Rahim kanseri kadınlardaki tüm kanserler arasında dördüncü sıklıkta görülür. Bir kadında hayatı boyunca rahim kanseri gelişme riski yaklaşık yüzde 2’dir. Genelde 50-60 yaşlarında, menopoz sonrasında ortaya çıkar. Ancak hastaların yüzde 5’i 40 yaş öncesi tanı almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2018’de Türkiye’de 5 bin 463 kadın rahim kanseri tanısı almış olup, bin 51 kadın bu hastalık nedeniyle vefat etmiştir” diye konuştu.
"İlerledikçe metastaz eğilimindedir"
Rahim kanserlerinin çoğunun adet kesildiği dönemde yani postmenapozal dönemde ortaya çıktığına işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Yılmaz, şöyle devam etti: "Rahim kanserinin en önemli bulgusu menopoz sonrası olan kanamalardır. Fakat bu elbette her menopoz sonrası kanama kanserdir anlamını taşımaz. Bunun haricinde adet gören kadınlarda, adet miktarında veya süresinde artma, kanlı akıntı, kasık ağrısı, cinsel ilişki sırasında ağrı veya kilo kaybı görülebilir. Rahim kanseri iç zar dokusunda geliştikten sonra üreme sisteminin diğer organlarına yayılma eğilimindedir. Önce komşu organlar olan rahim ağzı, tüpler ve yumurtalıklara doğru yayılır. İlerlediğinde lenfatik damarlar aracılığı ile vücudun diğer bölümlerine yayılabilir. Cerrahi yoluyla bu yayılım tespit edilir ve evrelendirme yapılır. Evrelendirme sonucunda tedavi belirlenir. Rahim kanserinde tanıda 3 yöntem kullanılabilir. Bu yöntemlerden biri endometrial biyopsidir, ince ve esnek bir pipet benzeri tüp ile rahimden doku örneklemesi yapılır. Bir diğeri rahmin içinin kamera ile incelenmesi ve biyopsi alınması işlemidir ki bu işleme de histeroskopi adı verilir. Rahmin içine kürtaj benzeri işlemlerle örnek de alınabilir. Yine tanıda ultrason, tomografi ve MR yardımcı olur. Her hastanın tedavisi farklılık göstermekte olup, tedavi kararında hastalığın evresi, yeri, hasta yaşı gibi çokça faktör etkilidir. Tedavide cerrahi, radyoterapi, kemoterapi, hormon tedavileri kullanılabilir."