Mutluluğa giden yol bağırsaklardan geçiyor

Sık sık şişkinlik, hazımsızlık veya kabızlıktan şikâyet ediyorsanız belki de sorun midenizde değil beyninizde... İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. İbrahim Ertuğrul, bu durumun depresyon ve anksiyete gibi hastalıkların habercisi olabileceği konusunda uyardı.Sabah uyandığınızda kendinizi yorgun, şişkin ve mutsuz mu hissediyorsunuz? Veya kabızlık hayatınızı kâbusa mı çevirdi? İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. İbrahim Ertuğrul, bağırsak ve beynin ortak hareket ettiğini vurguladı. İşte birkaç soruyla bağırsak problemleri ve çözümleri... Sindirim sistemimizde beyindeki gibi çok sayıda nöronlar yer alıyor. Beyinle benzer özellikler taşıyan sindirim organlarındaki sinir sistemi beyinle işbirliği içinde çalıştığı gibi beyinden bağımsız da çalışabilir. Bu nedenle sindirim sistemizde bulunan sinir ağı, aynı beyin gibi davranışlarımız ve ruhsal dengemiz üzerinde etkisi bulunan, ikinci beyin olarak kabul edilen bir sistemdir. Mide ve bağırsaklar yaşantımızdaki pozitif veya negatif stres durumlarında, diğer organlara oranla daha fazla etkilenir. Hayatta mutluluk, üzüntü, heyecan, kaygı gibi duygular vücudumuz tarafından stres olarak algılanıp sindirim sisteminde stres etkisi oluşturur. Bu duyguların eşliğinde karnımızda hissettiğimiz rahatsızlık hissi salgılanan hormonların sindirim sisteminde kan dolaşımına ve bağırsak hareketlerine etkisinden kaynaklanır. Karında ağrı rahatsızlık hissinin oluşması sadece adrenalin gibi stres hormonlarından kaynaklanmaz. Stresli durumlarda vücudun mutluluk hormonu olarak da bilinen serotonin dengesi değişeceğinden, bağırsak kaslarının kasılma durumlarında değişiklikler meydana gelir. Ruh halimizin kontrolünde, depresyon ve anksiyetede rolü olan serotonin bağırsaklarda beyinden daha fazla bulunmaktadır. Vücuttaki toplam serotoninin %95i sindirim sisteminde yer alır. Serotonin, sindirim sistemini sakinleştirir, bağırsakların hareketlerinde ve bağırsak salgılarında etkili olmaktadır. Bu nedenle, sindirim sisteminin sağlıklı olması demek, tüm vücudun sağlıklı ve mutlu olması demektir. Huzursuz bağırsak sendromu, herhangi bir neden olmaksızın karında ağrı ve rahatsızlık hissi ile seyreden, dışkılama sıklığı ve şeklinde değişikliklerin yaşandığı bir bağırsak hastalığıdır. Tüm sindirim sistemini etkileyebilen önemli bir halk sağlığı problemidir. Huzursuz bağırsak sendromlu hastalar genelde mutsuz insanlardır. Gerçekten de şişkinlik, gaz, ağrı, dışkılama bozuklukları gibi mide-bağırsak şikayetleri ile depresyon ve anksiyete gibi hastalıklar arasında bağlantı vardır. Bağırsaklarımız, ruhsal durum ile yakın ilişki içerisindedir. Psikolojik sıkıntılar ve duygular özellikle içe dönük insanlarda vücudu etkilemeye başlar. Temelde yatan neden olmasa bile depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklarda karında gaz şişkinlik kabızlık gibi bağırsak fonksiyon bozuklukları risk faktörü oluşturur. Ayrıca bağırsaklarda yaşayan mikroorganizmaların bağışıklık sistemi hücreleri ile iletişim içinde olduğu, bu iletişim sayesinde nöropsikiyatrik ve metabolik pek çok bozukluğun oluşmasında rolü olduğu düşünülmektedir. Bağırsaklardaki rahatsızlık gelişmesi birçok hastalığın habercisi olabilir. Örneğin bağırsakta daralma yapan hastalıklar, bağırsak kaslarında çalışma bozukluğunu yapan hastalıklar (şeker hastalığı, skleroderma gibi romatizmal hastalıklarda olduğu gibi), bağırsakta emilim ve sindirim bozuklukları yapan çölyak hastalığı, pankreas gibi hastalıklar, bağırsak infeksiyonları, inflamatuvar bağırsak hastalıkları (ülseratif kolit, crohn hastalığı) bağırsaklarda rahatsızlık oluşturan birçok hastalıktan bazılarıdır. Un ve şekerden fakir, sebze, meyve, et ve yumurta gibi doğal gıdalardan zengin bir diyet bağırsak florasının koruyuculuğunu artırır. Fermantasyon ürünleri (turşu, yoğurt, peynir, sirke, tuzlama yiyecekler) bağırsak florasında bulunan probiyotikleri artırırlar. Günlük lif ihtiyacımız 25-30 gr kadardır. Bunun için sebze, meyve, kepekli ürünler ve kuru baklagiller yenmelidir. Bunlarda doğal olarak bulunan lifler, bağırsaktaki yararlı bakterilere uyarak prebiyotik etki sağlamaktadır. Probiyotikten en zengin gıdalar anne sütü ve yoğurttur. Pastörizasyon, gıdalardaki probiyotikleri büyük ölçüde tahrip eder. Günlük pastörize şişe sütleri ve onlardan yapılan yoğurtları tercih etmek daha uygundur. Bağırsaklarımızın sağlıklı fonksiyon görebilmesi için besinleri hızlı yemeden yeterince çiğneyerek tüketmek, hareketsiz kalmamak, yeterince sıvı tüketmek, alkollü, gazlı içeceklerden uzak durmak, sigaradan uzak durmak ve bağırsak florasını bozabileceğinden gereksiz ilaç kullanmamak gerekir.