Kompleksiniz olduğunu nasıl anlayabilirsiniz?
Eğer, herhangi bir durumla ilgili ortaya çıkan kaygılarınız gün boyu sürebiliyor veya o konuyla ilgili kolaylıkla rahatlayamıyorsanız kompleksten söz edebiliriz. Oluşum süreçlerine bakıldığında çocukluk ve ergenlik dönemlerinde izler görülür. Problemlerimizin kaynağı kök ailemiz olabileceği gibi mizaç yatkınlıklarımızın payı da yadsınamaz. Örneğin; mükemmeliyetçi olan bir bireyin, kendisiyle ilgili yüksek beklentileri vardır. Bilinçdışında hep kusursuzluğa ulaşabilme ideali vardır. Elbette, böyle bir idealin gerçek hayatta bir karşılığı yoktur; çünkü insanın elinde olmayan durumlar olabileceği gibi, kendisinden daha yüksekte işleyen düzene mensuptur.Medya, sosyal medya ve estetik sektörlerinin üzerimizdeki baskısı alta yatan ruhsal çatışmayı tetikleyebilir. Fotoğraf düzenlemeleri, sağlıklı beslenme, sağlıklı yaşam ve düzenli egzersiz ile desteklenmiş iyi bir genetik miras ve estetik müdahaleler olmadan “kusursuz” bir vücut yoktur. Bunlar olduğu takdirde de o kusursuzluk aslında ürkütücü olabilir. Aslında, insana iyi gelen şey karşısındaki kişinin de onun gibi kusurları ve bazı eksikleri olan “gerçek insan” olmasıdır. Böylelikle “can cana” temas edebiliriz. Ekonomik olarak beslediğimiz komplekslerden de başarılı gördüğümüz insanları biraz gözlemleyerek, örneğin; tutumlu olduğu yönlerini veya hikayelerini, ödedikleri bedelleri, uzak durduğu şeyleri ve zorlandıkları zamanları dinleyerek sıyrılabiliriz. Hayatta, hepimiz her konuda şanslı değiliz ve olmayacağız. Başkasının elindeki renklere odaklanmak yerine “bendekilerle nasıl en güzel tabloyu resmedebilirim” diye odaklanmak bizi birçok açıdan mutluluğa ulaştırabilir. “Elimden geleni insanlığımla harmanladım” vicdan rahatlığı tüm pamuklardan hafif olabilir.
Komplekslerinizden nasıl kurtulabilirsiniz?
Sevgi ile bağ kurarakİnsan, yapayalnız hissetmeye uzun süre dayanamaz. İç görüsü yoksa ortaya çıkan ruhsal problemlerin farkında dahi olmasa da psikolojik rahatsızlıklar deneyimler ve kendisini yapayalnızlık içinde gerçekleştiremez. İnsan sosyal canlıdır. Sosyal canlılıktan anlaşılan büyük çevrenizin olması, her hafta sonu planlarınızın olması demek değildir. Can cana bağ kurabilmektir. Eğer, kalabalık bir çevre ve organizasyonlar yeterli olsaydı insan, kendisini kalabalık içinde de yalnız hissedemezdi. Anlamaya ve anlaşılmaya gayretin olduğu, güzel niyetlerle çevrelenen sıcak bağların ve paylaşımların olması sosyal olan yanımızı tatmin eder ve yaralarımızı şifalandırır. Sıcak bağ kurabilmek için ilk adım kendimizi keşfedebilmekten geçer; rahatsız olduğumuz tutumları biz başkalarına gösterebiliyoruz, kendimizi ifade etmeden bizi anlamalarını bekleyebiliyoruz, anlamaya gayret etmektense hep ilk adımı karşıdan bekleyebiliyoruz hatta bazen kaybetme riski barındırdığı için sevmekten bile kaçabiliyoruz. Sevmek biraz da cesurların becerisidir. Sevgi, tüm komplekslerin üstündedir.