağzı aşısının yaygınlaştırılması, bu oranı değiştirdi. Bugün Kuzey Amerika, Avusturalya, Kanada gibi ülkelerde rahim ağzı kanseri oranı son derece düşük." ifadelerini kullandı.

    "Rahmi koruyucu cerrahi ile anne olma şansı"

    Rahim ağzı kanserinin önlenmesinde birçok avantaj olduğunu belirten Vardar, Dünya Sağlık Örgütü'nün çiçek hastalığında başarıldığı gibi, gelecekte rahim kanserini dünya üzerinden kaldırmaya yönelik bir hedefi olduğunu anlattı.

    Prof. Dr. Vardar, "Dünyada hiçbir kanser türünde olmayan avantajlara sahibiz. Bir tarama yöntemi olan smear testi ile kansere dönüşecek ya da kanser hücrelerini saptıyoruz. Aşı ile kişiye bulaşmadan önleyici tedbir alabiliyoruz." değerlendirmesini yaptı.

    İleri evre rahim ağzı kanserinde ölüm oranının çok yüksek olduğunun altını çizen Vardar, erken evre saptanması durumunda ise cerrahinin ilk seçenek olduğunu belirtti. Vardar, şu bilgileri verdi:

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Erken evre tümörlerde, rahmi tümden aldığımız cerrahi bir yöntemle hastayı tedavi ediyorduk. Ancak bu hastaların çoğu genç ve rahmin alınması onların anne olma şanslarını yitirmesi anlamına geliyordu. Çocuk sahibi olamıyorlardı. Ancak son araştırmalar, rahmi koruyacak şekilde tümörlü bölgenin alınmasının rahmi almak kadar etkili olduğunu gösterdi. Böylece artık rahmin korunduğu ameliyatlar gerçekleştiriyoruz. Hem hastalığı tedavi ediyor hem de hastanın çocuk sahibi olma şansını koruyoruz."

    "Tümörün genomu adeta parmak izi gibi"

    Doç. Dr. Umut Dişel de kanser tanısı alan bazı hastaların ciddi ölçüde korku ve endişe hissi yaşadıklarını belirterek, şunları kaydetti:

    "Korkmak, endişelenmek elbette normal bir tepkidir. Ancak bu duyguyu aşmak ve tedavilere devam etmek çok önemli. 'Kanser oldum, öleceğim' fikrinden uzak durmak gerekiyor. Elbette kanser tedavisi uzun ve zorlu bir süreç. Ancak özellikle erken evre kanserlerde başarı oranı yüksek ve giderek artıyor. Yeni yöntemler geliştiriliyor ve yöntemler hastaların hem yaşam kalitesini hem de tedavide yüz güldürücü sonuçlar alınmasını sağlıyor."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Son yıllarda tümörün genetik yapısının incelendiği testlerin kullanılmaya başlandığını, 300'den fazla genin aynı anda taranması ile tümörün genetik haritasının çıkarılabildiğini, böylece genlerdeki mutasyonların saptanarak yapısı değişen genlerin belirlenebildiğini, gelecekten bu yöntemin her hastanın tedavisinde standart olarak uygulanabileceğini vurgulayan Dişel, şunları kaydetti:

    "Tümörün genlerine bakılıyor. Tümörün adeta gen haritası çıkarılıyor. Ama her hastanın tümörü birbirinden çok farklı, bir parmak izi gibi düşünebilirsiniz. Nasıl kişinin genleri bir diğerinden farklıysa, tümörü de diğer hastaların tümöründen ayrı özellikler taşıyor. Yeni nesil yüksek teknoloji gerektiren bir izlem yöntemi bu. Birçok kanser türünde kullanıyoruz. Kadın kanserlerinin, meme ya da akciğer kanserinin tedavisinde sıkça yararlanıyoruz. Bu yöntem bize, hastanın hangi ilaçlara, hangi tedaviye daha iyi yanıt vereceğine dair ipucu veriyor. Yani adeta tedavi için navigasyon görevi görüyor. Bu sayede belirlenen ilaç tedavileri ile hastanın yaşam kalitesi artıyor ve yaşam süresi uzuyor."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow