Omikron varyantının adını Yunan alfabesinin 15. harfinin (O) Yunanca okunuşundan aldığını hatırlatan Buruk “Dünya Sağlık Örgütü tarafından söylenmesi, hatırlanması ve hecelenmesi kolay olduğu için tercih edildiği ifade edilmiştir. Omikron varyantı ilk kez 24 Kasım 2021 tarihinde DSÖ’ye rapor edildi. Bugün itibariyle Türkiye dahil 90 civarında ülkede varlığı gösterildi. Bu varyantın en önemli farkı, diğer varyantlara göre çok sayıda yapısal değişim içermesidir. Bu değişimlerin 37’si, Spike proteinindedir ve bu değişimlerin 25’i diğer varyantlarda bulunmamaktadır. Spike proteininin virüsün hücre yüzeyindeki ACE2 reseptörüne bağlanmada kullandığı RBD bölgesinde 15 değişim söz konusudur. Bu değişimlerin bir kısmının, virüsün hücreye daha kolay bağlanmasına, daha fazla kişiye bulaşmasına, bağışıklık sistemimizin koruyucu etkilerinden daha az etkilenmesine ve bunların sonucunda da yeniden enfekte olma (hastalığın tekrarlaması) riskinin artmasına neden olabileceği bildirilmiştir. Omikron varyantının, PCR testi pozitif bireylerdeki görülme sıklığının 1.5-3 günde ikiye katlandığı hesaplanmaktadır. Yani bugün testi pozitif çıkanların yüzde 2’si Omikron varyantı ise 3 gün sonra bu oran yüzde 4’e çıkmaktadır. Bu eğilim ile bir aylık bir süre zarfında toplumda hastalığa neden olan baskın varyantın Omikron olacağı öngörülmektedir” diye konuştu.