Prof. Dr. Mert Dumantepe: Kan pıhtılaşması kanser hastaları için hayati risk taşıyor
4 Şubat Dünya Kanser Farkındalık Gününde, Dünya Trombozu Günü (World Thrombosis Day) global organizasyonu Yönetim Kurulu Üyesi olan, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mert Dumantepe; kanser hastalığı ve kan pıhtılaşması ile ilgili çok önemli bilgiler verdi.
4 Şubat Dünya Kanser Farkındalık Günü dolayısıyla dünyadaki kanser verilerine değinen Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mert Dumantepe, şunları söyledi: “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; 2020 yılında 19,3 milyon yeni kanser vakası ve 10 milyon ölüm şeklinde bildirilen oranlar, 2018 yılındaki 18,1 milyon kanser vakası ve 9,6 milyon ölüm oranlarıyla kıyaslanınca, dünyadaki kanser yükünün arttığı açıkça görülmektedir. Kanser sıklığına baktığımızda ise, 2020 istatistiklerine göre kadın meme kanseri %11,7 oranla akciğer kanserini geride bırakmıştır. Bunu %11,4 ile Akciğer kanseri, %10 oranla kolorektal kanserler, %7,3 ile prostat ve %5,6 ile mide kanser izlemiştir.”
Kan pıhtılaşması ve kanser arasındaki ilişkiye vurgu yapan Prof. Dr. Mert Dumantepe, “Kan pıhtılaşması yani Venöz Tromboemboli (derin ven trombozu ve akciğer embolisi), kanser hastalarında sık görülen ve hayati riski taşıyan komplikasyonlardandır. Yeni ortaya çıkan bilgiler ve çalışmalar ışığında, kanser hastalarında genel sağlıklı popülasyona oranla 4 kat daha fazla kan pıhtılaşması görüldüğü ve bu durumun direk hasta mortalitesini etkilediği gösterilmiştir” dedi.
Kanser ve Kan Pıhtılaşma Bilenmesi Gerekenler
Kanser ve kan pıhtılaşması hakkında bilgi veren Prof. Dr. Dumantepe, kanser hastalarında atardamar ve toplardamar pıhtılaşması daha sık gördüğünü dile getirdi. Kan pıhtılaşması riskinden bahseden Prof. Dr. Dumantepe, “Hastane yatışı, hareketsizlik, enfeksiyon, genetik pıhtılaşma bozuklukları, cerrahi uygulamalarla artsa da kanser hastalarında gelişen trombozlarda kanserin tipi, histolojisi, evresi ve yaygınlığı, kanser tedavisi ve önemli kanser marker’ların seviyesi gibi faktörler daha ön plandadır. Kanser hastalarında görülen kan pıhtılaşmasının (tromboz) ciddi sonuçları arasında; sık tekrarlayan pıhtı atakları (derin ven trombozu ve akciğer embolisi), kan sulandırıcı ilaçlara bağlı kanamalar, hastane yatış sıklığında artma ve yaşam süresinde kısalma sayılabilir” dedi ve ekledi: “Kanser hastalarında pıhtılaşma gelişimindeki tüm etyolojik nedenler hala açıklığa kavuşmasa da tromboz gelişimi için 3 ana faktörden söz edebiliriz. Bunlar; hangi tip kanser olduğu, kanser için nasıl bir tedavi uygulandığı (kemoterapi) ve hastanın fiziksel aktivitesi (immobilite) olarak sıralanabilir.”
Kanser Tedavisi ile birlikte Pıhtı Gelişimi
Kanser hastalarında gelişen venöz tromboemboli (kan pıhtılaşması) tedavisinde ana amaç hastanın hayatının kaybını önlemek ve devamında yaşam kalitesini arttırmak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Dumantepe sözlerine şöyle devam etti: “Her ne kadar uygulanan tedavi şekilleri kanserle mücadele de en etkin silahlarımız olsa da pıhtılaşma riskinin arttığı kaçınılmaz bir gerçektir ve bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Birçok ilacın kombine olarak kullanıldığı ‘kemoterapi’ ve kansere yönelik uygulanan cerrahi tedaviye bağlı gelişen damar duvarı (endotel) hasarı, kanser hastalarında tedaviye bağlı pıhtılaşma gelişimini tetikleyen ana faktörlerdir.”
Kanser Hastalarında Pıhtılaşma Nasıl Önlenebilir?
Kanser hastalarında gerçekleşen pıhtılaşmadan bahseden Kalp ve Damar Cerrahisi Prof. Dr. Mert Dumantepe, sözlerine şöyle son verdi: “Kemoterapi ilaçlarının kanser hücrelerini öldürdükten sonra ortaya çıkan bazı zararlı maddeler, kan dolaşımına katılarak kanda pıhtılaşmaya yol açmaktadırlar. Bazı kemoterapi ilaçları pıhtılaşmaya daha az neden olurlar. Bu nedenle pıhtılaşma riski yüksek hastalarda kullanılacak kanser tedavi ilacının çok dikkatle seçilmesi, kemoterapi dönemi boyunca kan sulandırıcı ilaçlar ile pıhtılaşmaya karşı profilaksi uygulanması, hastanın hareketli olmasına özen gösterilmesi ve uzun yatak istirahatinde kaçınılması, günde en az 2 litre sıvı alımının sağlanması, hareketsiz hastalarda bacağa kompresyon çoraplarının giyilmesi alınacak en önemli önlemlerdir.
Kanser hastalarına uygulanacak kan sulandırıcı tedavilerde yakın zamana kadar sadece kan sulandırıcı iğnelerin güvenli olduğuna dair kesin bir yargı vardı. Ancak yapılan uluslararası çok merkezli çalışmalarda; Yeni Kuşak Oral Antikoagülanların (DOAK) kan sulandırıcı olarak bu kırılgan hasta grubunda dahi güvenli oldugu ve pıhtılaşmayı en az kan sulandırıcı iğneler kadar etkin önlediği kanıtlanmıştır.”
ilandır