hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Pankreas kanserinin çevresel ve genetik 5 nedeni!

    Pankreas kanserinin çevresel ve genetik 5 nedeni
    expand

    Pankreas kanseri, hastalığa bazı şikayetlerin diğer sindirim sistemi hastalıklarıyla, sırta vuran ağrının ise bel problemleriyle karışabilmesi nedeniyle hızlı yayılıyor ve genelikle ileri evrede tespit edilebiliyor. Dünyada kanser ölümlerinde dördüncü sırada yer alan ve görülme sıklığı giderek artan pankreas kanserine, genetik yatkınlığın yanı sıra günlük yaşantımızdaki bazı yanlışlar da zemin hazırlayabiliyor. İşte pankreas kanserinin çevresel ve genetik 5 nedeni!

     

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Genellikle belirti vermeyerek sinsice ilerleyen pankreas kanseri, ancak ileri evrelerinde sırt ağrısı, karında şişkinlik veya sarılık gibi şikayetlerle kendini belli edebiliyor.

    Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Güralp Onur Ceyhan, "pankreas kanserine bağlı bazı şikayetlerin diğer sindirim sistemi hastalıklarıyla, sırta vuran ağrının ise bel problemleriyle karışabilmesi nedeniyle hızlı yayılan bu tümörün çoğunlukla ileri evrede tespit edildiğini belirtiyor ve ekliyor:

    “Tanı konan hastaların yarısında pankreas kanserinin başka organlara metastaz yaptığını (sıçradığını) görüyoruz.
    Dünyada kanser ölümlerinde dördüncü sırada yer alan ve görülme sıklığı giderek artan pankreas kanserine, günlük yaşantımızda yaptığımız bazı yanlışlar da zemin hazırlayabiliyor.

    Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Güralp Onur Ceyhan, Kasım ayı Pankreas Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında yaptığı açıklamada, pankreas kanseri riskini artıran; kişiye bağlı, çevresel ve genetik 5 etkeni anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

     

    1. Obezite (Şişmanlık)
     

    Geniş kitleler üzerinde yapılan çalışmalarda vücut kitle indeksi (VKİ) 30 ve üzeri olan kişilerde pankreas kanseri riskinin arttığı gösterilmiş.
    Aşırı kilolu olunmasa da bel çevresi yağ dokusu artmış kişilerde de bu riskin benzer şekilde arttığı biliniyor.
    Tüm dünyada artan obezite oranına paralel olarak pankreas kanseri sıklığının da artacağı öngörülüyor.
    Obezitenin pankreas kanseri ile ilişkisi doku düzeyinde inflamasyon, gen düzeyinde etki, yağ dokusu hücrelerinin salgıladığı maddelerin etkisi gibi farklı faktörlere bağlanmakla birlikte, mekanizma net bilinmiyor.
    Bu nedenle kişilerin aşırı kilodan sakınması, sağlıklı beslenmeye dikkat edilmesi, günlük hayatta hareketsizliğin önüne geçilerek aktif hayat tarzının benimsenmesi, ve obezite hastalarının tedavisi toplum sağlığı açısından da önem taşıyor.
     

    2. Diyabet (Şeker hastalığı)
     

    Diyabet hem pankreas kanseri risk faktörlerinden hem de hastalığın sonuçlarından biri.
    Uzun süreli diyabet pankreas kanseri riskini 1.5-2.5 kat arası artırıyor.
    Ancak 15-20 yıl kontrollü diyabeti olan hasta gruplarında pankreas kanserinde artış saptamayan bildiriler de bulunuyor.
    İleri yaşta yeni tanı konulmuş diyabet, pankreas kanseri habercisi olabiliyor.
    Bu grup hastalarda kan şekeri değerleri kanser tedavisi sonrası sıklıkla düzeliyor.
     

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

     

    3. Sigara ve alkol
     

    Sigara kullanımı pankreas kanseri için bilinen en önemli risk faktörlerinden.
    Sigara kullanımı ile hastalık riski yaklaşık iki kat artıyor, sigaranın bırakılması ile bu risk sigara içmeyen kişilere göre azalarak 1.2 kata kadar düşüyor.
    Toplum olarak sigara içme oranının azaldığı Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde sigaraya bağlı pankreas kanseri sıklığı azalmış durumda.
    Alkol kullanımı ile pankreas kanseri ilişkisi henüz net ortaya konulmamış olsa da bazı çalışmalarda; yoğun alkol tüketen kişilerde hastalık oranının arttığı saptanırken, bazı çalışmalarda herhangi bir ilişki kurulamamış.
    Bununla birlikte yoğun alkol tüketimi pankreatit denilen pankreas iltihabı için ana risk faktörlerinden ve pankreatitin pankreas kanseri ile ilişkisi bulunuyor.

     

    4. Genetik yatkınlık
     

    Hem benzer çevresel faktörler hem aynı genetik havuz paylaşıldığı için bazı ailelerde pankreas kanseri kümeleşmesi görülüyor.
    Genetik araştırma konusundaki tüm ilerlemelere rağmen henüz ailevi pankreas kanseri konusu net açıklanabilmiş değil.
    Tüm pankreas kanserlerinin yaklaşık yüzde 4-5’lik kısmını oluşturan bu grupta belirlenecek genetik belirteçler ile gelecekte bu ailelerde tarama yapmanın mümkün olacağı öngörülüyor.
     

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    5. Beslenme alışkanlıkları
     

    Bilimsel bazı çalışmalar; işlenmiş et, doymuş yağ asitleri ve şekerli içeceklerden zengin Batı tipi beslenmenin pankreas kanseri riskini artırdığını gösteriyor.

    Batı tipi beslenmenin obeziteye yol açarak pankreas kanseri riskini etkilediği de öne sürülüyor.

    Her şekilde sağlıklı beslenme alışkanlıklarının koruyucu olduğunun akılda tutulması gerekiyor.
     

    Pankreas kanserinin tedavisinin hastanın genel durumuna, hastalığın evresine ve kanserin yerleşimine göre belirlendiğini belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mert Erkan şöyle konuşuyor:

    “Esas amaç; mümkünse kanseri tamamen yok etmek, mümkün değilse kontrol altında tutmaktır.

    Özellikle son yıllarda kemoterapi başarısının artması, cerrahi olarak pankreas tümörlerinin çıkarılma oranını da artırıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Daha önceden cerrahi şansının mümkün olmadığı, pankreas etrafı ana damarsal yapıların tümörden etkilendiği bir grup hastada önce kemoterapi uygulanıyor ve kemoterapinin yanıt verdiği hastalarda ise cerrahi uygulanabiliyor.

    Benzer şekilde gerek ameliyat öncesi gerek ameliyat sonrası dönemde, farklı kemoterapi ya da radyoterapi protokolleri ile uygun hastalarda çok daha uzun sağkalım sonuçları elde ediliyor.

    Bu derece kompleks bir hastalıkta, farklı tedavi seçeneklerinden o hastaya en uygun olanını seçebilmek için multidisipliner çalışmanın önemi çok büyük.

    Farklı branşlardaki uzmanların bir araya gelerek, hastanın tedavisi konusunda kararı ortak vermesi, tedavi başarısını artıran önemli bir etken.

    Böyle bir multidisipliner merkezde iyileşmeye yönelik tedavilerin uygun olmadığı hasta veya hastalık durumunda ise hastanın gıda alımının sağlanması, sarılığının giderilmesi, ağrı kontrolünün sağlanması gibi genel hayat kalitesini artırmaya yönelik tedaviler uygulanabilmektedir.”  

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow