Mutlu evliliklerin sırrı ne?
Tüketim çılgınlığının yükselişi, ikili ilişkilerden iş hayatına kadar pek çok yaşam alanını etkisi altına aldı. Son dönemde hızla başlayıp hızla sonlanan evlilikler de bunun kanıtı gibi. Kariyer planları çabuk değişiyor, insani değerler gözle görülür şekilde deforme oluyor.
Kişisel Gelişim Uzmanı Turhan Güldaş, tüketim toplumu içinde bireylerin giderek yalnızlaştığını savundu ve ikili ilişkilerden uzun soluklu evliliklere, hatta boşanma sürecine kadar mutlu olabilmenin formüllerini açıkladı:
Son dönemlerde evliliklerin ömrü kısa oluyor. Giderek yalnızlaşan bireyler çoğalıyor. Yaşam Sihirbazı isimli kitabında okuyucuları kişisel gelişim yolculuğuna çıkaran Turhan Güldaş, evrendeki dengeye her bireyin uyum sağlaması gerektiğini belirtti. Kişisel gelişim uzmanı Güldaş, evliliklerin tüketim çılgınlığına dayanamadığını hatırlatarak şöyle dedi: “Yaşamsal denge çok önemlidir. İş, özel yaşam, ikili ilişkiler gibi her alanda dengeyi korumak gerekli. Tüketim çılgınlığıyla birlikte değerlerimizi de çabuk tüketir olduk. Daha fazla yalnızlaşmaya sürüklenmeden önce tüketime ‘dur’ demeliyiz.”
Turhan Güldaş, ikili ilişkilerde ve evliliklerde mutluluğun formülünü sıraladı:
•Yaşamsal dengeyi kurun: Sosyal medyanın artık gerçek yaşamın önüne geçtiği bir dönemi yaşıyoruz. Sanal dünya, günümüzde her şeyden önce geliyor. İnsanlar kendilerini oldukları gibi değil, olmak istedikleri şekilde gösteriyorlar. Böylece gerçek yaşamı atlıyoruz. Abartıyoruz. Dengeyi iyi ayarlamak gerekiyor. İş yaşamında da böyle. İkili ilişkiler için de böyle. Mutlu bir yaşam için denge çok önemli. Bireyler bu dengeyi kuramadıkları zaman hem özel hem iş hem de ikili ilişkilerinde zarar görebiliyorlar.İşkolik olmamak gerek, çalışmak gerek ancak aileyi arka plana atmadan, dengeyi iyi kurarak… Her şeye zaman ayırmalı. Öncelikle kendinize…
•Paylaş, paylaş, paylaş: Teknolojinin gelişimiyle birlikte bireyler daha fazla içine kapanık yaşar hale geldi. Doğal iletişim yani birebir iletişim bozuldu. Daha az paylaşımcı, daha çok egoist hale geldiler. Ancak insanları insan yapan en önemli faktör paylaşımdır. Paylaşımlar giderek azaldı. Dostluk kavramı değişime uğradı. Oysaki iletişim kurarken insanlar birbirleriyle enerjilerini paylaşırlar. Bu da insanlar arası motivasyon kaynağıdır. Bu nedenle paylaşmak gerekir. Sevgiyi, mutluluğu, huzuru ve parayı paylaşın. İkili ilişkilerde sevdiğinizi söylemekten kaçınmayın. Ona duygularınızı açın, iç dünyanızı paylaşın. Unutmayın hiçbir şeyi beraberimizde götürmeyeceğiz. Hiç kimse evrendeki her şeye sahip olamaz. Ancak siz paylaştıkça daha fazlası gelecektir. Evrene ne kadar çok verirseniz, o kadar çok geri alırsınız. Problemleri de paylaşın. Bir arkadaşınızın problemini paylaşırsanız onun sıkıntısını azaltmış olursunuz. Belki sizin de ileride, bir sıkıntınızı paylaşmanız gerekeceği zaman gelebilir. Egoizmden uzak durun ki, iletişiminiz kuvvetlensin.
•Soruna değil, çözümüne odaklanın: Tüketim toplumunda bireylerde genetiksel değişimler yaşandı. İnsanlar, her şeyi yenisiyle değiştirmeye odaklandı. Yenisini elde edebilmedeki rahatlık, eskisini çöpe atmayı kolaylaştırdı. Bu durum her şeyde olduğu gibi ikili ilişkiler ve evlilikleri de olumsuz etkiledi. Artık evlilik de hızlı tüketiliyor. Çaba göstermek, problemi analiz etmek veya yapıcı olmak ortadan kalktı. Çözüm arayışı kalmadı. Aslında baştan iyi seçim yapabilirsek ve doğru analiz edebilirsek evlilikler de daha uzun soluklu olabilir. Akıllı insan problem çözen insandır. Ama daha akıllı kimdir biliyor musunuz? O problem olmadan onu gören, onu önceden hisseden ve problemin çözümü ile hiç uğraşmayan insandır. Demek ki biz evlilikte problem yaşamak istemiyorsak, daha akıllı insanlar olmalıyız. Bir sorun olduğunda da çözümüne odaklanın, sorunun büyüklüğüne değil.
•Acele karar vermeyin: Yaşamın hızı karar verme sürecine de etki ediyor artık. Karar almak uzun bir yoldur. Karar aldıktan sonra hızlı hareket etmelisiniz ancak karar alırken aceleye gerek yok, kararınızın sonuçlarını her yönüyle tahlil edin. Günümüz evlilikleri, hızlı kararlar sonucu yapıldığı için hızla sonlanıyor. Kesinlikle acele karar verilmemeli. Aşk önemli ancak mantık da bu kararda önemli bir rol oynamalı. Aşkın pembe gözlükleri, doğru kararlar alınmasını etkiler. Yoğun bir sisin içerisinde gibi düşünün kendinizi. Yolun sonunu elbette göremezsiniz. Tek başına aşkın gösterdiği yolun sonu hüsrandır. Tartışmalar veya anlaşmazlıklarda da durum aynıdır. Ufak bir tartışmalar sonucu hızlı karar alırsanız sonu kötü olabilir. O nedenle aldığınız kararların sonucunu etraflıca düşünün.
•Evlilik kararınız, hayatınızın pişmanlığı olmasın: Evlilik biraz da özgürlüklerin kısıtlanması demektir ki, bu doğrudur. Buna kendimizi hazırlamamız lazım. Bu ortak bir hayatı paylaşmaktır. Evli olmadan önceki hayatınızı yaşamaya devam edemeyeceğiniz noktalar vardır. Bazı şeyler değişmelidir. Ama bu değişime olumlu yönünden bakmak gerekir. Ortak yaşama uyum sağlamak; ortak zevkleri paylaşmak, geleceğe birlikte yürümek ve çocuklar yetiştirmeyi de beraberinde getirir. Böyle görmek gerekir. Evliliğe karar vermeden önce bir süre taraflar birbirini tanımalı. Ortak bir hayatı paylaşmaya karar vermeli. Ancak bu karar alınırken etraflıca düşünülmeli, iyi analiz edilmeli. Önerim, kararlarınızı kağıda yazarak alın. Kiminle evleniyorsunuz, karakteri nasıl, size uyuyor mu, eğitimi, ekonomik durum, kültürel farklar, mentalite, yetiştiriliş tarzı, örf ve adetler, ömür boyu bu kişiyle yaşayabilir misiniz gibi sizin için önemli olan tüm soruları yazın ve cevaplayın. Şimdi evlenip sonra hatalı gördüğünüz davranışları değiştirebileceğinizi sakın düşünmeyin. Hayal kırıklığı yaşamak istemiyorsanız kimseyi değiştiremeyeceğinizi bilin. Baştan yapacağınız doğru analizler, evliliğinizde hayal kırıklığına uğramanızı engeller. Evliliğe kendinizi doğru şekilde hazırlamalısınız.
İkili ilişkilerde farkındalık şart
•Aşktan ötesi saygıdır: İkili ilişkilerde ama özellikle evliliklerin uzun ömürlü yürümesi için saygı ilk şarttır. Aşk sonradan zayıfladıkça bireyler birbirlerine saygı duyarak ilişkilerini yürütebilir. Saygı duyduğunuz kişiyi kıramazsınız, ona karşı üslubunuzu bozamazsınız. Fiziksel özellikler ve aşkın geçici olduğunu unutmayın. Önemli olan birbirinize saygı duyabilmeniz. Bir diğer önemli nokta dinlemektir yani farkındalık. Birey öncelikle kendini fark etmelidir, neler yaptığına, ilişkide neleri yanlış yaptığına, nasıl konuştuğuna ya da eşini nasıl eleştirdiğine bakmalıdır. Önce kendi farkındalığımızı yükselteceğiz, ardından karşımızdakinin farkına varacağız. Eşinizi dinleyin, bir sorun varsa nedeni ondadır. Diğer bir konu ise egoların savaşıdır. Toplumsal yaşamda manipülasyonlara kapılmamak gerekir. Dış etkenler ilişkileri manipüle edebilir. Bu noktada güven devreye girer. Eşinize ve kendinize güven duyun. Bu güven duygusu egoları geri plana atacaktır. İkili ilişkilerin en büyük düşmanı olan ego, arka plana atılmalıdır ki, ortak yaşamda buluşulsun.
•Boşanma söyleminde savruk olmayın: İnsanlar birbirlerine saygılarını kaybettikleri zaman kritik eşiğe gelinmiştir. Saygı kaybolduğunda ilişkide zedelenir. Kavgalar ve kötü sözler… Ancak bu noktaya gelmeden önce önemli olan nokta boşanma kelimesi. ‘Boşanalım’ cümlesi çok çabuk sarfedilir hale geldi. Her kavgada söylenen bu cümle, korkutucudur. Her an kullanılırsa deforme olur. Karşınızdaki kişinin zihninde de programlamaya yol açar. Eleştirebilirsiniz ancak son noktada söylenecek olan ‘boşanalım’ kelimesini erkenden söylemeyin.
•Her şeye rağmen yaşamak güzeldir: Boşanma sürecine gelinmişse bu dünyanın sonu değildir. Elbette zor olduğu kadar psikolojik bir süreçtir. Şunu anlamak çok önemli; biz bu dünyaya güzel vakit geçirmek için gelmişiz. Turist gibi olduğumuzu düşünmemiz gerek. Bu dünyanın sahibi değiliz. Bunun anlamını kaybetmeyelim. Biz hiç kimseye güvenerek bu dünyaya gelmedik. ‘O kişi yoksa ben yaşayamam’ diye bir şey yok. Hayattayız ve boşandıktan sonra da yaşayabiliriz. Evlenmeden önce nasıl yaşadıysak, ondan sonrada yaşayabiliriz. Değişim sürecini yaşayıp toparlanıp hayata devam edebiliriz. Paylaşımlarımızı çoğaltarak, hobiler geliştirerek, çocuklarımızla vakit geçirerek yaşamı güzelleştirmenin yolunu bulabiliriz. Unutmayın ki, başarıya giden yol zorluklarla doludur. Mutlu ve sağlıklı bir yaşam için yılmadan mücadele etmeli ve doğru hedeflere odaklanarak sabırla çalışmak gerekir.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
SESSİZ KATİL! Uzman isimden böbrek kanseri uyarısı: ‘Riski azaltmak için…’
40 yaş altı felç geçiren erkeklerin sayısı artıyor! Nedeni ise...
Kulak çınlaması ve baş dönmesi anemi habercisi olabilir!
Araştırma: Alzheimer riski en düşük meslek belli oldu!
SÜREKLİ ÜŞÜME HİSSİ NEDEN OLUR? D vitamini eksikliğinden kansızlığa tek tek açıklandı! ÜŞÜMEYE İYİ GELEN BESİNLER