Prof. Dr. Birol Özer, İBS'de tedaviye ilişkin şu bilgileri verdi:"Aktif olarak hastaları dinlemek, hastalığı hakkında bilgilendirmek ve eğitmek, tedavi için gerçekçi beklentiler belirlemek, rahatsız edici semptomları yönetmek İBS tedavisinin temelini oluşturur. Şikayetleri hafif olan, yaşam kalitesi bozulmayan hastalarda ilaçtan önce diyet ve egzersiz ilk önerilen tedavilerdir. Baklagiller, lahana, brokoli, karnıbahar gibi gaz yapan gıdalar tüketilmemelidir. Laktoz içeren süt ürünleri gibi diyetten çıkarılacak gıdalar diyetisyen yardımı ile belirlenmelidir ve iki haftalık kısıtlama ile cevap elde edilemediyse faydasız olduğu düşünülmelidir. Bitkisel (papatya çayı, rezene tohumları gibi) tedavilerin ve probiyotiklerin yararı kanıtlanmamıştır. Günde 20-60 dakika ve haftada 3-5 gün yapılan fizik aktivitenin yakınmaları azalttığı gösterilmiştir. Bu tedbirler ile iyileşmeyen ve yaşam kalitesi bozulan hastalarda ilaç tedavisine geçilmelidir. Bu hastalığa özgü etkili bir ilaç henüz geliştirilememiştir. Bu nedenle tedavide kullandığımız ilaçlar kabızlık, ishal, karın ağrısı, endişe, stres, gaz ve şişkinlik gibi şikayetleri gidermeye yöneliktir."
"Altta yatan psikiyatrik hastalıklarla yüzleşilememesi tedaviyi daha da zorlaştırır"
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Bor da günlük pratikte gastroenteroloji uzmanlarının en sık gördüğü olgular arasında olan İBS'nin aile hekimleri arasında en fazla koyulan 4. tanı olduğunu belirterek, gaitada gizli kan aranmasının özellikle 45 yaş üstünde yakınması olsun olmasın herkesin yaptırması gereken bir kontrol muayenesi olduğuna işaret etti.