Pandemi sürecinde aile içi şiddet arttı
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şakir Özdemir, Covid-19 pandemi sürecinin belirsizliğinden kaynaklanan kaygı bozuklukları ve depresyonun, kişilerde şiddet eğilimini artırdığını belirterek, "Dünyanın birçok ülkesinde yapılan araştırmalara göre, bu süreçte ev içi şiddet ciddi oranda arttı" dedi. Dr. Özdemir, çocukların da kısıtlama ve izolasyon döneminde şiddet eğilimine yöneldiğine dikkat çekerek, "Mutsuzluk ve üzüntülerini öfke ve şiddet davranışları şeklinde gösterebilir" diye konuştu.
Pandemi sürecinde insanların ekonomik sorunlar, işsizlik, işsiz kalma korkusu, gelecek kaygısı, sokağa çıkma yasağı, kısıtlamalar gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığını belirten Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şakir Özdemir, bu süreçte evlerde geçirilen zamanın artmasının da olumsuz etkiler yarattığını söyledi. Bu süreçte aile içerisinde sağlıklı iletişim kurulamaması, kişinin içine kapanması, evlilikle ilgili olan ve ötelenen sorunlarla yüzleşmek zorunda kalınması ve pandemi sürecinin belirsizliğinin, kaygı bozuklukları ve depresyona neden olduğunu belirten Dr. Özdemir, kişilerde şiddet eğiliminin arttığını kaydetti.
Sorunları ifade edebilmek gerekir
İnsanların sorunlarını ifade etme ve çözme konusunda yeterli olmamaları durumunda konuyla ilgili farkındalıklarının da az olacağını söyleyen Dr. Özdemir, “Bu durumda kişi sorunları çözmede tepki olarak şiddet eğilime yöneliyor" dedi. Özellikle pandemi sürecinde aile içerisinde her zamankinden daha fazla hoşgörü ve tolerans olması gerektiğinin altını çizen Dr. Özdemir, “Bu sürecin geçici bir süreç olduğu, sonsuza kadar devam etmeyeceği, belli bir zaman sonra sonlanacağı kabullenilmeli" diye konuştu. Aile içinde çatışma ve tartışmalardan uzak durulması gerektiğini ifade eden Dr. Özdemir, “Bu süreçten kaynaklanan sorunlar konusunda aile bireyleri kendilerini ve birbirlerini suçlamamalı. Tartışma ve çatışma yerine, kendilerini bu durumdan çıkaracak çözüm yolları aramalılar" dedi.
Çocuklarda da şiddet eğilimi artabilir
Kısıtlama ve izolasyon döneminde çocukların da şiddet eğilimine yöneldiğinin görüldüğünü vurgulayan Dr. Şakir Özdemir, “Bu çok önemli ve dikkat edilmesi gereken bir konu. Pandemi döneminde çocuklar da kısıtlanma ve izolasyona maruz kaldıkları için, mutsuzluk ve üzüntülerini öfke ve şiddet davranışları şeklinde gösterebilir" dedi. Çocuklarla sağlıklı iletişim kurulmasının önemine değinen Dr. Özdemir, onları anlamaya çalışmak, duygularını ve düşüncelerini ifade etmelerini sağlamak, şiddet içerikli oyun, çizgi film, sosyal medya gibi zararlı içeriklerinden uzak tutmak gerektiğini sözlerine ekledi.
Dünyada yapılan araştırmalar şiddetin arttığını gösteriyor
2020 yılının Ocak ayında Çin’de ortaya çıkan ve ardından tüm dünyaya yayılan Covid-19 salgını nedeniyle insanların rutin hayat işleyişi ve normallerinin değiştiğini hatırlatan Dr. Şakir Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnsan ilişkileri, sosyal ve mesleki alanlarda değişimler ve buna bağlı yeni normallerimiz oluşmaya başladı. Bu dönemde zamanımızın çoğunluğunu evlerimizde geçirmeye başladık, insanlarla iletişimimizde kısıtlamalar gelişti. Pandeminin tıbbi, sosyal ve ekonomik etkilerinden dolayı ruh sağlığı açısından sıkıntılar ortaya çıkmaya başladı. Kaygı bozuklukları, depresyon gibi ruhsal sorunlar artmaya başladı. Dünyanın birçok ülkesinde yapılan araştırmalara göre ev içi şiddet ciddi oranda arttı, özellikle kadın ve çocuklara yönelik şiddetin arttığı görülmektedir."
Şiddetin insanların beden ve ruh sağlığını etkileyen önemli bir sorun olduğunu sözlerine ekleyen Dr. Şakir Özdemir, “Şiddeti temel olarak fiziksel ve ruhsal şiddet olarak ikiye ayırabiliriz. Şiddete maruz kalan bireyde korku, yalnızlık hissi, çaresizlik, umutsuzluk, mutsuzluk gibi şikayetler görülmektedir. Buna bağlı olarak da posttravmatik stres bozukluğu, anksiyete bozuklukları, depresyon gibi psikiyatrik rahatsızlıklar gelişebilir" dedi.