Obeziteyle birlikte etken olduğu hastalıklar da artmaya başladı. Bunun yanında insanlar pandemi korkusuyla tarama ve kontrollere gitmemeye başladı. Bizim 6 ayda bir veya bazı durumlarda 3 ayda bir yaptığımız kontroller, olmaz oldu. Mesela bir meme kanseri erken teşhiste kür şansı olan bir hastalık olarak karşımıza çıkıyor. Ancak 2 yıl doktora gelmeyen bir hastada yarım santimetrelik tümör; 2, 3 santimetreye veya tüm vücuda yayılabiliyor. Artık erken teşhisten bahsetmiyoruz, ilerlemiş kanser vakalarından bahsediyoruz” dedi.
“Halkımız hastanelerden korkuyor, ama çarşı, eğlence mekânları ve restoranlarda maskesiz oturuluyor”
Vatandaşlarda görülen hastaneye gitme korkusunun, kanser vakalarındaki erken teşhis oranının azalmasına yol açtığını söyleyen Oruk, “Maalesef kanserler artık ileri evrelerde gelmeye başladı. Salgın korkusuyla birlikte hastalar meme ve bağırsak kontrolleri yaptırmaya gitmedi. Kanserler hep geç vakitte gelmeye başladı. Obezitede çok ciddi bir artış var. Kanser vakalarındaki artış da uzun vadede karşımıza çıkacak ama kanser vakalarında erken teşhisi göremez olduk. Orta ve ileri evrelerde kanserler gelmeye başladı. Hastaneler bu işin merkezi ama insanlar hastanelerden korkuyor. Burada her türlü tedbiri alıp yapmak zorundasınız. Bütün hastanelerde salgını önlemeye yönelik tedbirler alınıyor. Halkımız hastanelerden korkuyor ama çarşı, eğlence mekânları ve restoranlarda maskesiz oturuluyor. Tatile gidiliyor ama sanki orada virüs yok. Asıl orada tedbirsizsiniz ama hastaneye gelince korkuluyor. Aksine tedbirin olduğu yerde siz korkuyorsunuz ama tedbirin zayıf olduğu eğlence mekânları, restoranlar ve açık alanlarda rahatsınız. Eğlenceye gelince toplum korkmuyor ama sağlığa gelince korkuluyor. Bizim toplumda ters bir ilişki var” ifadelerini kullandı.