Obezite ile mücadelede hangi adımları atmalısınız?
Obezite, vücutta aşırı yağ birikimi ile karakterize edilen bir hastalıktır ve bireylerin fiziksel, psikolojik ve sosyal yaşamını derinden etkileyebilir. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Gülçin Türkmen Sarıyıldız, obezite ile mücadelede atılması gereken adımları sizler için anlattı.
Obezite hayatı nasıl etkiler?
Obezite, genellikle vücut kitle indeksinin (VKİ) 30'un üzerinde olması durumunda tanımlanır. VKİ 35 ve üzerindeki bireylerde veya VKİ 30’un üzerindeki bireylerde eşlik eden sağlık sorunları bulunuyorsa, obezite cerrahisi önerilmektedir. Ancak obezite, yalnızca fiziksel bir sorun değildir; aynı zamanda ruh sağlığını da olumsuz etkileyebilir. Obezite, kalp hastalıkları, diyabet, yüksek tansiyon ve uyku apnesi gibi birçok sağlık sorununa yol açabilir. Bu nedenle, obezite tedavisinde cerrahi müdahale, kalıcı kilo kaybı sağlamak ve yaşam kalitesini artırmak için önemli bir seçenek olarak öne çıkmaktadır.
Obezite ile mücadelede hangi adımları atmalısınız?
Obezite ile başa çıkmak yaşam için tarzı değişiklikleri ile büyük önem taşır. Öncelikle, sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmek kritik bir adımdır. Bunun için, işlenmiş gıdaların tüketimini azaltarak, taze meyve, sebze ve tam tahıllara yönelmek önemlidir. Ayrıca, günlük su tüketiminizi artırarak vücudunuzun hidrasyonunu sağlamalısınız.
Düzenli fiziksel aktivite de bu süreçte hayati bir rol oynamaktadır; haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta egzersiz yapmayı hedefleyin. Yeme alışkanlıklarınızı gözden geçirirken, gece atıştırmalarından kaçınmalı ve yemeklerinizi daha küçük porsiyonlar halinde tüketmelisiniz. Unutmayın ki bu süreçte en büyük değişiklikleri başarmak, sabır ve kararlılık gerektirir.
Obezite tedavisi öncesinde kişi mutlaka diyet, endokrinoloji hekimi önerilerine göre gerekirse ilaçla destek tedavisi, psikolojik destek gibi daha az invaziv yöntemler denemiş olmalı ve ameliyat koşulları öncesinde ek olarak yapıldı diyebilmelidir.
Obezite cerrahisi: Yeniden başlamak için bir şans
Obezite cerrahisi, cerrahisi farklı nedenlerle yapılabilmektedir. Yapıldığı nedene göre de değişik yöntemler kullanılabilmektedir. En sık sleeve gastrectomy dediğimiz tüp mide ameliyatı tercih edilmektedir. Ancak bunun dışında şeker hastalarına uygulanan ya da metabolik olarak yapılması gereken cerrahi yöntemler de obezite hastalarında kullanılan yöntemlerdendir. Bu ameliyat, uzun süreli kilo verme çabalarının sonuçsuz kaldığı veya kaybedilen kiloların geri alındığı durumlarda tercih edilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, cerrahinin başarılı olması için bireyin yaşam tarzında köklü değişiklikler yapması şarttır.
Cerrahi sonrası beslenme iyi takip edilmesi gereken bir süreçtir
Obezite cerrahisi sonrası, beslenme programı büyük önem taşımaktadır. Genellikle tüp mide ameliyatı yapılır ve bu cerrahiden sonra midenin hacmi önemli ölçüde küçültülür. İlk iki hafta boyunca yalnızca sıvı gıdalar tüketmek gerekmektedir. Ardından, püre haline getirilmiş yiyecekler ile beslenmeye devam edilir. İlk ay tamamlandıktan sonra, beslenme planına yeni gıdalar eklenir ve düzenli olarak 1,5 litre su tüketilmesi önerilir.
Bireylerin protein ağırlıklı beslenmeleri ve vitamin takviyelerini almaları, kilo kaybını daha dengeli yönetmek için son derece önemlidir. İlk yıl boyunca hastalara özel vitamin ve mineral takviyeleri önerilmektedir.
Obezite cerrahisi, bireyler için yalnızca fiziksel bir dönüşüm değil, aynı zamanda zihinsel ve duygusal bir yenilenme fırsatıdır. Ancak, cerrahinin etkili olabilmesi için yaşam tarzında köklü değişiklikler yapılması gerekmektedir. Sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite ve psikolojik destek, obezite tedavisinde sürdürülebilir başarı için elzemdir.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Ateş düşürücü olarak kullanmayın! Yan etkileri korkunç: Böbrek ve karaciğeri bitiriyor
Dubai çikolatası yerken sağlığınızdan olmayın! Bu hastalıkları tetikleyebilir
Kardiyoloji Uzmanı uyardı: Her 15 saniyede bir insan kalp krizi geçiriyor
Çoğu kişi bilmiyor! Kış aylarında saç dökülmesinin en önemli nedeniymiş! Önlemek mümkün...
Gerçek yaşınız ‘biyolojik yaş’tır! Biyolojik yaşınızı biliyor musunuz? Prof. Dr. Osman Müftüoğlu yazdı