Öfkenin şiddetinin kişiye, olaya ve duruma göre değişebilmekte olduğunu kaydeden Uzun, “Öfke bireyin kendi kişisel sorunlarından kaynaklanabileceği gibi daha önceden yaşanmış üzücü, can sıkıcı veya travmatik bir olayın hatırlanması sonucu da ortaya çıkabilir. Unutulmamalıdır ki öfke uyarıcı bir işarettir. Öfke kişiyi tehditlere karşı uyarır ve kendini korumasına fırsat sağlar. Öfke bir haklı çıkma yolu değildir. Öfke başkalarını suçlama biçimi değildir Öfke başkalarını kontrol etme yolu değildir ve en önemlisi öfke şiddeti ve suç işlemeyi haklı kılmaz. Öfke kontrolü ise, öfkeyi doğru ifade etmek demektir. Bir kişinin öfkesini kontrol edemediği durumlarda fizyolojik, zihinsel ve davranışsal birtakım olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Fizyolojik Tepkiler arasında Aşırı miktarda adrenalin salgılanması, Nefes almada güçlük, Kan basıncının yükselmesi, Baş ağrısı, Kas ve eklem ağrıları, terleme ve titreme, uykusuzluk, bayılma başlıcalarıdır. Zihinsel Tepkiler ise, yüksek düzeyde kaygı, performans kaybı, unutkanlık ve dikkatsizlik, motivasyon eksikliği, düşünce yapısında bozulmalardır. Davranışsal Tepkiler, saldırganlık, kendini ifade etmede yetersiz kalma, etkili iletişim kuramama, kendine fiziksel zarar verme, konuşma bozuklukları, aşırı alkol sigara kullanımı, acelecilik, takıntılı davranışlardır” ifadelerini kaydetti.