Kekemelik kabusunuz olmasın
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Sümeyra Fırat, "Kekemelik daha yeni başladığında ailelerin bir kısmı bunu çocuğun isteyerek ilgi çekmek için yaptığını düşünebiliyor. Bundan dolayı çocuğa düzgün konuşmasını söyleyip kızabiliyor. Bu durum da çocuğun strese girmesine neden olduğu için kekemeliği artırabiliyor" dedi.
Bireyin konuşmasının gerek akıcılık gerekse zamanlama yönünden yaşına uygun olmayan biçimde bozulması olarak tanımlanan kekemeliğin başlangıcı genellikle 2-7 yaş aralığı olarak kabul ediliyor. 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü dolayısıyla açıklama yapan Uzm. Dr. Sümeyra Fırat, kekemeliğin uzun sürmesi durumunda çocuğun konuşmaktan kaçınması, sosyal ilişkilerinin ve benlik algısının etkilenmesi gibi psikolojik güçlüklerin ortaya çıkabileceğini söyledi.
Çocuğunuza kızmayın
Uzm. Dr. Sümeyra Fırat, "Kekemelik daha yeni başladığında ailelerin bir kısmı bunu çocuğun isteyerek ilgi çekmek için yaptığını düşünebiliyor. Bundan dolayı çocuğa düzgün konuşmasını söyleyip kızabiliyor. Bu durum da çocuğun strese girmesine neden olduğu için kekemeliği artırabiliyor ve olumsuz da olsa aile konuşması ile yoğun şekilde ilgilendiği için kekemelik pekişiyor. Aynı zamanda çocuk anlaşılmadığını, kendisinde bir sorun olduğunu, eksik, yetersiz olduğunu düşünebiliyor. Zaman zaman ailesi tarafından bu şekilde konuştuğu için sevilmediğini, değer görmeye layık olmadığını da düşünebiliyor. Sonuç olarak bu şekilde yaklaşım gösteren aileler çocuklarının mutsuz, sosyal olarak kaçınan bireyler olmalarına neden oluyor" diye konuştu.
Arkadaş ve öğretmen yaklaşımı çok önemli
Gelişimsel kekemelik düzelse bile oluşan psikolojik yaraların kolay düzelmediğini dile getiren Uzm. Dr. Sümeyra Fırat, "Olayın bir de arkadaş yönü, öğretmen yaklaşımı var. Öğretmenler ve arkadaşların yaklaşımı da ebeveynler kadar önemli. Okula başlamış ve hala kekemeliği devam eden çocuklar ile arkadaşları dalga geçebiliyor. Bu da yine kendileri ile ilgili olumsuz inançlar oluşmasına ve 'ya kekelersem' , 'ya dalga geçerlerse' düşüncesi ile sosyal ortamlardan olabildiğince kaçınmalarına, okulda derse katılmamalarına neden olabiliyor. Bu durumda da okula gitmek istemeyen, ev dışında arkadaşları ile görüşmeyen, özellikle ev dışında insanlarla temas etmesini gerektirecek durumlarda yaşına uygun sorumlulukları yerine getirmeyen çocuklarla ve gençlerle karşılaşabiliyoruz" şeklinde konuştu.
Utanacak diye sınıfta söz hakkı verilmiyor
Bazen de kekemelik sorunu yaşayan kişiye yardımcı olunduğu düşünülerek yanlışlar yapabildiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Sümeyra Fırat, bu duruma şu örneği verdi:
“Bazı durumlarda kekeme çocuğun konuşması gereken yerlerde onlar yerine konuşabiliyor ya da 'utanacak', 'konuşması uzun sürecek' düşüncesi ile sınıfta kendisine söz hakkı verilmeyebiliyor. Tüm bunlar kekemeliği olan kişilerin olumsuz inançlarını besliyor, kendini anlatamayacağı, onu bekleyecek vaktimizin olmadığı hissini yaşatmamıza sebep oluyor. Aslında sorunumuz sadece kekemelikken çevrenin yaklaşımı ile birçok sorun daha eklenmiş oluyor."
Kekemelikte psikolojik güçlüklere engel olunmalı
Psikolojik güçlükler oluşmaması için kekemeliği olan kişilere karşı yaklaşımın önemini anlatan Uzm. Dr. Sümeyra Fırat, "Özellikle gelişimsel kekemelikte çocuğa konuşması konusunda baskı yapılmaması, kelime ya da cümlelerin düzeltilmemesi ve tamamlanmaması, kendini rahatça ifade etmesine olanak tanınması, konuşurken sabırla dinlenmesi ve çocuğun dikkatinin konuşması üzerine çekilmemesi önemlidir. Çocuk bu durumu fark edip, rahatsızlığını dile getiriyorsa bunun çoğunlukla geçici olduğu, süreç içerisinde geçeceği, bir uzmana başvurabilecekleri dile getirilebilir. Kekemelik ile ilgili danışmanlık almak ve tedavi sürecini en iyi şekilde yönetmek için uzman desteği alınabilir" ifadelerini kullandı.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Diş çürüğü ve ağız kokusunu engelliyor! İşte o besinler
-
Ciltteki doğal yağları yok ederek cildi kurutuyor! Kışın en sık yapılan hata! Banyo yaparken...
Araştırma: Hava kirliliği egzamaya neden olabilir
10 yetişkinden biri KOAH hastası
Uzmanı korkunç gerçeği açıkladı: Antibiyotik direnci nedeniyle her 45 saniyede bir kişi ölüyor! Önlem alınmazsa tehlike büyük